Teşkilatlar Mı, İftiracılar Mı?

Abone Ol

İftira, fitne ve fesat siyaseti her geçen gün devlete hizmet edenlerin şevkini kırıyor, liyakati yok ediyor.
Bunun en güncel örneklerinden biri son günlerde Nazilli’de yaşandı.
Nazilli Devlet Hastanesi Başhekimi, lavaboların temiz olmadığı ve böceklerin gezdiği iddiasıyla görevden alındı. Akıl ve mantığın kabul etmeyeceği bir durum.

Ne bir siyasetçi ne de bir makam bu görevden almayı üstlendi.
Siyaset bu kadar gaddar ve acımasız hale hiç gelmemişti.
Görevine hizmet aşkıyla bağlı genç bir doktorun duyguları kursağında kaldı. Üstelik iki çalışma arkadaşı da görevden alındı.

Sonrasında, ülkenin her köşesinde olduğu gibi, asılsız dedikodular havada uçuştu.
Siyasetin geldiği nokta maalesef bu.

2015–2020 yılları arasında Nazilli Devlet Hastanesi Başhekimliği görevini sürdüren Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Şafak Çalışkan, Rizelidir.
Görevine yapılan müdahaleler nedeniyle başhekimlik görevinden ayrılmıştı.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın köylüsüdür, hatta Sayın Cumhurbaşkanı ve ailesini tanıyan bir kişidir.

Zaman zaman sohbetlerimizde bu nedenle “güçlü ve şanslı” olduğunu belirtirdi.
Ancak görevinde tarafsızlığını hiçbir zaman gölge düşürmedi.
Nazilli Devlet Hastanesi’nde köylüye, işçiye, memura, amire, fakire, zengine aynı mesafede durmayı ve aynı hizmeti vermeyi başardı.

Bu nedenlerle, Başhekim Necati Akkaya’nın görevden alınmasının ardından Dr. Şafak Çalışkan’ın ismi yeniden gündeme geldi.
Nazilli AK Parti yönetimi, gençlik ve kadın kolları ortak imzayla, kamuoyu isteğini de dikkate alarak adaylarının Dr. Şafak Çalışkan olduğunu açıkladı.

Ancak, partinin güç kaybetmesini isteyen çıkar grupları, çirkin oyunlara yöneldi.
Sayın Çalışkan’a “hırsız”, “soysuz”, “yetersiz” diyemediler; bu kez “Cumhurbaşkanına hakaret etti” gibi asılsız iddialar ortaya attılar.

Bu akıl yoksunu birkaç kişi, AK Parti’nin bugünkü zorlukları yaşamasına neden olanlardan başkası değildir.
Şimdi kamuoyu merak ediyor: Nazilli mi kazanacak, yoksa hizip grupları mı galip gelecek?

Aydın’ın diğer ilçelerinde sorunlar el birliğiyle çözülürken, Nazilli’de ne yazık ki sorunlar kaşınıyor, büyütülüyor.
İl Sağlık Müdürlüğü’nden edindiğimiz bilgilere göre, Dr. Şafak Çalışkan’ın ismi başhekimlik için bakanlığa onaya gönderilmiş.
Bakalım teşkilatlar mı galip gelecek, yoksa fitne ve fesat mı?

**

NAZİLLİ’DE ZABITANIN ALTIN YILI

Nazilli Belediyesi Zabıta Müdürlüğü hizmette altın yılını yaşıyor.
Şehirlerin düzenini ve disiplinini sağlayan kurum zabıtadır.
Başkan Ertuğrul Tetik’in yaptığı en başarılı atamalardan biri, Zabıta Müdürlüğü’ne Kubilay Erçin’i getirmesidir.

Nazilli’de yıllarca Emniyet Amirliği yapan Erçin, disiplinli çalışmalarıyla dikkat çekmiş, kamuoyunun güvenini kazanmıştı.
Zabıta, uzun yıllar yok hükmündeydi. Şehir içinde otoritesini kaybetmiş, görev yapamaz hale gelmişti.

Önceki belediye başkanları, bir sonraki seçimi düşünerek şehir disiplinine yeterince önem vermedi.
Belediye gelirleri en düşük seviyeye indi.
Nazilli’de yaklaşık 14 bin işyeri ve bina bulunmasına rağmen bunların dörtte biri ruhsatsızdı.

Zabıta Müdürü Kubilay Erçin işe buradan başladı:
“Sanayide ruhsatsız 270 dükkânın eksiklerini tamamlatıp ruhsat almalarını sağlayacağım. Nazilli’nin ruhsatsız bir şehir olmasını kabul edemem.” dedi.

Ekibiyle birlikte hedefi, yaşanabilir ve disiplinli bir Nazilli oluşturmaktı.
Son bir yılda belediyeye 14 milyon lira ruhsat harcı geliri kazandırdılar.
Kaldırım işgallerini en aza indirdiler. Çalışmaları kamuoyundan büyük destek gördü.

“Yaptığımız araştırmaya göre, Nazilli ve mahallelerinde 29 bin 800 tescilli motor, 32 bin otomobil bulunuyor. Yani her iki kişiden biri bir araca sahip. Bu nedenle şehir içinde motosiklet park yerleri oluşturmak istiyoruz.
En büyük idealim, caddelere toplam 3 bin motosiklet park yeri kazandırmak.” diyor Zabıta Müdürü Kubilay Erçin.

**

DON KİŞOTLUK YAPMA ALİ MAHİR BAŞARIR!

Dünya, sorunlarını değişimle çözmeye çalışıyor ve bunda da başarılı oluyor.
Peki Türkiye ne yapıyor? Her geçen gün sorun çözmede biraz daha geriye gidiyor.

Ne yazık ki siyaset, nefret ve hakaret dilini bir türlü terk edemedi.
Bu dili en çok kullanan partilerin başında da CHP geliyor.
Ana muhalefet partisi, bu tutumunun bedelini sandıkta ödemeye başladı.

Oy oranı bir dönem yüzde 36’ya kadar çıkan CHP, nefret dili nedeniyle son anketlerde yüzde 28,9’a geriledi.
Parti içinde huzursuzluk olduğu iddiaları da artıyor.
Önümüzdeki günlerde bu tartışmaları televizyon ekranlarında sıkça göreceğiz.

Aydın İl Kongresi’nde 3 milletvekili, 10 belediye başkanı ve 17 ilçe başkanının desteğine rağmen adayları Hikmet Saatçı yalnızca 310 oy alabildi.
Rakibi çalışmamasına rağmen 240 tepki oyu aldı.
CHP’de demokrasi tersine işliyor; kararlar oldubittiye getiriliyor.

Genel Başkan Yardımcısı Ali Mahir Başarır da bu anlayışın bir temsilcisi.
Don Kişot’un yel değirmenlerine saldırması misali, Cumhurbaşkanına yakışmayan ifadelerle saldırıyor.
Partideki yerini korumak uğruna hakaret siyaseti yapıyor.

Cumhuriyet savcıları hakkında soruşturma başlattı.
Bu anlayışla CHP nasıl iktidar olacak?
Millet kavga değil, hizmet istiyor. CHP bunu hâlâ anlamıyor.

Bugüne kadar polisle çatışmalarda 3.500’e yakın genç gözaltına alındı.
Bu gençlerin hayatları karardı.
Buna sebep olan da, CHP’nin yanlış siyaset anlayışıdır.

CHP, siyaset çizgisini acilen gözden geçirmelidir.
Genel Başkanının da bu gerçeği görmesi gerekiyor.
Bu millet, gerginlikten değil; huzurdan, hizmetten yana.
Umarım CHP bu yanlıştan döner.

**

GÖREVİNİ YAP KARDEŞİM!

Hizmette adalet, milletin en büyük beklentisidir.
Devleti temsil eden kişilerin bu konuda son derece dikkatli olması gerekir.

Geçenlerde eşimle birlikte Devlet Hastanesi Acil Servisi’ne gittim.
Kayıt bölümünde memuru beklerken, içeride montlu birinin kayıt yaptığını gördüm.
Üzerindeki kıyafet ne sağlık personeline ne de memura yakışır cinstendi.

İçimden “İşin başı olmazsa, sonu da böyle olur.” dedim.
O sırada güvenlik görevlisi birini getirip kayda aldı.
Sırada bekleyenler homurdanmaya başladı.
Ben de neden sıraya girmeden içeri girdiğini sordum.

Güvenlik görevlisi “İşi varmış abi, hemen girip çıksın.” dedi.
“Burası acil servis, herkesin işi acil. Siz işinizi yapın.” diyebildim sadece.

Ne çekiyorsak denetimsizlikten çekiyoruz.
Hastane başhekimi 20 gün önce görevden alındı ama hâlâ atama yapılmadı.
Nazilli’nin kaderi bu mu?

Bunlar sadece gördüklerimiz… Kim bilir görmediklerimiz neler var?
Kamu düzenini başkaları değil, biz kendimiz bozuyoruz.