MESLEĞİN DÜNÜ, BUGÜNÜ
Yorganın yanında minder ve yastık ve benzeri ürünler yaptıklarını söyleyen Ahmet Usta önceleri hazır yorgan olmadığı için daha çok pamuk satıldığını dile getirirken, bir düğüncü geldiğinde en az 100 kilo pamuk gittiğini şimdi 10-15 kilo pamukla bir düğüncünün ihtiyacını giderebildiklerini aktardı. Eskiden pamuğu Karacasu’nun çevre köylerindeki pamuk üreticilerinden temin ettiklerini söyleyen Ahmet Usta artık ilçede pamuk eken kalmadığı için dışarıdan aldıklarını ifade ederken bu durum Karacasu’nun dünü ve bugünü anlamında bir anekdot olarak kayıtlara geçiyor. Ahmet Usta yaptıkları işin farklılığını şu sözlerle ortaya koyuyor: “Biz kaliteyi hiçbir zaman bozmadık. Malzemeyi hep yüksek tuttuk. Hiç kimse gelip de sizin verdiğiniz yorganlar şöyleymiş böyleymiş dememiştir. Malzemenin birinci kalite olması işimizi devam ettirmemizde en büyük sebep. Kaliteden ödün vermemek, gelene karşı güler yüzlü olmamız bunlar önemli faktörler.”
ÇIRAK OLSA BİRKAÇ NESİL DAHA GİDER
Karacasu’da yorgancılık yapmış pek çok insanın yetişmesini sağlayan Semerciler Sokağındaki bu dükkanda da kaybolmaya yüz tutan her meslekte olduğu gibi çırak sıkıntısı kendini gösteriyor. Yanlarında çırak olarak gelen pek çok kimsenin okuyarak iyi makamlara yükseldiğini söyleyen Ahmet Küçükkonuklar, son zamanlarda da çırak gelmediğini, gelmediği için de mesleği kimseye öğretemediklerini ifade ediyor. Yorgancılığın en az birkaç nesil daha gideceğini söylese de çırak gelmediği için mesleğin geleceği hakkında şu ifadeleri kullanıyor: “Bizden sonra bu iş bitiyor. Karacasu’da ve Türkiye genelinde de baktığımız zaman artık yavaş yavaş sonu geliyor diyebiliriz. Belki de biz Karacasu’da bunun son temsilcisiyiz desek olacak yani. Çünkü çırak gelmiyor artık. İlk zamanlarda gelen çıraklar vardı ama hepsi okudu biri pilot oldu, biri doktor oldu, biri emniyet amiri oldu.”
BİR İŞİ SEVEREK YAPINCA…
15 yaşından beri yorgancılık yapan Osman Küçükkonuklar (61) da kırk seneden beri amca ve kardeşiyle birlikte çevrelerine örnek olacak biçimde çalışmalarını sevgi ve hoşgörü ile açıklıyor. Anne, baba ve ustanın verdiği eğitime vurgu yapan Osman Küçükkonuklar, şu ifadeleri kullanıyor: “Bir şeyi severek yaparsan ondan zevk alırsın. Sevmeden yaparsan o işin bereketi olmaz. İki kardeş, bir amca. Sevgi, saygı, hoşgörü, güven. Annenin, babanın, ustanın vermiş olduğu terbiye ve ahlaki durumlar çok önemli yani. Biz yıllardan beri hep bir arada bir kardeş gibi hep beraber burada çalışıyoruz.”
‘İĞNEYİ BIRAKTIN MI ORADA KALIR’
Mesleğin sabır gerektiren bir iş olduğu söyleyen İbrahim Küçükkonuklar (59) da dışarıdan görüldüğü gibi sürekli oturarak çalışılan bir iş olmadığını ve dikmeye hazır hale getirene kadar birçok aşamadan geçtiğini kaydediyor. Küçükkonuklar, şunları kaydetti: “Bizim bu meslekte iğneyi bıraktın mı orada kalır yani. Onun için başından kalktın mı iş bitmez. Eskiden gecelediğimiz olurdu. Evlere iş götürdüğümüz olurdu. Allah bereket versin. Çırak ilerisi yok diyor ama bizden sonra bir nesil daha gider diye düşünüyorum. Bizim meslekte doğru düzgün yaptıktan sonra hiçbir şey olmaz.”
ZAMAN ZAMAN DEĞERLİ EŞYALAR ÇIKIYOR
Yorgan ve yastıklarda zaman zaman değerli eşyalar unutulduğunu ifade eden Ahmet Küçükkonuklar, "Bizim meslekte olağan şeyler. Eskiden bankalar olmadığı için en garanti yerler yorgan ve yastıklardı tabi. İnsanlar paralarını buralar koyuyorlardı, sonra unutuyorlar. Daha önce 3 büyük altın çıktı, bilezik çıktı, mark, dolar, Euro çıktı. Sahiplerine söylüyorduk. Paralarını alıp gidiyorlardı. Seviniyorlardı. Dedelerinden kalma yorganları getirdikleri zaman bu tür paralar çıkıyordu. Tabi tedavülden kalktığı için ancak koleksiyon değeri var. Ben de meraklı olduğum için çift olanlardan birini rica ediyorduk veriyorlardı, biz de hatıra olarak saklıyoruz. 3 büyük altın, bin 500 mark, 2 bin dolar çıktığı günler oldu. Hırsızlar çalmasın diye buraya koyuyorlar. Başımızdan böyle olaylar geçiyor. Paralar genelde 1980’li yıllarda çıktı. En son 5 yıl önce Euro çıkmıştı" dedi.
"MÜŞTERİSİYLE DEVREDECEĞİZ AMA ÇIRAK YOK"
Sözlerini sürdüren Ahmet Küçükkonuklar, "Mesleğimizde çalışmaya devam ediyoruz. 60 yaşından aşağı yorgancı kalmadı artık. Çırak yetişmiyor. Çırak gelmiyor. 50 sene falan oldu. Arada gelip giden çıraklar oldu. Onlar da okudular. Kimi doktor oldu, kimi komiser oldu, kimi pilot oldu. Bizden sonra bitiyor. Artık devamını getirecek olan yok. Çırak gelse yetiştirip işiyle, dükkanıyla, müşterisiyle devredeceğiz ama gelen yok. Her zanaatta olduğu gibi eski işler kalmıyor. Biri gelse öğretiriz. Herkes okuduğu için bu işler böyle kalıyor” dedi.