2008 yılında, “2020 yılının deprem yılı olacağını” söyleyen Jeofizik Yüksek Mühendisi ve Deprem Uzmanı Nazillili Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Aydın’daki deprem kırıkları ve jeotermal enerji arasındaki ilişkiye dönük çarpıcı açıklamalar yaptı. Açıklamasında yaşamlarını uzatmak isteyenlerin taşındığı yer olarak bilinen ve 160 bin kişinin yaşadığı Nazilli’yi yeni jeotermal yatırımların bitirmek üzere olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ercan, “Aydın dışından gelen bu yatırımcıların biricik kaygısı, Aydın doğal yaşamını bozduklarına bakmaksızın, devlete 1 kWh=0,105 dolara(72 kuruşa) elektrik satıp kazanç elde etmektir” dedi.

“12 YATIRIM İZİNSİZ OLARAK ÜRETİME BAŞLADI”

Türkiye’de ise jeofizik, jeolojik, jeokimyasal arama çalışmalarının ilk kez Aydın-Kızıldere kaplıcalarında 1963 yılında Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından başlatıldığını söyleyen Prof. Dr. Ercan, “Aydın ilinde, 2008’yılında çıkan jeotermal yasasıyla, Aydın’da toplam sayısı 59 olan bölgelerin 47’sinde özel yatırımcılar, arama ile işletme izni almışlar, 12’si izinsiz, 39 yerde kurulu üretime başlanmıştır. Aydın’da verimli kızgınsu üretim yerleri, önceden depremlerle oluşmuş, yaklaşık Doğu Batı uzanımlı güncel göçüntülü kırıklarının, yaklaşık Kuzey Güney uzanımlı eski kırıkların kesim yerleridir. Bu gölgenin son gördüğü deprem 1899 Nazilli Depremi M6,7-M7,0 olup yaklaşık 2,5-3 metrelik göçüntü oluşturmuştur. İlginç olanı, her deprem odağının, yeni bir jeotermal alan olarak doğmasıdır” diye konuştu.

“KAYGILARI ELEKTRİK SATIP KAZANÇ ELDE ETMEK”

Türkiye’nin jeotermal kaynaklardan ürettiği toplam elektriğin yüzde 2,22’sinin kızgın alanlardan geldiğini ve Aydın’da toplam 59 kızgın yerin kurulum gücünün 1.222 MW olduğunu söyleyen Ercan, “Yıllık üretimi de yaklaşık 5 682 GWh’tır. Aydında yapılan yatırımlar, toplam kurulu güce oranı yüzde 1,5 ile başı çekmektedir. Türkiye’de en büyük jeotermal yatırımı 115 MWe’dir. Aydın Efeler kurulumu 640 milyon kWh elektrik üreterek 184 bin kişinin, ya da 194 bin konutun elektrik gereksinmesini karşılamaktadır. Kısacası Efeler’deki jeotermal üretim, 295 bin kişilik Efelerin gereksinmesini bile karşılayamamaktadır. Aydın dışından gelen bu yatırımcıların biricik kaygısı, Aydın doğal yaşamını bozduklarına bakmaksızın, devlete 1 kWh=0,105 dolara(72 kuruşa) elektrik satıp kazanç elde etmektir” dedi.

“NAZİLLİ’Yİ YENİ JEOTERMAL YATIRIMLAR BİTİRMEK ÜZERE”

Aydın incirinin üretildiği yerin Nazilli olmasıyla birlikte Nazilli Pamuk Üretim Çiftliğinde bulunan “Akala” pamuğunun bulunduğu ve ekildiği yerin de Nazilli olduğunu söyleyerek, yeni jeotermal yatırımların ‘Uzun Yaşam Şehri’ Nazilli’yi bitirmek üzere olduğunu belirten Ercan, “Osmanlı Sarayının zeytin yağı buradan giderdi. Yaşamlarını uzatmak isteyenlerin taşındığı yer 160 bin kişinin yaşadığı Nazilli’yi yeni jeotermal yatırımlar bitirmek üzeredir. Aydın ilinin bu yaşamı uzatan havası toprağı ne yazık ki, günümüzde jeotermal işletmelerce yok edilmektedir. Hava kirliliği 20 birim olan yaklaşık, 2019’da 1 milyon 98 bin kişinin yaşadığı Aydın’da, Efeler(295 bin), Germencik(44 bin), Ortaklar’da 20 kat aşılarak 400’e ulaşarak Zonguldak’ı çok gerilerde bırakmıştır” diye konuştu.

AYDIN TÜRKİYE’NİN EN KİRLİ İLİ OLMUŞTUR”

Jeotermal enerji santrallerinin Büyük Menderes ırmağına 1040C ile bıraktıkları yüksek lityum, bor, aluminyumun toprağı çoraklaştırarak, pamuk, buğday, arpa, yonca, mısır üretimine büyük bir darbe vurduğunu ve ırmakta yaşayan yayın ile sazan balıklarının yok oluşuna neden olduğunu söyleyen Ercan, “İşletmelerin havaya karbon salınımı 30 yılda 0,05 kg gibi çok düşük olsa da, sera gazı yaymasa da, saldığı çürük yumurta kokusundaki hidrojen sülfür ile zehirli nesneler, tarım ürünleri ile incir, zeytin, üzüm, turunçgiller üzerine yağarak ürün niteliği ile verimini düşürürken, Aydınlıların yiyilceye-kansere yakalanmasını kolaylaştırmaktadır. Bu özellikleri ile Türkiye’nin en kirli ili olmuştur” dedi.

“İNCİRİN YOK OLMASIN NEDEN OLACAK”

Aydın’ın en temiz kalmış yeri olan Nazilli ile Karacasu’da da jeotermal yatırımı için işletmelerin devrede olduğunu söyleyen Ercan, “Nazilli ve Karacasu’ya bu kez kızık su için işletmeler girmiş, jeofizik ölçülerini bitirmiş, 1750 metre derinliğe kazı çalışmalarını, halkın salgın günlerinde evlerine kapandığı bu günlerde başlatmışlardır. Bunlardan biri 10 MW gücünde olması beklenilen Nazilli-Mastavra (Bozyurt)’da “Altın Kılıçlı Dere” de antik kente yalnızca 500 metre uzakta, ötekisi de 2 MW gücünde, Karacasu-Afrodisyas antik kentine 500 metre uzakta Dandalas çayı içine yapılmaktadır. Bu girişimler, Türkiye’ye uzun yaşamın sırrı olan doğal otlar, bitkiler, ile Dünya’da yalnızca Aydın ilinde yetişen, “Göklop, Sarılop” incirlerinin yok olmasına neden olurken, artık sağlıkçı gezginlerin uğrakları olmaktan çıkacaktır” diye konuştu.

“NAZİLLİ VE KARACASU’DA YATIRIMLAR DURDURULMALIDIR”

Nazilli ve Karacasu’da yatırımların durdurulması gerektiğini söyleyerek çevrecileri dayanışmaya çağıran Ercan, “1962’den beri gelinen bu noktada durup düşünülmelidir; jeotermal’in Türkiye elektrik üretimine yüzde 2,2’lik katkısı karşılığında, Aydın, Manisa, Denizli, Balıkesir, Çanakkale’de tarım, doğal yaşam, kültür birikimi, arkeoloji, gezgincilik gözden çıkarılmalı mıdır? Geç olmadan, iş ile gelir olarak yerli halka hiçbir yardımı olmayan Nazilli ile Karacasu’da yatırımlar durdurulmalıdır. Tüm çevrecileri dayanışmaya çağırıyorum” dedi.