ÖZEL HABER - Geçtiğimiz günlerde Meclis Başkanlığı’na sunulan, enerji ve maden alanlarında yatırımların önünü açacak düzenlemeler içeren ''Süpriz izin'' olarak anılan torba yasa teklifi ülkede büyük yankı uyandırdı. Topraklarını koruma uğruna meclis kapısına dayanan bölgenin yerel halkı bir kez daha tek yürek olarak topraklarının geleceği için mücadele başlattı. Farklı bölgelerden oluşuma katılan vatandaşlar, seslerini, direnişi adı olarak gösterilen İkizköy Mahalle Muhtarı Nejla Işık'ın sesinden haykırdı. Muhtar Işık ile gündeme gelen yasa tasarısı ve toprağın geleceğini konuştuk.

''TEK BİR ZEYTİN AĞACINA DOKUNDURTMAYACAĞIZ''

İkizköy Mahallesi'ne bağlı Akbelen mevkinde ormanların talan edilmesine karşı 5 yıldır mücadele veren ve BBC'nin 2024 yılında ''Dünyada ilham kaynağı olan 100 kadın'' listesinde yer alan çevre eylemcisi ve İkizköy Muhtarı Nejla Işık, tasarıyı sert sözlerle eleştirerek, “Kesinlikle bu yasa tasarısının geri çekilmesini talep ediyoruz. Mücadeleye devam ediyoruz. Akbelen’de tek bir zeytin ağacına dokundurtmayacağız" sözlerine yer verdi.

''KANUN TEKLİFİNİN GERİ ÇEKİLMESİNİ TALEP EDİYORUZ VE MÜCADELEMİZ SÜRÜYOR''

''13 Haziran’da Meclis’e sunulan ve madencilik faaliyetlerinin önünü sınırsızca açan torba yasa tasarısına karşı o günden beri ayaktayız'' diyerek sözlerine başlayan Muhtar Işık, ''Biz köylüler, üretimden koparılan, toprağı ve yaşam alanları tehdit edilen insanlar olarak, bu yasanın karşısında duruyoruz. Geçtiğimiz 10 gün içinde iki kez Ankara’ya gittik. 19 Haziran’da Muğla’dan gelen köylüler olarak Meclis’e ulaştık; tüm engellemelere rağmen komisyon toplantısına girdik, dışarıda nöbet tuttuk, sesimizi duyurmaya çalıştık. 25 saat süren komisyon görüşmeleri sonunda tasarı komisyondan geçti ve genel kurula gönderildi. 24 Haziran’da görüşüleceğinin duyurulmasıyla yeniden harekete geçtik. 20-24 Haziran tarihleri arasında Türkiye’nin dört bir yanında insanlar sokağa çıkarak bu yıkım yasasına karşı seslerini yükseltti'' dedi.

''BİRLİKTE HAREKET EDEREK BU YASAYI DURDURABİLECEĞİMİZİ BİLİYORUZ''

Açıklamasında, 24 Haziran Salı günü, saat 11.00’de TBMM Dikmen Kapısı önünde Muğla, Aydın, Tokat, Eskişehir, İzmir, Çanakkale, Hatay, Artvin ve Denizli’den gelen yaklaşık 200 köylü ve dayanışmaya gelen yurttaşlarla bir araya geldiklerini belirten Işık, ''Basına ve kamuoyuna, bu yasa geçtiği takdirde milyonlarca insanın yaşamının, geçiminin, doğasının nasıl tehdit altına gireceğini anlattık. Ülkenin dört bir yanından gelen bizler, birlikte hareket ettiğimizde bu yasayı durdurabileceğimizi biliyoruz. Eylemimizin ardından Meclis’e girerek tüm partilerin milletvekilleriyle görüştük, grup toplantılarını izledik. Derdimizi, talebimizi doğrudan ilettik: Bu yasanın geri çekilmesini istiyoruz. Parti ya da bölge fark etmeksizin, tüm vekillere seslendik. Bu mücadeleden vazgeçmeyeceğimizi açıkça ifade ettik. Bağımızı, bahçemizi, tarlamızı bırakıp geldik Ankara’ya. Harman zamanı, emek zamanı dedik ama toprağımızı korumak her şeyin önünde gelir. 80 yaşındaki nenelerimiz, amcalarımız saatler süren yolculuklarla buraya ulaştı. Çünkü biz neyin ne olduğunu çok iyi biliyoruz. İçimizde köyü yok edilmiş, zeytinliği sökülmüş, ormanı talan edilmiş insanlar var. Hayatları ellerinden alınmış insanlar var. Ama içimizde aynı zamanda madencileri köyüne sokmamış, toprağını direnerek korumuş insanlar da var. Biz o mücadelelerden geliyoruz'' sözlerine yer verdi.

''BİZ BU TOPRAĞIN GERÇEK SAHİPLERİYİZ''

Yasanın, toprağın gerçek sahipleri olan yerli halkı yok saydığını anlatan Muhtar Işık, ''Biz üreticiyiz, biz bu toprağın gerçek sahipleriyiz. Bu yasa bizim yok sayılmamızdır. Kabul etmiyoruz. Gerekirse yeniden geleceğiz. Daha büyük geleceğiz. Topraklarımızı, yaşam alanlarımızı sonuna kadar savunacağız. Bizim kaybedecek bir şeyimiz yok. Köylünün sesinin duyulmasını, bu yasa tasarısının iptal edilmesini bekliyoruz. Yıllardır burada madenlere karşı sadece zeytin ağaçlarımızı değil toprağımızı, emeğimizi, alın terimizi, geçmişimizi ve geleceğimizi korumaya çalışıyoruz. Emek emek ördüğümüz, sırtımızda taşıdığımız, yoksulluk içerisinde büyüttüğümüz, evladımız gibi baktığımız bu zeytin ağaçları, bu yasa ile birlikte madenleri peşkeş çekilecek. Bu sadece burada değil Türkiye'nin her yerinde, her köşesinde madenlere teslim edilecek. Bizler kesinlikle bunu istemiyoruz. Şimdiye kadar nasıl zeytinlerimiz için kendimizi seferber ettiysek, aynı şekilde devam edeceğiz. Kesinlikle bu yasa tasarısının geri çekilmesini talep ediyoruz. Mücadeleye devam ediyoruz. Akbelen’de tek bir zeytin ağacına dokundurtmayacağız." dedi.

''BİZ KANSER HASTASI OLUYORUZ VE ÖLÜYORUZ''

"Burada 40 köy gidecek ya sadece Ekizköy'de 40 bin zeytin ağacımız var, geri kalan köyleri saymıyorum bile. Bu 40 köyün geçimliği ne olacak, bizim emeğimiz ne olacak, bizim toprağımız ne olacak? Üzerimizde bir talan var, talan kurulmaya çalışılıyor. Bizim her şeyimize çökülmeye çalışılıyor ve bize sorulmuyor. Bizim sesimiz niçin 6 yıldır duyulmuyor? 40 köy ve 40 köy zeytinle besleniyor. Bizim anılarımızın yok edilmesi ne demektir? Bizim geçmişimizin, bizim geleceğimizin yok edilmesi ne demektir? Bir Zehra ninemiz var Akbelen'de, ağaca sarıldı, dünya tanıdı onu. Hani diyor ya: 'Santralde biz çalışıyoruz, bir sürü ekmek yiyoruz.' Saygı duyuyorum, ekmek derdi ama siz ekmek yiyeceksiniz diye biz tarlamızda olamayız, kusura bakmayın. Biz ata mirasımızı terk edemeyiz. Bu Zehra nine ne oldu biliyorsunuz şu anda? Kanser teşhisi konuldu bir ay önce. Sadece Zehra nine de değil, bizim köyümüzde şu anda 5 kişi kanser tedavisi, kemoterapi ve radyoterapi görüyor. Biz ölüyoruz, kanser hastası oluyoruz. Bizleri görün, biz mağdur edilecek köylüleri görün; bunu demek için buradayız.Biz burada zeytinin sesi olmaya geldik. Derelerin sesi olmaya geldik. Toprağımızın, köyümüzün, hayvanlarımızın, kuşumuzun, kurdumuzun sesi olmaya geldik."

Muhabir: AYLİN ESER - ÖZEL HABER