Yapılan açıklamada, kadına yönelik şiddetin, kadın cinayetlerinin artarak devam ettiğini, her gün onlarca kadının şiddetin kurbanı olduğu dikkat çekilirken, yakın zamanda Muğla ve Manisa’da iki kadının öldürüldüğü hatırlatıldı. Açıklamada, "önceki gün ilçemizde, özel bir bankanın müdiresi kadın arkadaşımız, işine giderken güpegündüz sokak ortasında saldırıya uğradı. Daha önce de cinsel taciz suçundan hüküm giymiş, infaz yasasıyla toplum içine salıverilmiş bir saldırganın fiziksel şiddetine maruz kaldı. Direnebildiği kadar direndi, yardım çığlıklarını duyup gelen olmadı. Daha önce de benzer suçlardan 13 ayrı suç kaydı bulunan saldırgan yakalanıp tutuklandı; ama geriye sokak ortasında şiddet gören arkadaşımızın yaşadığı travma ve ilçemizde yaşayan kadınların bundan sonra sokakta yürürken yaşayacağı güvende olmama hissi kaldı. Biz kadınlar, gecelerimizi, gündüzlerimizi, sokaklara çıkma özgürlüğümüzü kaybetmek istemiyoruz. Kadına yönelik şiddetin artmasında, pandemi koşullarında da dur durak bilmemesinde, kadına şiddeti kadınların yaşam seçimlerine bağlayan, kadını korumak yerine kazanımlarını geri almaya çalışan mantığın, yaratılan siyasi, kültürel iklimin payı göz ardı edilemez. Haziran ayında meclisin açılması ile 13 yaşındaki çocuklara evlilik yolunu açan, çocuk istismarına af yasası çıkarmaya yönelik yasa teklifinin yeniden gündeme gelmesi beklendiği, İfade özgürlüğünün yok sayıldığı, kadınların düşüncelerinden dolayı can güvenliklerinden endişe ettiği bir korku ortamı oluşturulduğu açıklanıyor."

'KORKMADAN YAŞAMAK İSTİYORUZ'

"Kadına yönelik şiddetin fiziksel, cinsel, ekonomik, psikolojik bütün biçimlerinin ve ev içi şiddetin önlenmesi amacıyla oluşmuş, ilk imzacısının Türkiye olduğu İstanbul sözleşmesi, toplum yapısına tehdit oluşturduğu gerekçesiyle uygulanmamaya, kaldırılmaya çalışıldığı söylenerek, “Kadına şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçluların cezalandırılması, kadına karşı şiddet ile mücadelenin bütüncül politikalarla desteklenmesi ilkelerine dayanan İstanbul sözleşmesinin bütün maddelerinin hayata geçirilmesini istiyoruz. Devlet, kadına ve çocuğa yönelik şiddete karşı sorumluluğunu yerine getirmeli. İstanbul Sözleşmesinin 25. Maddesi gereğince cinsel şiddet kriz merkezleri kurulmalı, sadece cinsiyet temelli şiddet durumunda 7/24 erişilebilecek Alo 183 hattı, kadınlara sosyal, psikolojik ve hukuki destek sağlamalıdır. Biz kadınlar, şiddetsiz bir dünyada, korkmadan yaşamak istiyoruz" ifadelerine yer verildi.