Tüm zorluğuna rağmen mesleklerini severek yaptıklarını söyleyen ustaların, ateşten gül almak denilen fırınlama aşamasını sizler için takip ettik.
Karacasu'ya özgü terra sigillata cinsi kırmızı topraktan elde edilen çamur, kerne adı verilen atölyelerde ustaların maharetli ellerinde şekil buluyor. Yapılan ürünler kuruduktan sonra 500 parça ürün alma kapasitesi bulunan taş fırınlara büyük bir titizlikle yerleştiriliyor. Ürünler fırında 1000 santigrat dereceyi bulan ateşte 8-10 saat boyunca pişiyor. Gerekli önlemlerin alındığı fırınlama aşamasında pişme işlemi tamamlandıktan sonra fırının üstünde oluşan isi ortadan kaldırmak için çıra ve çalı çırpı yardımıyla yakılan ateşin alevi ortaya ilginç görüntüler çıkarıyor.

Ustaların ellerinden çıkıp ateşte pişen bardak, testi, güveç, küp, çaydanlık, cezve, küllük, şekerlik, vazo gibi çok çeşitli ürünler yurt içi ve yurtdışından alıcı buluyor.
En başından son anına kadar el emeği olan ürünlerin yapımında en zorlu aşamalardan biri fırınlama aşaması. 150-200 yıllık taş fırınlarda odun ateşinde yüksek sıcaklıkta pişirilen ürünler daha sonra paketlenip müşterilerine teslim ediliyor. Yazın haftada iki kez fırın yakan ustaları hava sıcaklıkları değil fırın sıcağı yakıyor.
"BU ASIRLIK MESLEK YAŞASIN DİYE UĞRAŞIYORUZ"
Fırınlama aşamasını izlediğimiz Kardeşler Çömlek Atölyesi sahiplerinden 37 yıllık usta Hüseyin Kocabıyık, "Bu ürünlerin kullanıma hazır hale gelmesinin yolu fırınlamaktan geçiyor. Hava sıcaklığı 40 dereceyi geçmiş durumda. Muhakkak pişirmemiz lazım. Söz verdik, siparişi teslim etmemiz lazım. Fırınlamak için de bu sıcaklarda mücadele ediyoruz. Hakikaten çok zor. Ekmeğimizin peşindeyiz. Bu sıcağa rağmen mücadele ediyoruz. Fırının altı bin 200 derece, üstü 700-800 derece. Öğlene doğru 11.30'da ateşe koydum. Akşam 8.30-9.00'kadar pişiyor. 9-10 saat boyunca pişmiş oluyor. İlk başta 2-3 odun atarak başlıyoruz ama akşama kadar 400-500 kilo odun yakıyoruz. Fırının kapasitesi büyük. İçinde çeşit fazla. Müşterimiz gelecek. Pişme işlemi bittikten sonra fırını sıcak da olsa boşaltacağım. Eldivenler kullanıyoruz, üstümüzü kamufle ediyoruz. Yapacak birşey yok. Yeter ki Karacasu'nun bu mesleği ölmesin. Bu meslek devam etsin. Biz zor şartlarda ekmeğimizi kazanmak için uğraşıyoruz" dedi.
8-10 SAAT YÜKSEK SICAKLIKTA PİŞİRİLİYOR
Sözlerini sürdüren Kocabıyık, "Fırınımızda pişme işlemi tamamlandı. 8-10 saat yaktık. Yukarıda ateşi gördük, isi sıyırmış. Odun attığımız yerde yanan odun varsa artık onları alıyoruz. Artık soğumaya bırakacağız. Biz yaptığımız bu işleme ateşten gül almak deriz. İşte ateşten gül almak bu kadar meşakkatli. Böyle zor oluyor. Çok şükür bugün de olduk. Allah bereket versin. İnşallah müşterilerimize en iyi şekilde teslim edeceğiz. İşte gördük az önce. Ateş yukarı kadar çıkmış. Fırının üst kısmında biraz kara olan yerler kalmış. Onlar bitsin diye çalı atıp ateşliyoruz. Allah bereket versin artık bitirdik. Altında hiç yanar kalmadı, olduk artık" şeklinde konuştu.
"ODUN ATILAN KISMA CEHENNEMLİK DENİYOR"
Sözlerini sürdüren, "1988'de mesleğe başladım. Bu sene meslekte 37. yılım. Çamura çeşitli aşamalardan geçtikten sonra şekil veriyoruz ama en son aşamada pişirmemiz gerekiyor. Pişirmemiz için de bu fırınımız var. Yan tarafta önceden kullandığım fırın var. O en az 200 yıllık. Bu fırınlar eski taş fırınlar. Hala eski yöntemlerle çam odunu kullanarak pişiriliyor bu fırınlar. Çam odunu ile pişmesi neden önemli. Ateşin parlaması lazım, kalorisi olması lazım. Bu yüzden çam odunu bizim için çok elverişli. Fırınımızın eni aşağı yukarı 1 metre. Fırınımız taş fırın ve içinde tuğla örülü. Alt kısma cehennemlik deniyor. Ateş orada yanıyor. İki katlı. Delikler vasıtasıyla ateş üst katlara çıkıyor. 1.70 metre derinliği olan kata ürünleri diziyoruz. Burada ürünler 8-10 saat pişiyor. Müşterimiz gelecekse hemen ertesi günü alırız çıkarırız fırından. Yazın soğuması da geç oluyor. Ertesi gün geldiğinde altında patlıcan biber gözlenecek seviyede sıcaklık oluyor. Aşırı sıcak da olsa meslek bu. Bu işi yapmak zorundayız. Pişirdik artık. Malımızı teslim edeceğiz" dedi.
"KENDİMİZİ KAMUFLE EDİYORUZ"
Kocabıyık sözlerini, "Burada 150-200 yıllık fırınlar. Bu fırınlar hala daha kullanılıyor. Benim şu an kullandığım bu fırınım 25 yıllık bir fırın. 1.70 metre yüksekliğe, 2 metre civarında genişliğe sahip. 500 parça ürün alıyor. Her türlü ürün pişiyor. Burada çeşit de çok. Vazodan tut, su bardağına kadar, cezveden tut su sebiline kadar ürün yelpazemiz var. Hepsini burada fırınlıyoruz. Kendimi kamufle etmesem ateşin yanına yaklaşamam. Tutuşmamak için üzerime su serpiyorum. Hava zaten sıcak. Fırının karşısı bin 200 derece. Mecburen önlem almaya çalışıyoruz. Sıcak doğru ama biz bu işi severek yaptığımız için emin ol sıcak gelmiyor. Terliyoruz elbette. Kendimizi edebildiğimiz kadar kamufle etmeye çalışıyoruz. İşimiz bitince ateşin olduğu bölümden hemen uzaklaşıyoruz. Yazın haftada iki fırın yakıyoruz. Kışın haftada bir fırın yakıyoruz" şeklinde tamamladı.










