Dedeler Mahallesi Muhtarı Zekeriya Dinç, Karacaören Muhtarı İsa Demir, Ataköy Muhtarı Hüseyin Dibek, Ataköylü Birol Ekşi'nin projeye itiraz eden köylüler adına açtıkları ÇED raporunun iptali davasında mahkeme köylüleri haklı bulurken Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle tarım arazilerini de içeren 57 parselin bu proje için kamulaştırılması vatandaşta büyük tepki yarattı.
Enerjisa tarafından kurulması planlanan 15 türbinli Hacıhıdırlar Rüzgar Enerji Santrali (RES) ve Mobil Kırma Eleme Tesisi projesi için hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirme Raporu’na, onay veren Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına karşı köylülerin açtığı dava sonucunda yürütmeyi durdurma kararına sevinen köylüler Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile acele kamulaştırma kararı verilmesiyle neye uğradıklarını şaşırdı.
Aydın'ın Karacasu ilçesi Karacaören ve Ataköy Mahalleleri ile Denizli ili, Sarayköy ilçesi, Yeşilyurt ve Hisar Mahalleleri ve Babadağ ilçesi, Karadağ ve Kıranyer Mahalleleri’nde kurulması planlanan “Hacıhıdırlar Rüzgar Enerji Santrali (RES) ve Mobil Kırma Eleme Tesisi (15 Türbin-82,5 MWm/45 MWe (Patlatmalı)) Projesi vatandaşları isyan ettirmeye devam ediyor. İlk olarak 3 yıl önce arazilerine kendilerinden habersiz şerh konulmasıyla neye uğradıklarını şaşıran köylüler projeyi imece usulü dayanışma sergileyerek yargıya taşıdı. ÇED raporuna itiraz eden köylülerin bu çabası sonuç bulurken mahkeme bilirkişi raporuna da dayanarak ÇED raporunu iptal etti. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile şirketin ÇED iptaline karşı açtığı yürütmeyi durdurma talebi Danıştay'dan ret cevabı aldı. Buna karşın Cumhurbaşkanı kararnamesiyle tarım arazilerinin RES projesi için kamulaştırıldığını söyleyen köylüler yaşananlara adeta isyan etti.
Bin 200 rakımlı Dedeoluk Yaylasında CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, CHP Karacasu Belediye Başkan Adayı Mustafa Büyükyapıcı'ya dertlerini anlatan vatandaşlar Ses Gazetesine de açıklamalarda bulundu.
Ataköy Mahallesinde bin 200 rakımda kiraz, armut, elma, kestane, fındık, tütün, arpa, buğday, fasulye, domates, biber, börülce, karpuz gibi sayısız ürünün susuz bir şekilde üretildiği, küçük baş, büyükbaş
hayvancılık ve arıcılığın yapıldığı bölgede rüzgar enerji santralinin kurulmasının planlanması karşısında vatandaşlar bu projenin iptal edilmesi için seferber oldu.
Projenin toplamda binlerce parseli etkileyeceği öğrenilirken vatandaşlar kendilerinden habersiz arazilerine şerh konulmasına ve bu şerhlerin 3 yıldır kaldırılmamasına üstüne bir de kamulaştırma kararı verilmesine tepki gösterdi.
"BİZ HİÇBİR YERE GİTMEYECEĞİZ"
İlk olarak köyde yapılan toplantıda tepkilerini dile getiren Ataköylü vatandaşlardan Mehmet Ali Dedeoluk, "Acil kamulaştırma adı altında Cumhurbaşkanlığı kararıyla mağdur olduk. Biz bu davayı kazandık. Gidip göreceğiz, birinci sınıf tarım arazileri. İnan olsun, biz bu bölgede öleceğiz ve gitmeyeceğiz. Bizim geçim kaynağımız tarım. Başka bir kaynağımız yok. Ben şimdi sanayide çalışamam. Fabrikada çalışamam. Benim yaşım 54. Ben bu yaştan sonra nerede çalışacağım. Ben tarımda üretmek zorundayım. Ben şehre gidip ne yaparım. Bu saatten sonra. Kaldı ki biz davayı kazandık" dedi.
Karacaören Köyü Sakinlerinden Ümit Söğüt, "Kapatsınlar bütün mahkemeleri. Mahkeme diyor ki çoban haklıdır, çiftçi haklıdır. kapat o zaman bütün mahkemeleri istediğin kararı yaz" şeklinde konuştu.
"BURASI BİZİM VATANIMIZ, NEREYE GİDECEĞİZ"
Projenin uygulanacağı yaylada röportaj veren köylülerden biri olan 75 yaşındaki Fatma Dedeoluk, "Arpamız burada buğdayımız burada her şeyimiz burada bizim. Akşam sofraya koyduğumuz aşımız buradan kalkıyor. Bizim başka yerde yerimiz yok. Yerimiz burada. Burayı elimizden alacaklar, biz nereye gideceğiz. Çocuklarımız yanımıza geldikleri zaman nereye gidecekler. Dedemizden kalan mülkü satarsak ne yiyeceğiz, nereye gideceğiz. Biz akşam sofraya ne koyacağız. Kimin tarlasına varacağız ekin ekmek için. Elmamız burada, armudumuz burada her şeyimiz burada. Bizim vatanımız burası. Biz burada meydana geldik. Biz buranın toprağının çocuğuyuz. Biz burada meydana geldik, burada büyüdük, burada öleceğiz. Biz buranın sahibiyiz. Buradan başka gidecek yerimiz yok. Toprağımız yok başka. Bu topraklara enerji kurulmaz. Biz nereye gidelim. Bize sahip çıkın. Biz mağduruz burada" dedi.
"BİR METREKARE YER VERMEM"
81 yaşındaki Ali Dumanlar, "Ben bu memleketten bir metrekare yer vermem. Sadece bizden 34 kişi buraya bakıyor. Buradan yiyip içiyorlar. Kimi buğday ekiyor, kimi tütün dikiyor. Biz buralardan yer veremeyiz" şeklinde konuştu.
"ŞU MANZARANIN GÜZELLİĞİNE BAKIN"
Ayşe Ekşi, "Şu manzaranın güzelliğine bakar mısınız? Elmalar, kirazlar şu tarlaların güzelliği. Rüzgar enerjisi kurulmasın demiyoruz. Kurulsun ama milleti mağdur etmeyecek şekilde kurulsun. Kullanılmayan dağlara taşlara kurulsun. Milletimiz mağdur olmasın. Bu topraklarımızdan her şey kalkıyor. Tütün, fasulye, börülce, domates. Sizi Ağustos ayında şu yaylaya davet ediyorum. Şu gördüğünüz bahçe benim. Ben burada envai çeşit meyve yetiştiriyorum. Bu enerji santralinin yapılmasını istemiyorum. Ormanlık yerlere kursunlar. Tapulu mülkümüze dokunmasınlar" dedi.
"BU TOPRAKLARIMIZI KİMSEYE VERMEYİZ"
Fatma Dumanlar, "Ben 40 senelik arıcıyım. Burada arı yetiştiriyorum. 4 çocuğum da arıyla ilgileniyor. Bu tarlalardan fasulye, nohut, elma, kiraz, tütün her şey yetişiyor. Hiç kaldıramayan 500 kilo fasulye alıyor buradan. Nasıl veririz bu toprakları. Ana baba topraklarına hiçbir şey kurdurmak istemiyoruz. Diğer yakaya koyuyorduk arıları. RES yapıldığı için kendi arazilerimize geldik. Şimdi buraya da res yapmak istiyorlar. Biz topraklarımız kimseye vermeyiz" şeklinde konuştu.
"BURADA HER ŞEY YETİŞİYOR"
Şengül Dedeoluk, "Biz bu toprakları vermeyiz. Bu topraklarda kiraz, elma, ceviz, armut, biber, domates, fasulye, börülce her şey olur. İçme sularımız köye bizim buradan gidiyor. Panellerin köy merkezine bile zararı olur. Ben bu toprakları vermem. Bu topraklar benim dedemden" ifadelerini kullandı.
Seçil Şen, "Bu topraklara bir iğne dahi çakılmasını istemiyoruz. Fasulye, börülce, nohutumuz her şey yetişiyor. Elmamızı, kirazımızı, cevizimizi, arpamızı, buğdayımızı buradan yetiştiriyoruz. Soframıza her şeyi buradan koyuyoruz. Bu güzelim dağı hiç kimseye vermek istemiyoruz" dedi.
"KÖYLÜ ÜRETMEYİNCE ŞEHİRLİ NE YİYECEK?"
Yıldız Küpelioğlu, "Yetkililerimizden rica ediyoruz. Doğamızı yok etmesinler, topraklarımızı almasınlar. Köylü ekmeğini taştan çıkarıp yiyor, kimseye muhtaç olmuyor. Köylü üretmeyince şehirli nereden yiyecek? Şehrin insanları ne yiyecek. köylü üretsin ki şehirli doysun. Bu insanlar üretim olmayınca şehre mi gidecek. Bu yaylanın insanları nerede yemek yiyecek. Nerede hayvancılık yapacaklar. Şehirde mi tarım yapacaklar? Devletimizden rica ediyorum ve sesleniyorum. Res projesinin memleketimizden alınmasını rica ediyorum. Artık yeter. Bu yerler elimizden alınırsa devlet hangi birimize bakacak" dedi.
Şadiye Kavak, "Yazın burada duruyorum. Fasulye, börülce her şeyim oluyor. Kışlık yiyeceklerimizi her şey burada" ifadelerini kullanırken Abdullah Ekiz, "Ben geçimimi hayvancılıkla çiftçilikle yapıyorum. Ben 18 nüfus besliyorum. Asla bu projenin buraya uygulanmasını istemiyorum" dedi.
"HAYATIM, OKSİJENİM BURASI"
Süleyman Dedeoluk, "Ben bir şehit bir gazi torunuyum. Dedem şu arazileri zamanında almış. Bu araziden şu an benim 150 nüfusum geçiniyor. Biz köylüyüz, biz vatandaşız. Bu toprak benim dedemden. Benim ruhum, canım, hayatım, oksijenim, havam burası. Başka yerde toprağım da yok" ifadelerini kullandı.
"BU DEĞERLİ TOPRAKLARIMIZI VERMEK İSTEMİYORUZ"
Yahya Dumanlar, "Ben bu memlekette büyüdüm çobanlıkla. 4 çocuk yetiştirdim. 40 yıllık arıcıyız. Karşıda RES kurulan bölgede Aydın'ın ilçelerinden, Muğla'dan her yerden arıcılar geliyordu. RES kuruldu orada arıcılık bitti. Karacasu'da herkes buranın fasulyesini, börülcesini yer. Kiraz bahçemiz var, elma bahçemiz var. Çocuklarımız tatillerde gelip burada vakit geçiriyorlar. Bu değerli topraklarımızı vermek istemiyoruz" dedi.
"CUMHURBAŞKANI HALKIN SESİNİ DUYSUN"
Ahmet Aliden, "Arazilerimize şerh koydurarak patlamalı bir proje hazırlandı. Bir kısmına güneş enerjisi yapacaklar. 15 rüzgar türbini dikecekler. Buralar tarıma en elverişli yerler. Etkilenecek kişi sayısı sadece bu bizim olduğumuz yaylada 200-300 kişi. Yaklaşık 2-3 bin dekarı kapsıyor. Burası tarım arazisi, RES'e uygun görmüyoruz. Muğla'da Sayın Cumhurbaşkanı kendi aday gösterdiği belediye başkan adayının talebi üzerine kamulaştırma kararının geri alabiliyor. Burada da halkın sesini birazcık duysa çok memnun olacağız ama duymuyor. Çok üzgünüz" dedi.
"KAMULAŞTIRMA KARARI VATANDAŞI ÇOK ÜZDÜ"
Çevre Derneği Kurucu Başkanı ve Yenice Muhtarı, "Bulunduğumuz bölgede yapılacak olan RES, 7 köyü etkiliyor. Tarım arazilerini etkilediği gibi şu kaynaklarını da olumsuz etkiliyor. Buralar birinci derece verimli tarım arazileri. Bugün sadece Ataköy'ün nüfusu bin civarında. Bunun gibi 7 köy var. Yaklaşık 10 bin kişiyi etkileyecek bir proje. Denizli'ye bağlı Sarayköy, Yeşilyurt, Kıranyer, Aydın'a bağlı Dedeler, Hacıhıdırlar, Karacaören, Ataköy. Arazilere konulan şerhler vatandaşlarımızın hayatını etkiledi. Düğün yapacak, çocuğunu okutacak vatandaş ama bankadan kredi kullanamıyor. Yapabileceğimiz her şeyi yapıyoruz. Kazandığımız davadan sonra ÇED kararının iptal edilmesinden sonra acil kamulaştırma kararının alınması vatandaşı çok üzdü. Vatandaşlar yerlerinden yurtlarından olacaklarını düşünmeye başladılar. Herkesin morali bozuk. Bugün vekilimiz yanımızda ama bu toprakların ÇKS'sini hazırlayan bu insanların aidatlarını alan Ziraat Odası temsilcilerinin de burada olmasını bekliyorduk" şeklinde konuştu.
"ACELE KAMULAŞTIRMA KARARI KALDIRILMALI"
CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, "Burada birinci sınıf tarım arazileri var. ÇED'in iptali davası açıldı, vatandaş bu davayı kazandı. Bu lehe karar alındıktan sonra Cumhurbaşkanı kararnamesi ile acele el koyma yapıldı ve RES kurulmak isteniyor. Vatandaş ben burada bir çok ürün üretiyorum diyor. Babadan kalma dededen kalma arazim var diyor. Ben ne yiyeceğim nasıl yaşayacağım diyor vatandaş. Karşıda RES yapılmış orada birinci sınıf tarım arazisi yok. Vatandaş birinci sınıf tarım arazisine yapılmasın diyor. Yapılacaksa ormanlık alanlar var, oralara yapılsın diyor. Acele kamulaştırma kararı kaldırılmalı ve vatandaşların mağduriyeti giderilmeli" dedi.
Ümit Söğüt, "Burada pek çok köye giden su kaynakları var. Bu insanlar kendi topraklarında mülteci konumuna gelecekler. Belki yarın tamamen gidin buradan diyecekler. Köylünün sesine kulak verilmesini istiyoruz. Kendi ülkemizde mülteci olmak istemiyoruz" dedi.
"DEVLET GAZİYE VERDİĞİ TOPRAĞI GERİ ALIYOR"
Dedeler Mahalle Muhtarı Zekeriya Dinç, "Benim mahallemin suları bu bölgeden gidiyor. Köylümün hepsi burada küçükbaş hayvancılık yapmakta. 20 tane büyükbaş hayvancılık yapan varken bugün 1 aile kaldı. Karşısı Çolaklar Mevki olarak geçiyor. O aileden biri 12 yıl savaşta kolunu kaybediyor. Devlet ödeyemiyor ve karşılığında burası onlara veriliyor. Şimdi burası onların elinden alınıyor. Çok mağdur durumdayız. Köylünün içeceği su kalmıyor" şeklinde konuştu.
"BİZ BU ÜLKENİN VATANDAŞI DEĞİL MİYİZ?"
Ramazan Ekşi, "Suyumuzun çıktığı yer burası. Kamulaştırma ile elimizden almak istiyorlar. Gasp etmek istiyorlar. Sadece bu bir suyu 20 hane kullanıyor. Bu sudan içiyor, hayvanını suluyor. Bu su sayesinde burada yaşıyoruz. Burayı elimizden aldıklarında RES şirketleri ne yapacak? Yerimizden, yurdumuzdan gazi olan dedemizin toprağından atıp da Suriyeli gibi bir yere mi atmak istiyorlar. Bu suyu bu toprakları bizim elimizden alırlarsa bizim geleceğimiz ne olur, çoluğumuz çocuğumuz ne yapar? Ne yer ne içer? Nereye gideriz, nasıl geçiniriz? 3 yıldır arazilerimizde şerh var. Bunlar ne zaman kadar duracak? Biz daha ne kadar mağdur edileceğiz? Biz bu ülkenin vatandaşı değil miyiz?" ifadelerini kullandı.
"BU BÖLGEDE 6 KÖYÜN SU KAYNAĞI VAR"
Ataköy Muhtarı Hüseyin Dibek, "Yaklaşık bir yıldır Hacıhıdırlar RES'le alakalı sıkıntılar günden güne artmakta. Projenin yapılacağı alanın yüzde 80'i birinci sınıf tarım arazisi. Ne yaptıysak projenin tarım arazilerinden çıkarılmasını başarısına ulaşamadık. Hukuki mücadelemiz devam ediyor. Her gün kararlar lehimize geliyor. Buna rağmen şirket yetkilileri rıza ile satın almaya çalışarak ya da Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle acele ek koyma kararıyla çalışmalarına devam ediyorlar. Şirket yetkilileri mahkeme devam etse de biz bunu yaparız diyorlar. Nisan ayının ilk haftasında da araziye gireceğiz diyorlar. Dekarı 100 bin lira yapmayacak arazileri 350 bin liradan satın alıyorlar. Diğer yandan kamulaştırma yaparak dekarı 60 bin liradan arazileri almaya başladılar. Vatandaş da en yapacağını şaşırmış durumda. Projenin yapılacağı alanda 6 köyün su kaynağı var. Su kaynağının olduğu yerden yol geçecekmiş, acele kamulaştırma yaptılar. Değer tespit komisyonundan gelenlere suyun olduğu yeri ayırın dediğimizde suyun altıda bizim üstü de bizim yanıtını veriyorlar" dedi.