"İnsanca Bir Yaşam İçin Doğamızı Koruyalım" konferansında konuşan avukat Akın Yakan, 2007 yılında çıkarılan 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu'na tepki gösterdi. Aydın'daki dramın 2007 yılında başladığını, kentte bulunan jeotermal sahaların da 2009 yılında ihale ile paylaştırıldığını belirten Yakan, "Bu paylaştırmadan 2 yıl önce, 2007 yılında da ne ilginçtir ki 5686 sayılı kanun çıktı. Berbat bir kanun. Resmen bu paylaştırma olmadan önce bunun yöntemini, daha rahat nasıl çalışırı oluşturmak için çıkmış olan bir kanun. Bu kanunda en kötü ifadelerden biri 12’nci madde" dedi. 12. maddenin mülkiyet hakkını ele aldığını kaydeden Yakan, söz konusu maddeye dayanılarak, santral yatırımı için vatandaşın arazisinin nasıl alındığını anlattı. Santral alanında arazisi bulunan vatandaşın yerini enerji şirketinin önce satın almak, daha sonra kiralamak istediğini, vatandaşın kendisine gelen teklifleri kabul etmemesi durumunda da şirketin anlaşmama tutanağı düzenleyerek, valiliğe verdiğini belirten Yakan, "Mesela santral alanında bir vatandaşımızın yeri var diyelim, şirket geliyor diyor ki vatandaşa ‘Bu yeri bana sat’ diyor. O da ‘babamdan kaldı satmayacağım’ diyor. Şirket, ‘Kirala’ diyor, ‘kiralamayacağım’ yanıtını alıyor. Şirket ondan sonra bir anlaşmama tutanağı düzenleyip, valiliğe götürüyor. Şirket, ‘Vatandaş bana bu yeri vermedi, ben buraya santral kuracağım, sondaj noktası açacağım. Benim için burayı kamulaştır’ diyor. Kamulaştırma ayrı bir kavramdır, kamulaştırma yapmak için doğrudan doğruya devletin kamu yararının olması gerekir. Bununla ilgili kamu yararı kararı veriliyor, derhal kamulaştırılıyor. Kamulaştırma parasını kim veriyor biliyor musunuz? Şirket veriyor. Sonra vatandaşın elinden yeri alıp şirkete veriyor. ‘Al kardeşim, istediğin santrali istediğin gibi yap’ diyor" ifadelerini kullandı.