Karacasu

Karacasu'da bir azim öyküsü: Ev hanımıydı, kendini işini kurdu, deriye hayat veriyor

Aydın'ın Karacasu ilçesinde Ayla Kılıç, kendine kendine öğrendiği el sanatı sayesinde deriden ürünler üretiyor. Ev hanımıyken önce ortaokul ve liseyi bitiren sonra üniversite okuyan Kılıç, masa başı çalışmak yerine deri el sanatında kendini geliştirip girişimciliği tercih etti.

Abone Ol

Kendi kendisinin ustası olan Kılıç, kurduğu Walex markası ile ürünlerinin satışına yapıyor. En büyük hayali kadın istihdamı sağlamak olan Kılıç, "Birinin elinde, üzerinde ürettiğim ürünleri görmek beni çok mutlu ediyor. Ürünlerimizde daha çok Karacasu derisi kullanmak istiyoruz. Karacasu'nun tanıtımına da bu şekilde katkıda bulunmak istiyoruz. En büyük isteğim de kadınlara istihdam sağlamak" ifadelerini kullandı.

20 yıllık evli 3 çocuk annesi Ayla Kılıç, 10 yıl önce deri ürünler yapımına merak saldı. İlk başta evinde el dikişiyle deriden ürünler yapmaya çalışan Kılıç, daha sonra ikinci el bir deri dikiş makinası satın aldı. Zaman içinde evde büyük emek harcayarak kendini yetiştirmeye çalışan Kılıç, iki yıl önce deri ürünlerini yapabileceği daha uygun bir ortam sağlamak için atölye açtı. Açtığı atölyede cüzdandan Osmanlı pufuna kadar çok sayıda ürün yapan Kılıç, kendi kendisinin ustası olduğu meslekte yaptığı ürünlerin satışını daha profesyonel yapmak üzere kolları sıvadı. Palamudun özü anlamına gelen Walex adıyla ürünlerini satışa sunacak olan Kılıç, kadınlara ilham olacak hikayesini Ses Gazetesine anlattı.

"KADIN İSTİHDAMI SAĞLAMAK İSTİYORUM"

Kendisini tanıtarak sözlerine başlayan Kılıç, "3 çocuk annesiyim. Ev hanımıydım. Eşim öğretmen. 6 yıl Kars'ta şark görevi yaptık. Orada bir deri tutkusu girdi içimize. Deri işlemek istedik ama deriyi bilmiyoruz, yapmasını da bilmiyoruz. Sadece benim geçmişten kalan dikiş makinası bilgim var. Sonra eşimin tayini Karacasu'ya çıktı. Burada dericilik olduğunu hiç bilmiyorduk. Burada tabakhaneleri görünce dericilik geçmişinin çok eski olduğunu görünce çok sevindik. Deri tutkumuzu hiç bırakmadık. Evde deri dikiş makinası alıp bir müddet evde yapmaya çalıştık. Sonra burayı kiraladım. İlk başta yalnızca atölye olarak kullandık. Kendi kendimizin ustası olup işi öğrendik. Bir tutkuyla başladı ama ben bunu bir iş olarak yapmak istiyordum. Şimdi resmi başvuruları da yapıp satış yapan bir işletme haline geliyoruz. Sadece ben öğreneyim, ben kazanmayım düşüncesini olan biri değilim. Yanımda kadın çalıştırayım, kadın istihdam edeyim, yanımda birileri öğrensin diye düşünüyorum. El becerisi olan diğer kadınların da kalkınmasını istiyorum. Onlara öğretip bu mesleği sürdürmek istiyorum. Bu işi büyütmek istiyorum. Karacasu tanınsın, Karacasu'da deri eski günlerine kavuşsun istiyorum. Tabakhanedeki deri işlemeciliğinde çırak olayı bitmiş durumda. 2 yıldır öğrenme aşamasındaydım. Çok şükür güzel ürünler çıkarmaya başladık. Ürün çeşitliliğini sürekli arttırıyoruz" ifadelerini kullandı.

MEMURLUĞU DEĞİL GİRİŞİMCİLİĞİ TERCİH ETTİ

Sözlerini sürdüren Kılıç, "20 yıllık evliyiz. Karacasu'ya geleli 10 yıl oldu. Evliliğimizin 10. yılında bir deri tutkusu geldi bize. 10 yıldır deriyle ilgili öğrenme aşamasındaydık. 2 yıl önce atölyemizi açarak öğrenme seviyemizi bir adım ileri taşıdık. Şimdi işletme haline geldik. Evlendikten sonra Ortaokul ve liseyi açıktan bitirdim sonra İlahiyat Fakültesini kazandım. 4 yıl önce oradan mezun oldum. KPSS'ye girip memur olabilirdim. Bir eve bir memur yeter dedik. Girişimci olmayı tercih ettim. Yaşadığımız şehre katkı sunacak bir şeyler yapmak istedim. İleride bu işi büyütebilirsem kadın istihdamı anlamında çok faydalı olacaktır diye düşünüyorum. Deri gerçekten zor işlenen bir meslek dalı. Ben bunu da öğretmeye kararlıyım. İlk başta evimizin balkonunda deriden cüzdan dikmeye çalışarak bu yola girdik. Bir nevi bu şekilde ARGE çalışması yaptık. O ilk cüzdana çok emek verdik ama o gün diktiğimiz cüzdanla bugün diktiğimiz cüzdan arasında çok fark var" ifadelerini kullandı.

KENDİ KENDİMİZİN USTASI OLDUK

Kendilerini geliştirmek için açtıkları atölyenin artık satış yapan bir işletme haline geldiğini ifade eden Kılıç, "2 yıl önce atölyemizi açtık. Günün iki üç saatinde burayı açıp kendimizi geliştirmeye işi öğrenmeye çalıştığımız bir yerdi burası. Deneye yanıla deriden ürün yapmayı öğrendik. Satış olarak pek aktif değildik. Tabelamızı bile asmadık o zaman. Pek çok ürün yaptık. Çok olumlu geri dönüşler aldık. Bu sene artık işletme olarak faal bir şekilde satışa başlayabiliriz düşüncesine girdik. Süreç içinde yaptığımız ürünleri gördükçe kendimize olan özgüvenimiz arttı. Resmi başvuruları da yapıp işletme haline geldik ve tabelamızı da pek yakında asacağız. Eşim her konuda çok destek oldu. Allah razı olsun. Çok teşekkür ediyorum kendisine" dedi.

MAKİNALAR ÜRETİMİ HIZLANDIRDI

İlk başta evde elle cüzdan dikerek başladıklarını dile getiren Kılıç, "Sonra eve ikinci el bir deri dikiş makinası aldık. O zaman çanta dikme denemelerine başladık. Bu işlere başlarken en başta sermayemiz de yoktu. Borç alarak başladık. Bu yüzden de yavaş adımlarla ilerledik. Çok azimliyim. Başaracağımıza inanıyorum. Derileri kestiğimiz press makinamız var. Tutkal makinamız var. İnceltme makinamız var. Kemer kesme makinamız var. Anahtarlıklarımızı yaptığımız makinamız var. Makinalarımızı arttırmaya çalışıyoruz. Önceden bir kemer için 2 gün uğraşıyorduk. Şimdi bir günde 10-20 tane kemer yapıyoruz. Önceden bir çantayı bir haftada yapıyorduk. Şimdi dört çantayı bir günde bitirdik. Öğrenmek adına zorlu süreçlerden geçtik ama bunlar bizi daha da güçlendirdi. Artık hangi ürüne hangi derinin uygun olduğunu hangi ipin hangi deride kullanıldığını biliyorum. Hangi derinin hangi makinada dikileceğini öğrendim. Bunları bilmek gerçekten çok değerli. Bir ustamız da yoktu. Bu zor süreçler bizi ustalaştırdı. Biz öğrenmeyi çok seviyoruz. Olduk, her şeyi biliyoruz demiyoruz. Öğrenme sürecimiz devam ediyor" şeklinde konuştu.

DERİCİLİĞİ İLE ÜNLÜ BİR İLÇEYE GELMEK BİR HİKMET VAR DEDİRTTİ

Dericiliğe ilgilerinin daha önce hiçbir ilgileri olmadan 10 sene önce başladığını ifade eden Kılıç, "Türkiye'de dericilik mesleğinin azaldığını biliyoruz. Daha çok yurtdışından gelen ürünler tercih ediliyor. Türkiye'de dericilik mesleği çok fazla ilerlemiyor. Dericilik Türkiye'de tekrar tanınsın istedik. Eskiden beri bir işletmem olsun, kadın istihdamı sağlayayım diye düşünüyordum. Böyle bir sanatı öğrenmek nasip oldu. Karacasu'da dericiliğin olması bizi daha da kamçıladı. Kader bizi buraya getirdi diye düşündük. Kars'ta dericiliğe merak salıp atamamızın deriyle ünlü bir ilçeye olması 'bunda bir hikmet var' dedirtti bize. Buraya gelirken burada dericiliğin olduğunu da hiç bilmiyorduk. Sanki bir şeyler bizim derici olmamızı istiyordu. İlahi bir güç bizim bu işi yapmamızı istiyordu. Deriyle ilgili girişimlerde bulunurken yeni insanlarla tanışırken de bunu hissettik. Bir işi severseniz zorluğu bile güzel gelir. Atölyenin kapısını açtığımız zaman çok mutlu oluyoruz" ifadelerini kullandı.

ÜRÜN ÇEŞİTLİLİĞİNDE SINIR YOK

Yaptıkları ürünler hakkında bilgi veren Kılıç, "Cüzdan, dopp kit, evrak çantası, mausepad, anahtarlık, kemer, bardak altlığı, Osmanlı pufu, tabure, kelebek sandalye, el çantası, kartlıklar, bileklikler, çakmak kılıfı yaptık. Deriyle ilgili her şeyi yapabilecek seviyeye geldik. Makinanın yanında ürüne göre el dikişini de bırakmadık. Saat kayışı yapma hedefimiz var. Ayak kokusunu gidermeye yönelik deri astar yapmayı planlıyoruz. İlk başta hangi üründe hangi deri kullanılır onu bilmiyorduk. En sert deriyi alıp çanta yapmaya çalıştık. Makinayı kırdık kaç sefer. Kaç defa makinayı alıp Denizli'ye, İzmir'e tamire götürdük. Deneye yanıla öğrendik. Ne aileden derici var, ne bir ustamız var" dedi.

"BİR HEVESLE BAŞLADI"

Ürünlerinde Karacasu derisi kullanmaya büyük önem verdiklerini dile getiren Kılıç, "Buna özen gösteriyoruz. Karacasu'da dericilik bitmesin istiyoruz. Karacasu derisinde palamutla işlem yapıldığı için, palamutla tabaklandığı için bize daha doğal ve kullanışlı geliyor. Karacasu derisi daha sağlam ve sert bir deri. İhtiyacımızı Karacasu'dan karşılıyoruz ama ürünümüze uygun değilse dışarıdan da deri alıyoruz. İçinde heves olan yetenek olan insanlara ilham olmak isterim. Bizim ülkemizde okumuş insan çok ama pek çok meslek ölüyor. İçinde hevesi olan, yeteneği olan, isteği olan insanlar korkmadan yapsınlar. İnsanların elinde, üzerinde yaptığımız ürünleri görmenin mutluluğu tarif edilemez. Bir şeyler üretmenin keyfi çok başka. İş yapmak, bir şeyler üretmek çok güzel. Çok seviyorum. Bizim hikayemiz bu. Bir hevesle başladı. Böyle de devam ediyor" şeklinde sözlerini tamamladı.