Kuşadası’nın Güzelçamlı mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve deniz kıyısındaki tek lagünü olma özelliği taşıyan Kocagöl’ün, görsel güzelliğinin yanı sıra doğa ve içerisinde barındırdığı canlılara da ev sahipliği yapma özelliği taşıdığını anlatan Mutlu, ‘’100’e yakın kuş türünün, denizden göle giren balıkların beslenme, üreme ve barınma alanıdır Kocagöl. Zengin bir ekosistem oluşturmaktadır. 1955-58 yıllarında geçen kadastro sonrasında yapılan ölçüm ile 130 dönümlük göl ve bataklık iken su ürünleri avlak mahalli olarak tescil edilmiştir. Gölün 60 dönümü sulak alan ve kalan bölümü ise açılmış havuzların da bulunduğu karasal alan içindedir. Davutlar Belediyesi tarafından hazırlanan imar planında ise su ürünleri istihsal sahası olarak belirlenmiş ve bu şekliyle planlara işlenmiştir. 1990’lı yıllardan bu yana da su ürünleri üretimine yönelik olarak Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından Projeli yetiştiricilik yapılmak üzere izin verilmiş ve İl Özel İdaresi tarafından 2016 yılı sonuna kadar kiralanmaya devam edilmiştir."
ZAMAN İÇERİSİNDE KOCAGÖL DOĞAL YAPISINI KAYBETTİKocagöl’ün karasal alan bölümünde, kiralanmalardan kaynaklı değişimlere dikkat çeken Mutlu, ‘’Karasal alanda önceden yapılan yapıların alandan kaldırılması gerekmektedir. Balık üretim kapasitesinin arttırılmasıyla birlikte yoğun yemlenme sonucu dipte yıllarca tortu oluşmuş ve çevresindeki sazlıkların kesilmesi, yakılması gibi nedenlerle arazi açılmış ve yoğun bir yapılaşma meydana gelmiştir. Çevresindeki bir çok site gerek kanalizasyon gerekse atık sularını alıcı ortam olarak Kocagöl’e vermiştir. İnsan kaynaklı olarak kirletilen lagünün, doğal haline getirilmesi için sulak alan ekosistemini bozmadan bilimsel metodlarla temizlenmesi gerekmektedir. Kocagöl’ün denizle bağlantısını sağlayan kanal, denizel hareketler nedeni ile sürekli dolmakta ve giriş çıkış olmdığından zaten kirli olan suda oksijen seviyesi de düşmektedir. Bunun sonucunda balıklar başta olmak üzere sucul canlılar da bu durumdan olumsuz etkilenmektedir. Geçmişte deniz olan havza, dere yataklarının doldurulmasıyla yüzlerce yıl içinde sulak bir araziye dönüştü. 1984’lü yılların ortasına kadar sebzesi, narenciyesi ve özellikle şeftaliyle ünlü bereketli bir ovaydı. 2 Mart 1984 tarihinde çıkan 2985 sayılı kanunla, ikinci konutlara/yazlıklara kredi verilmesiyle birlikte, mantar gibi çoğalan kooperatiflerin işgaline uğradı. Gölü besleyen su kaynakları yok edildi, dereler kurudu. Ağaçlar kesildi, bahçeler söküldü ve beton döküldü. Rant amaçlı faaliyetlerin önü zaman zaman engellense de kirlenmenin, tahribatın önüne geçilemiyor. Bu şeklilde devam ederse, basında, ‘’Kocagöl Can Çekişiyor’’ şeklindeki haberleri okumaya devam ederiz."
KOCAGÖL'ÜN KORUNABİLMESİ İÇİN YASAL BİR STATÜ ŞART"Siteler arasında atıl bir şekilde duran ve bu şekilde kaldığı sürece çavresel tehditlerle ekolojik yapısı tamamen bozulacak olan Kocagöl’ün korunması için yasal bir statüye; Mahalli Sulak Alan ya da Tabiat Parkı gibi bir statüye kavuşturulması gerekmektedir. Bu mümkün olmadığı taktirde, planlarda karasal alan ve önceden açılmış havuzların bulunduğu yeşil alan farklı biçimlerde kullanıma açılacaktır. Eğer bu statülerden biri gerçekleşirse, lagünün, sulak alan sisteminde bulunan kuş ve diğer sucul canlıların yaşam alanları korunacak, aynı zamanda manzara bütünlüğü içinde Kuşadası’nda yaşayan insanların ve yazlıkçıların dinlenmelerine, sulak alanlarla ilgili bilinçlenmelerine, öğrencilerin sulak alanlar ve doğa koruma konusunda pratik eğitim almalarına ve aynı zamanda kente gelen yerli, yabancı misafirlerin turizm ve rekrasyon amaçlı kullanılmasına olanak sağlayacak bir hale getirilmesi gerekmektedir. Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü’nden, Kuşadası’nın tek sulak alanı olan Kocagöl’ün, Tabiat Parkı statüsüne alınarak korunması ve korumaya uyumlu bir şekilde Kuşadası halkının kullanması için gerekli çalışmaların yapılması istendi. Bu tepkiler aynı zamanda Aydın Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü temsilcileri tarafından tutanaklara da işlenmişti. "
