Bu rakamlar, her biri bir istatistik gibi görünse de aslında ardında yıkılan hayatlar, eksilen aileler, yarım kalan hikâyeler var. Evet, Aydın Valiliği ve emniyet-jandarma ekipleri trafik güvenliği için ciddi bir mücadele yürütüyor. Ancak görünen o ki, denetimler kadar sürücü bilinci de bu savaşın en önemli cephesi.
Trafikte en büyük tehlike, kuralları sadece başkalarının uyması gereken birer tavsiye sanmak. Hatalı şerit değiştiren, hız sınırını hiçe sayan, direksiyona alkollü oturan her sürücü sadece kendi hayatını değil, başkalarının yaşam hakkını da tehlikeye atıyor.
Valiliğin açıklamasında özellikle vurgulanan bir nokta var: “Trafik kazalarının azalması için vatandaşlarımızın da daha duyarlı olmaları.” Evet, trafik sadece direksiyon başındakilerin meselesi değil. Yaya olarak karşıdan geçerken telefonla meşgul olmak, kask takmadan motor kullanmak, çocukları emniyet kemersiz taşıma alışkanlığı da bu zincirin halkaları.
Bazen “ben dikkatliyim, bana bir şey olmaz” diyerek başlayan bir cümle, saniyeler içinde bir trajediye dönüşüyor. Oysa trafik kuralları, özgürlüğü kısıtlamak için değil; herkesin güven içinde aynı yolları paylaşabilmesi için var.
Unutmayalım; trafik güvenliği, sadece cezalarla değil, vicdanla başlar. Bir anlık sabırsızlık, bir mesaj uğruna gözümüzü yoldan ayırmak, bir hayatı karartabilir. Direksiyon başına geçtiğimiz her seferde hatırlayalım: O anda elimizde sadece bir araç değil, başkalarının da hayatı var.