Yerel yönetim kavramı her ne kadar ayrıntılı ve homojen bir dağılıma sahip bir bölgenin sevk ve idaresi çağrışımını yaratsa da, aslında her bir kilometre taşının farklı hikayeleri, ihtiyaçları ve hassasiyetleri olduğunu unutmamak gerekir. Bu açıdan hizmet götürülen her bir mahalle, o mahalledeki her bir sokak ayrı birer bölge olarak değerlendirilmelidir. Tam da bu sebeple empati ve iletişim yeteneklerinden yoksun olanlar yerel yönetimde başarılı olamazlar; ne çalışan, ne de yönetici olarak… Bölgenin nabzını tutmak, o bölgede yaşamaktan, o bölgenin suyunu içmekten, komşularının sofrasına oturmaktan ve onları sofrana buyur etmekten geçer. Kırsalda ve kentte ihtiyaç ve sorunlar farklılaşır. Sürekli olarak değindiğimiz altyapı sorunları, dışa göç, ulaşım, hizmetlere erişim gibi birçok önemli mesele, farklı çözüm yolları ve stratejiler gerektirir. Özellikle farklı ihtiyaçları olan yaşlı, engelli, kadın vb. dezavantajlı gruplar adına hizmet planlarken onların ayakkabılarını giyerek yürüdükleri ovalarda ve yokuşlarda yürümek gerekir. İnsana dokunmayan bir hizmetin, kalıcılığı veya verimliliği söz konusu olamaz. Tam da bu sebeple 2017-2018 Zeytin ve Zeytinyağı Sezon Açılışımızda elini öpme ve onunla sohbet etme fırsatı bulduğum Mehmet Amcamın, Dağyeni Köyü’nden Hediye Teyzemin, engelli kızına bakım veren Mitat Abimin ve onlar gibi nice büyüğümün ve kardeşimin ihtiyaçlarını bilerek ekibimle birlikte anlamlı hizmet planlamalarında bulunabiliyoruz. YADEM bugün hizmet alan kişi sayısının 2000’i geçtiği, insanların sadece resmi bir binadan hizmet almaktan ziyade sevgi ve saygı dolu bağlar kurabildiği ve kendini evinde, ekibimizi ise ailesinden hissettiği bir çatı haline dönüştü. Biz sadece mobil sağlık hizmetleri sunmuyor, gönüllerine dokunuyoruz. Sadece kapılarını çalmıyor, girdiğimiz her kapıda o evin bir evladı haline geliyoruz. Şifa aradıkları yollarda beraber yürüyor, onları hiçbir zaman yalnız bırakmıyoruz. Merkezlerimizin kapılarını çaldıkları her an onları gülen yüzümüzle karşılıyoruz. Çünkü biz kocaman bir aileyiz…