Geçmiş yıllarda hemen her kış taşkınlar ve yoğun yağmurlarla sular altında kalan Aşağı Büyük Menderes Havzası, iklim değişikliğinin oluşturduğu etkilerle, yeterli yağmurlar gelmeyince eski taşkın günlerini arar hale geldi.

KUŞLAR VARSA SU VAR, ÖNEMSEYELİM


EKODOST Başkanı Bahattin Sürücü, "Havzadaki barajlarda yeteri kadar doluluk olmayınca, tarımda kısıtlı sulama programına geçildi.
Menderesten cılız ve kirli bir şekilde akan suyu tarlalarına taşımaya çalışan çiftçiler, bir yandan suyun geleceğiyle ilgili endişeleri artarken, bir yandan da damla sulama gibi alternatif sulama sistemlerini düşünmeye başladılar.
İklim değişikliğinin ve kuraklığın sıkıntısını sadece çiftçiler değil, bölgeye gelen binlerce su kuşu da çekmeye başladı. Uzun süre taşkınlar olmayınca su kuşları da azaldı. Çiftçilerin topraktaki nemi ve tohumun çimlenmesini sağlayan tav sularıyla dolan tarlalar, bu günlerde su kuşlarına hayat vermeye başladı. Yaptığımız izlemelerde en son 2013’te yoğun bir şekilde gördüğümüz yaklaşık 150 Çeltikçi Kuşu tav sularının içinde beslenirken tespit edildi. Kelaynak kuşlarının yakın akrabası olan yaz göçmeni "Plegadis falcinellus" türü Çeltikçi kuşları, sulak alanlarımızın ve suyun yaşam için ne kadar önemli olduğunu tav sularındaki beslenmeleriyle gösterdiler. Kuşların buraya gelmesindeki en önemli faktör su ve sulak alanlar olmaktadır. Yağışlı geçen bahar aylarında, Kuşadası Kocagöl yakınında ki sulak alanlara gelen Çeltikçi kuşlarının, antik dönemden beri bu bölgeye geldikleri, Kadı Kalesi kazılarında çıkarılan seramiklerin üzerindeki Çeltikçi Kuşu çizimlerinden anlaşılmaktadır. Ne yazık ki bu bölgedeki sulak alanlar kurutularak tamamen yapılaşmalara yerini bıraktığından, Çeltikçi Kuşlarını burada görmek artık mümkün olmayacaktır."


SU YOKSA, YAŞAM DA YOK


Doğal yaşamın devamlılığını sağlayan su, kuşlar ve tüm canlıların en önemli yaşamsal gereksinimi olup, Pandemi döneminde temel ihtiyaçlarımızı sağlayan tarımın geleceğini de çok yakından ilgilendirmektedir. Aşırı ve verimsiz tarımsal sulama yöntemleriyle tüketilen suyun ortalama yüzde 60’ı daha bitkiye ulaşamadan yok olmaktadır. Tatlı suyun yaklaşık yüzde 73’ü tarımda kullanıldığı düşünüldüğünde, yapılacak tasarrufun ne kadar önemli olduğu bilinmelidir. Damla sulama yöntemi gibi tasarruf sağlayan modern sulama yöntemlerine geçilmezse nehirler, göller, yeraltı suları ile birlikte bunların hayat verdiği havzalardaki tarım arazileri de tuzlanacak ve verimini kaybedecektir.
İklim değişikliği nedeniyle, yaşanacak kuraklıklar ve birden bastıracak sıcaklıkların etkisiyle su temini daha da kısıtlanacaktır. Bu durum hem insanları hem de doğal hayatta yaşayan tüm canlıları olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle sulak alanlarımızı ve deltaları çevresiyle birlikte bütüncül olarak korumak, bireysel olarak da hem evlerimizde hem işyerlerimizde su tüketimini azaltmak ve tasarruflu kullanmak zorundayız" dedi.