İstanbul’da başlayan yolculuk Kuşadası’nda devam eder. Yıllar, içerisinde barındırdığı nice güzelliklerin yanında heybesinde acılarını da taşır O’nun için. Düşer, kalkar, tökezler ama her defasında bağıra çağıra tutup çeker kendisini karanlıktan aydınlığa. Kuşadası, hikayesini dinlemek için kulak kabartır ve Kuşadası adı satırlarına indiği vakit artık O’da kentin simalarında can bulur. Kuşadası’nın tanınmış isimlerinden Yazar ve Sinema Yönetmeni Mesut Kara ile acılı ve bol kahkahalı hayatı, yazdıkları ve yazma aşamasında olduğu kitapları hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

1961 yılında, İstanbul Kartal’da doğar Mesut Kara. Grafik tasarımı alanında uzun yıllar çalışır. Edebiyat ve fotoğraf çalışmalarının yanı sıra sinema yazarlığı da yapar. Bugüne kadar çekmiş olduğu belgesel yapımlarıyla da adından sıkça söz ettiren Kara, Klasik Felsefe’nin yanı sıra Türk Dili ve Edebiyatı okur. Çocukluk ve gençlik yıllarının geçtiği yerdir Kartal. 60’lı, 70’li yıllar da İstanbul’un küçük balıkçı kasabası olarak bilinen; Anadolu yakasında, Küçükyalı’dan Tuzla’ya kadar İstanbul için tam anlamıyla bir sayfiye yeri ve tatil yöresidir. O zamanları, ‘’Hayat, henüz böylesine kirletilmemişti, doğduğum ve büyüdüğüm yıllarda’’ diyerek özetliyor Mesut Kara. Her eve gazete ve derginin girdiği yıllarla eş zamanlı olarak yetişen Kara, evinde kitaplığı olan o şanslı çocuklardan değildir ancak arada sırada babasının ve sıkça da amcasının alıp getirdiği kitaplarda tanır dünyayı. Eve giren ilk edebiyat kitapları, o zamanlar, yaz tatillerini babasının çalıştığı yerde geçiren Şair Ümit Yaşar Oğuzcan’ın imzalı kitapları olur. Atılan bu ilk tohumlardan sonra, ‘’İş başa düşer’’ misali kendi kitaplarını yazmaya başlar Yazar Mesut Kara.

Mesut Kara, 'Türk Sinema Tarihi'ni Aydınlatmanın Yanı Sıra Çekmiş Olduğu Belgeseller ve Yazdığı Kitaplarıyla da Adından Sıkça Söz ettiriyor

90’ların başından bu yana sinema yazarlığı yapan Kara, Türk Sinema tarihi üzerine çalışır.’’ Yitik’’ adlı öyküsü, 1985 yılında Gökyüzü adlı dergide yayınlanır. O günden bu yana dergilerde ve gazetelerde yazım serüvenini sürdürmektedir. 1990 yılında UÇ, Ünlem, İstanbul Haber, Express, Öküz, Merhaba Beyoğlu, Fesat, Aksak Kurbağa, Sanal Ördek, Uç, Akşam Gazetesi Sinema Eki: Prömiyer, Ünlem, Kaçak Yayın, Cinemascope, Kasabadan Esinti, Tmolos Edebiyat, Bekir Abi, Delikli Çınar, Tiyatro Gazetesi, Sarmal Çevrim gibi dergilerde köşe yazarlığı ve editörlük yapar. Gazete Duvar, Gazete Fersude’de yazıları yayınlanır. Klaros Yayınları’nda 22 kitaplık “Sinema Kitaplığı” serisinin editörlüğünü üstlenir. BirGün Gazetesi’nde yazıları yayınlanır. Gazete yazarlığını 2012’den bu yana Evrensel Gazetesi’nde, sinema üzerine yazarak sürdürmektedir. Kara’nın “Artizler Kahvesi”, “Yeşilçam’da Unutulmayan Yüzler”, “Pendikli yıllar ve sinemasal anılar”, “Sinema ve 12 Eylül” ve “Yeşilçam Hatırası”, “Mülksüz Çıplak”, “Benim Sinemacılarım” ‘’Sanatlarıyla İz Bırakıp Geçtiler Hayatımızdan” adlı yayınlanmış çok sayıda kitap çalışması vardır. ‘’Kuşadalı Bir Yurttaş: İsmail Dirim’’, ‘’Mavi İnsan Mustafa Veli’’,‘’Işıyarak Yok Olan Aktör Erkan Yücel: Şimdi Geçti Buradan’’, ‘’Fantastiğin Sineması’’ ve ‘’Unutulmayan Yüzler’’, adlı belgesel filmlerin yönetmenliğini yaptı. 2008 yılında geçirdiği rahatsızlıktan sonra Kuşadası’na yerleşen Kara şu sıralar, yeni kitabı ve proje dosyaları üzerinde çalışmaya devam ediyor. Söz hala kitaplardan devam etmekteyken, Mesut Kara’nın, ‘’Yeşilçam’ın Yakamozları’’ adını taşıyan yepyeni kitabı raflardaki yerini aldı. Gazetemiz aracılığı ile bu müjdeli haberi de verelim yazarımızın hayranlarına.

Lise yıllarında başlayan yazma serüveni, ardından hayatının ayrılmaz bir parçası haline gelir

İnsan kendince oluşan karalamalarına yazıyorum der ya her zaman, Kara’da lise yıllarında tanışır hayatın içerisindeki yazıyla. Kendin tabiriyle şiir olmayan şiirler, öyküler ve denemeler yazar. 1985 yılında ‘Yitik’ adlı öyküsü Gökyüzü Dergisi’nde yayımlanır. O adım Kara’nın yazma serüveninin ilk meşalesini de yakar. Yayımlanan ilk yazıları ‘kendine sürdün insanları’ anlattığı kendi reddedişleriyle hayatın dışında kalmış ya da hayat tarafından dışlanan insanlarla yaptığı söyleşilerden oluşur. Aralarında öyle isimler vardır ki. Türkiye’nin ilk Sürrealist Ressamı Cihat Özegemen, zamanında Safiye Ayla’nın arkasında kanun çalan, şarkı söyleyen ve yaşlılık döneminde de Musevi mezarlığında ölüleri yıkayan Rafael Kordevaro, Akordeoncu Madam Anahit bu isimlerden sadece birkaçı. Dergilerde yazım hayatı devam eden Kara, akabinde, 2000 yılında, o zamanlar tasarım alanında başarı isimlerden Halit Barutçu ile ‘Uç’ adını taşıyan edebiyat dergisini çıkartırlar.

İstanbul diye başlayan dili lal olur. Kurduğu her bir cümle özlemlerin ardına sığınırken, gözleri yaşlı bakmaktadır artık ufka. Şimdi her bir köşesini, içine çeke çeke anlatır soluksuz yaşananları. Kuşadası’nda oturduğu bu koltuktan seyreyler hatıraları, aklında kalan muazzam anıların ışığında

‘’1970’lerde hayat başkaydı’’ derken bile şimdiki hayatla o zamanlarda yaşanılan hayat arasındaki uçurumu farketmemek imkansızdır. İstanbul’dur bir anlamda Mesur Kara. Çocukluğu plajlarda, yazlık sinemalarda ve tren istasyonlarında geçer Kara’nın. Hafta sonları arkadaş grubuyla toplanır, tıpkı o filmlerde gördüğümüz zenci karakterler misali, omuzlarda teyip akın ederler plaja. İstanbullu zamanlar başkadır. Hayatın yanı sıra sinemayı da burada tanır Kara ve anlatır, “Doğup büyüdüğüm Kartal, yazlık-kışlık salonlarıyla bir sinema cenneti gibiydi. O salonlarda sayısız film izleyerek geçti çocukluğum. İzlediğim filmlerde unutulmaz oyuncular tanıdım. Çocukluk yıllarımdan bu yana beyazperde de izlediğim filmlerden tanıdığım, sevdiğim, mahalle komşularımız gibi yakın bulduğum unutulmayan oyuncuların sinemadan ya da hayattan koptuktan sonra unutulup gitmeleri, salondan çıktıktan sonra “Acaba ne yapıyorlar, hayattalar mı gibi sorularla evlerimize dağılmamız o yıllardan bu yana içimde bir sızıydı, hep bu vefa borcuyla yaşadım. Yaşam öykülerini, sinema serüvenlerinin izini sürme düşüncesi o günlerde oluşmuştu” diyor o günleri anımsayarak.

Geleceği tahmin edememenin ağırlığı altında, acı, bir gecede girer haneye. Elini kolunu bağlar. Bağırır da sesi ancak az ötede demler kendisini. Yerde kalır. Aklının delhizlerinde, az önce çıktığı karanlık yolda çok da net olmayan ışığı görür. Hayat gülümser ve uzatır elini; ‘’Uyumsuz Çocuk’’ bir kez daha kalkar ayağa

Güneş gözlüğünün rengini seçerken bunlara dikkat edin! Güneş gözlüğünün rengini seçerken bunlara dikkat edin!

Tarih 1 Ağustos 2008’i göstermektedir. Fenalaşarak, apar topar hastaneye kaldırıldığında, beyin damarlarında tıkanma olduğunu ve ödem oluştuğu için felç geçirdiğini bilemez. Oysa, o gece, acı, sinyallerini vermeye henüz başlamışken hemen yanı başında televizyon izleyen arkadaşlarına kırgın ve hatta kızgındır. Geç kalınmıştır tedaviye. Yere yığıldığı vakit hastaneye yetiştirilse kurtulacaktır belki uzuvları ama o hengabede unutulmuştur Kara yerde. Güneş yüzünü yeni yeni göstermeye başlarken farkeder durumunun ciddiyetini. Ölümden döndün der doktor. Sabaha kadar sol kolunu ne vakit ve nasıl kaybettiğini anımsamaya çalışırken, sabah, sol ayağını da kaybettiği gerçeği yüzüne bir tokat gibi çarpar. Dört duvar hastane odalarında çalar artık onun için zamanlar. Hayatı, hastane penceresinden, bir doğup bir batan güneşin yansımalarında aramaya başlar. Uzun süren tedavilerin ardından, taburcu oluncaya kadar geçen zaman içerisinde, ‘’Tamam mı yoksa devam mı?’’ sorusunun cevabını arar ve o gün ‘’Devam’’ diyerek açar hayatına yepyeni bir başlangıçla ve adı ‘’Yaşamak’’ olan sayfasını. Gelecek fluyla karışık bir netlikten görünmektedir artık ancak ayaktadır. Belki de Victor Hugo’nun dediği gibi, ‘’Ölmek bir şey değildi, yaşayamamaktı korkunç olan’’ sözünün anlam derinliğinde atar hayata adımlarını. Şimdilerde Kuşadası'nda hayatını sürdüren Kara, kentte gerçekleşen sanatsal etkinliklerin en çok aranan isimleri arasında yer alıyor. Bir yandan Kuşadası sokaklarında etkinlikleri kovalarken diğer yandan yazım çalışmalarına aynı hızla devam ediyor.

Uyumsuz olarak anlatır çocukluğunu Yazar Mesut Kara. Hayata karşı o hep direnen yanını sever.’’Bir Uyumsuzun Hatıra Defteri’’ kitabı da bu çerçevede bulur yolunu. Hayata karşı direnen o yazarın kalemi çoğu zaman sığmasa da sayfalara, Kara, dile getirmek istediği her ne varsa döker satırlara

Yazar Mesut Kara, kendi biyografisi niteliği taşıyan, ‘’Bir Uyumsuzun Hatıra Defteri”nde, geride bıraktığı anılar eşliğinde, hayatının izini sürmeye çalışır. Aslında İstanbul’dur anlattığı; kendi yaşamından kesitlerin İstanbul’da takılan parçalarının toplamıdır. 12 Mart’tan başlayan ve 1 Mayıs, 12 Eylül, İstanbul’un tanınmış mekanları ve simaları konularının içerisinde seyreyleyen kitap aydınları, mutsuzluğu, sinema dünyasını, varlığı ve yokluğu tanımlıyor bir bakıma. Hayata karşı bir başkaldırının anlatımıdır da aslında. Kitabının yazım sürecinde yaşadığı olayları iyisiyle ve kötüsüyle kaleme alan Kara, kitabını, ‘’Ben bir masal sayıkladım. “Bir Uyumsuzun Hatıra Defteri”nde, bildik fakat anlayamadığım bir masal; bir varmış bir yokmuş. Bunları kendi yaşanmışlıklarım için anımsadım, sayıkladım. Anımsadıklarım da sayıkladıklarım da sanki bir masaldı; dün vardı, bugün yok. Anımsadım, yineleyeyim, Dev gibi düşleri olan gençleri seviyor, açtıkları yoldan yürüyor, dev gibi düşler ve düşlediğimiz başka bir dünya için kök salacak çınarlar büyütüyorduk içimizde. Henüz yarattığımız aşklar dağlar, asırlık çınarlar gibi devrilmiyordu üzerimize. En yakınımızdan ihanetler görmemiştik; düşlerimizin, umutlarımızın üzerinden tank paletleri geçmemişti. Yükselen değerlerimiz, erdemlerimiz farklıydı. Eylülist çözülmelerden habersizdik. Düşündüğümüz ve söylediklerimiz gibi yaşıyor, kabul görmek için piyasa maymunluğuna soyunup gördüğümüz her objektifin, mikrofonun önüne atlamıyorduk. Sahici düşlerimiz vardı. “Ben de yaşadım” dediğimde aklıma biriktirdiğim anılar geliyor. Anımsadım, hüzünlendim; anımsadım, mutlu oldum, gülümsedim. Anımsamak acı veriyordu, o acıyı yaşadım. Yaşadığım da yazdıklarım da anılar eşliğinde dünden bugüne düşsel bir yolculuktu. Yolculuğum sürüyor; bu dünyadan öte, bu hayattan içre’’ sözleriyle okura paylaşıyor.

Kusadasindan Bir Yazar Mesut Kara Hayatin Uyumsuz Cocugu Buyudu Ve Artik Hayatin Kitabini Yaziyor 452692 6B7A2Fecd55E5403B8D127D1311Cb316

Kusadasindan Bir Yazar Mesut Kara Hayatin Uyumsuz Cocugu Buyudu Ve Artik Hayatin Kitabini Yaziyor 452692 05Fe77Fd2B27E0F67Aa1Fbd6886B05Bf

Kaynak: AYLİN ESER