Geçtiğimiz hafta meclis toplantısında Belediyenin akaryakıt şirketine karşı oluşan borçlardan sorumlu tutulan Eski MHP'li Belediye Başkanı Zeki İnal, "Sorumlu ben değilim, sorunlu benden sonra gelen şahıstır" diyerek önceki dönem MHP'li Belediye Başkanı Mehmet Erikmen'i işaret etti.
MHP'li Belediye Başkanı Zeki İnal döneminde Belediye bünyesinde çalıştırılmasına karar verilen Akaryakıt ve LPG istasyonu için o dönemde yakıt alınan firmayla yapılan sözleşmenin ağır şartları yeni yönetimi zorlamaya devam ederken Belediyenin akaryakıt şirketine 100 ton taahhüdünün tutturulamaması sebebiyle oluşan maddi yükümlülüğünün 15 milyonu bulduğu öğrenildi. Diğer şirketlere göre kâr oranı da düşük olan firmayla sözleşme yapılması, yüksek bir satış hedefi verilmesi, anlaşmayı meclis kararı olmadan Zeki İnal'ın imzalaması tepki çeken konular olurken son düzenlenen Belediye Meclisinde MHP'li Meclis Üyesi Mehmet Gümüş, "100 ton anlaşma yaparken kendisi imzalamış mı? Zeki'nin yaptığı bu imzalama kendisini bağlar. Belediyeyi niye bağlıyor ki? Başkanım kim bu halkın hakkını yediyse ödesin. Kişisel suçsa mahkemeye mi vereceksiniz EPDK ile gidip anlaşacak mısınız? Ben şunu söyledim. Başından beri söylüyorum. Yine dile getiriyorum. Doğru olan neyse yapın. Kim olursa olsun yapın. Kardeşim dahi olsa yapın" ifadelerini kullanmıştı.
"BEN ONA YOL GÖSTERİRİMDİM"
Akaryakıt istasyonunun aylık 100 ton hedefine ulaşamaması ve oluşan maddi yükümlülükle ilgili sorumlunun kendisi değil Mehmet Erikmen olduğunu ifade eden İnal, "Bu konunun bu duruma gelmesinin sebebi benden sona gelen şahıs. Ben yol arkadaşım diye yanıma aldım ama yol arkadaşım değilmiş. O göreve geldikten sonra beni çağırsaydı, 'Abi bu 100 tonu nasıl satacağız biz' deseydi. Ben ona yol gösterirdim. O kendini birşey zannetti. Benim diğer yaptığım sözleşmeleri iptal etti, bunu niye etmemiş. Kendisine sorun bakalım" dedi.
"500 BİN LİRA BELEDİYE KASASINA GİRSİN DİYE BU SÖZLEŞMEYİ İMZALADIM"
Yapılan bu değerlendirmelere karşı cevap hakkını kullanmak isteyen Zeki İnal, asıl sorumlunun kendisi değil kendisinden sonra göreve gelen Mehmet Erikmen olduğunu söyledi. İnal, "Son günlerde çıkan Karacasu Belediyesinin benzin istasyonunun borçlanması ve benim Belediyenin geleceğine dinamit koyduğum gibi söylemlere karşı cevap hakkım doğmuştur. Ben aylık 100 ton satım taahhüdü verme konusunda şirketle sözleşme imzaladım. Bunu imzalamamın sebepleri var. Bunun en başta gelen sebebini söyle anlatmak istiyorum. Biz diğer tüm şirketlerle görüştük. Hiçbiri bize sözleşme imzaladığımız şirketin belediyeye verdiği 500 bin lirayı vermedi. O tarihte 500 bin lira az bir para değildi. O dönemde bu tutar İller Bankasından gelen paradan bile yüksekti. Belediyemizi de oldukça rahatlatacak bir tutardı. Türkiye Petrolleri şirketi ayda 100 ton akaryakıt satılması taahhüdü vermemiz halinde Belediyeye 500 bin lira para vereceğini söyledi" dedi.
"100 TON HEDEFİNİ TUTTURMAK İÇİN ÇALIŞMA YAPMIŞTIM"
Sözlerini sürdüren İnal, "Karacasu'daki istasyonun ayda 100 ton satmayacağını ben de biliyorum. Biz yaptığımız hesap sonucunda şu şekilde garanti verebildim. Tepecik'teki mermercilerle görüştüm. Yakıtı nereden aldıklarını sordum. Bozdoğan'dan kendilerine her ay bir tanker yakıt geldiğini söylediler. Ben kendilerine, 'Oradan aldığınız fiyata ben buradan vereceğim, her ay bir tanker mazotu ben getireceğim, Belediye olarak" dedim. Onlar da tamam biz sizden alacağız yanıtını verdi. Benzer görüşmeyi Karacasulu minibüscülerle de yaptık. Onlara da indirimli mazot temin edecektik. Karacasu'daki rüzgar santrali ile de bu görüşmeyi yapacaktık. Karacasu'da inşaat sektöründe faaliyet gösteren iş adamlarıyla da konuşacaktık. Bu şekilde aylık 100 ton mazot satımını gerçekleştirecektik. Bunun hesabını yaptık. Amacımız 500 bin liranın Belediye kasasına girmesini sağlamaktı" şeklinde konuştu.
" BEN İSTİFA EDİNCE ÜSTÜNE DÜŞMEDİLER"
"Sözleşmeyi ben yaptım ama tadilat devam ettiği için istasyon benim dönemimde açılmadı" diyerek sözlerini sürdüren İnal," Benim dönemimde satışa geçilmedi. Benim istifa etmem gerekti. Daha sonraki süreçte bu Akaryakıt şirketinden gelecek olan 500 bin lira belediyeye geldi. Belediye akaryakıt ile LPG almaya ve satış yapmaya başladı. Benden sonra gelen arkadaş benim 100 ton hedefini tutturmak için mermercilerle, şoförlerle, inşaat sektörü temsilcileri ile yaptığım görüşmelerin üstüne düşmedi. 100 ton akaryakıtı nasıl satarım derdine düşmedi ve bu taahhüdü yerine getiremedi. Bu şekilde akaryakıt şirketi belediyeden alacaklı konumuna geldi" dedi.
ŞİRKETLE YAPTIĞI GÖRÜŞMEYİ ANLATTI
Akaryakıt şirketi ile o dönem yaptığı görüşmeyi anlatan İnal, "Ben akaryakıt şirketiyle görüşürken biz bu aylık 100 ton yakıtı satamazsak ne olur diye sordum. Bana şirketin bu konudaki prosedürünü anlattılar. 'Biz sözleşmeyi yaparız, taahhüd ettiğin miktarı satmazsan biz hemen bunun karşılığında ödemen gereken tutarı istemeyiz. Belediye olarak yakıt aldığın için borcun varsa borcunu ödersin. Borcunu ödedikten sonra istediğin şirketle anlaşma yapabilirsin. Bizimle devam etmek istersen belediyeye vereceğimiz hibeden sizin taahhüd yerine gelmediği için ödemeniz gereken tutarı düşeriz. Bu şekilde çalışmaya devam ederiz. Biz bu şekilde çalışıyoruz' yanıtını verdiler. Biz de bunu kabul ettik. Bu şekilde sözleşmeyi imzaladık. Görevden ayrıldıktan sonra yerime gelen arkadaş bu 100 tonu nasıl satarım derdine düşmedi. Eğer bu 100 tonu satamayacaksa başka konularda yaptığım sözleşmeleri iptal ettiği gibi bunu da iptal edebilirdi. Büyükdağlı Mahallesinde yaptığım sokak iyileştirme projesinde benim imzaladığım şirketle olan sözleşmeyi iptal etti, işi kendi istediği firmaya verdi. Bungolov evlerin projesini de kendi kafasına göre değiştirdi. Buradaki amaç sadece beni kötülemek, beni zor duruma düşürmek" dedi.
İnal sözlerini "Ben her zaman şirin ilçemiz Karacasu’muza hizmet etmek için Karacasu'ya daha iyi yerlere getirmek için her zaman hizmete talip oldum. Talip de olacağım. Çünkü ben kafamdaki ideoloji daha bitmedi. Gerçekten Karacasu'yu seviyorum. Karacasu için elimi değil gövdemi taşın altına koydum ve koymaya devam edeceğim" şeklinde sona erdirdi.
SORU-CEVAP
Gazeteci Özgür Dedeoluk: Şirketin size söylediği bu sözler sözleşmede yer alıyor muydu? Taahhüd yerine gelmediği takdirde şirkete ödenecek tutar dövizle mi hesaplanacak Türk lirası ile mi?
Eski Belediye Başkanı Zeki İnal: Ben onları hatırlayamıyorum. Bunları hatırlamıyorum. Neyle olduğunu hatırlamıyorum.
Gazeteci: Ama ortada sizin attığınız bir imza var?
Zeki İnal: Tabiki var. İmzasız 500 bin lira para verir mi?
Gazeteci: Peki mermer şirketi, Şoförler ve diğer saydığınız birimlerle yakıtlarını Belediye istasyonunundan almaları hususunda yazılı bir anlaşma yapıldı mı?
Zeki İnal: Yapılmadı. Bu işler olduğunda bu işlemler daha bitmemişti. İş bitecek ki ondan sonra... Yalnız bunlar bana söz verdi. 'Biz belediyeden alacağız' dediler.
Gazeteci: Bir tarafla sözle konuşuyorsunuz bir tarafta yazı anlaşma ile 100 ton taahhüt veriyorsunuz. Yarın bir gün sizden mazot alacağım diyenler bundan cayabilir ihtimalini düşünmediniz mi?
Zeki İnal: Ben işin başında olsam 100 ton olmasa bile 70 ton satma sözü verebilirdim. Kardeşim ticaret yapıyoruz. Sen mermercilere 1 lira düşük fiyattan verirsen onlar senden alır. Alacaklardı zaten. Ben bunun garantisini almadan... Tamam yazılı anlaşma olmayabilir. Bir yerde söz de akittir. Ben bunun sözünü almasam karşı tarafla anlaşmayı nasıl imzalayayım.
Gazeteci: Ticaret yapıyorsunuz ama kendi paranızla yapmıyorsunuz, kamunun parasıyla yapıyorsunuz. Bu kadar kolay mı?
Zeki İnal: Kamuya birşeyler kazandırmak için yapıyorum. Ben hiç bir şekilde Karacasu Belediyesi kötü olsun, Karacasu kötü olsun diye birşey yapmadım. Ben hep Karacasu'nun iyi olması için birşeyler yapmaya çalıştım.
Gazeteci: Kendi şahsi işinizde böyle yapar mıydınız? Bir tarafla sözle iş yapıyorsunuz, bir tarafla yazılı anlaşma yapup 100 ton gibi bir taahhüt veriyorsunuz. Kendi işiniz olsa yapabilir miydiniz bunu?
Zeki İnal: Sen şimdi onu boşver. Ben kendi işimde de sözle çok iş yaptım.
Gazeteci: Pek karşılığı bu oldu. Bu parayı kim ödeyecek şimdi?
Zeki İnal: Öyle bir şey yok ki... Bir çıksın ortaya görelim.
Gazeteci: MHP'li Belediye Meclis Üyesi Mehmet Gümüş, "Zeki İnal bu parayı kendi ödemeli, kendi imza atmış" dedi.
Zeki İnal: O meclis üyesi o günkü anlatıma göre bunları söylüyor. İşin içeriğini bilmediği için o şekilde cevap vermiş.
Gazeteci: Bu parayı kim ödeyecek?
Zeki İnal: Ödenecek bir para yok ortada. Gelmiş mi belediyeye herhangi bir şey.
Gazeteci: Gelecek yarın bir gün.
Zeki İnal:O zaman kanunlar bunun şeyini verir. Ben 100 ton sözü vermişim ama benim ona göre planlarım vardı. Ben hesap ederek yola çıktım.
Gazeteci: Akaryakıt ve LPG istasyonunun durumunun bu şekilde olmasının sorumlusu ben değilim diyorsunuz kısacası.
Zeki İnal: Bu duruma gelmesinin sorumlusu ben değilim.
Gazeteci: Kim peki?
Zeki İnal: Benden sona gelen şahıs.
Gazeteci: Yol arkadaşınız değil mi? Onu aktif siyasete sokan siz değil misiniz?
Zeki İnal: Lütfen o yol arkadaşım değil benim. Değilmiş yani. Ben yol arkadaşım diye yanıma aldım ama yol arkadaşım değilmiş. O göreve geldikten sonra beni çağırsaydı, 'abi bu 100 tonu nasıl satacağız biz' deseydi. Ben ona yol gösterirdim. O kendini birşey zannetti. Benim diğer yaptığım sözleşmeleri iptal etti, bunu niye etmemiş. Kendisine sorun bakalım.
Gazeteci: Siz istifa ettikten sonra kendi partinizden bazı isimleri suçladınız. Beraber yola çıktığınız insanlar size sırtını dönmüş. Neden? Herkes suçlu siz mi haklısınız sadece?
Zeki İnal:Herkes değil. Bir iki işi. Onların da adı bende saklı. Karacasu halkından hiçbir zaman ihanet görmedim. Karacasu halkı beni sevdi bağırlarına bastı. Beni Belediye başkanı yaptı.