Gündem

Söke’ye kumaş fabrikası geliyor

Çiftçinin umudu pamuğu ele aldığımız ‘Pamuğun dünü ve bugünü’ yazı dizimizin bu haftaki konuğu üretici, çırçırcı, iplikçi, Davas Tarım Ürünlerinin Sahibi İsmail Hakkı Davas. Söke’de üretilen pamuğun yüzde 30’nu ipliğe dönüştüren Davas, önümüzdeki yıllarda SÖKİPEK markası adı altında kumaş fabrikası açacaklarını duyurdu.

Abone Ol

EMEK YAŞAR:

İşletmenizin kuruluşunu kısaca anlatır mısınız?

HAKKI DAVAS:

Yaşım 57. Yirmi yaşında iş hayatına atıldım. Çiftçiliğe 1980 yılında başladım. Çırçırcılığa 1990 yılında başladım. İplikçiliğe de 2000 yılında başladım ve 2010 yılında da iplik ve çırçır fabrikalarını büyüterek devam ettik. Bu demek oluyor ki önümüzde bir hedef var. On yılda bir hedefi atlayarak geçmişiz. İnşallah bundan sonraki nesil de aynı felsefeyi taşır. Önümüzdeki yıllarda Söke’mize faydalı tesisler açarlar.

EMEK YAŞAR:

Firmanız tam bir başarı öyküsü taşıyor. Peki, pamuk üreticisi, çırçırcı ve iplikçi hepsinin bir arada olmasının avantajları ve varsa dezavantajları nelerdir?

HAKKI DAVAS:

Tamamen hepsi avantaj. Bize şu ana kadar içinde bulunduğumuz sektörler hepsi avantaj getiriyor, entegrasyonu sağlıyoruz. Halkaları birbirine bağlıyoruz. İnşallah önümüzdeki günlerde şehrimize bir kumaş fabrikası da kazandırırsak, halkalara bir halka daha eklemiş olacağız. Avantajları ve dezavantajları olarak sorduğunuz soruda, dezavantaj tamamen sektörün sorunları ile alakalı. Bizden kaynaklanan bir dezavantaj yok. Şu anda her şeyi avantaja çevirmeye çalışıyoruz.

EMEK YAŞAR:

İplik sektörünün yapısal sorunları nelerdir? Söke’de iplikçi olmak, sektörün kümelendiği yerlerde uzak olmanın sorunları nelerdir?

HAKKI DAVAS:

Tabi sektörün kümelenme bölgesinin tamamen dışındayız. Aydın bölgesinde bizden başka fabrika yok. Kardeş kuruluş olarak DVS iplik var. O da aynı ailenin bölünmeden kaynaklanan ikinci fabrikası. İşletmenin finansman sorunları, gerektiğinde bankalar tarafından çözülüyor. Bu sektörü çalıştırabilmek için tabi yüklü finansmanlar gerekiyor. Bunları bankalar ve kontratlar aracılığıyla çözebiliyorsunuz. Ancak kümelenme bölgeleri olan Maraş ve Gaziantep iplik fabrikaları yoğun olduğu bölgelerde işçi daha rahat buluyorsunuz. Ustanız ayrıldığında, fabrikanız ustasız kalıyor. Hazırda bekleyen bir ustanız yok. İş gücünde yetişmiş eleman yok. Buraya işçi aldığımızda üç ay eğitim vererek işi, mesleği öğretiyoruz. Onlara bir bilezik veriyoruz. İplik öyle düz bir işçilik değil, özellik isteyen bir iş. Sektörde yoğunluk olarak bayanlar çalışıyor. Başka, kümenin dışında kalmanın herhangi bir dezavantajını göremedik. Pazardan uzak değiliz. Onlar gibi İstanbul, Denizli, İzmir pazarı elimizde. Tabi ki ihracat tarafı bizim şu andaki kapasitemize göre yeterli değil. İhracat yapamıyoruz. Onun olabilmesi için kapasitenizi 60 bin değil de, 100 bin barajını aşmanız gerekir. Çünkü ihraç edeceğiniz bir mal olması gerekir elinizde. Biz ihraç edilme kaydıyla kumaş fabrikalarına satıyoruz, onlar da bizim adımıza ihracat yapıyorlar. Bu şekilde finans sorunumuzu da çözüyoruz.

EMEK YAŞAR:

Üretici, çırçırcı, iplikçi olarak üç şapkanızla makinalı hasada geçildikten sonraki durumu değerlendirir misiniz?

HAKKI DAVAS:

Çiftçi, çırçırcı, iplikçi şapkalarıyla değerlendirdiğimizde, çiftçilik bölümünde çok büyük avantajlar sağlandı. İyi mahsuller alınıyor. Mahsulün toplama garantisi oldu. Çırçırcılar teknolojik olarak sorunları çözdüler. Yeni makinalar aldılar. Her çırçır fabrikası, ön temizleme ve kurutma ünitelerine sahip. Bu üniteler de devreye girdikten sonra makinalı hasadın hiçbir kötü yanının olmadığını gördük. Söke Ovası'na toplama makinası geldiğinde de çırçırcı ve iplikçiydik, pamuk toplama makinasından gelen pamuğu ilk biz aldık. Tariş bile alamamıştı. Özel sektör olmadığı için özel sektör gibi rahat hareket edemiyordu. Bizler teşvik ettik. Şu anda da iplik kalitesi yönünden Ege pamuğuna zarar getirecek bir durum yok. En iyi pamuğu da kötü pamuk haline getirecek durum olabilir. En kötü pamuğu da en iyi hale getirebilirsiniz. Bu tamamen insanın elinde olan bir faktör.

EMEK YAŞAR:

Sektörünüz geçtiğimiz aylarda yapılan bir toplantısında beyaz garantili kontaminasyonsuz pamuk üretmeye hazır olduğu söylendi. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?

HAKKI DAVAS:

Benim şu anda hemen hemen 8 yıldır, kontaminasyonsuz garanti cinsinden pamuk üretiyoruz. Biz pamuğu satmıyoruz. Biz o pamuktan iplik elde ediyor, elde ettiğimiz iplikleri de beyaz garantili olarak satıyoruz. Beyaz garantisi nedir? İçinde naylon poliple ve uyuntu olmayan pamuk demektir. Biz şu anda bunu 8-10 yıldır başardık. Niye başardık? Çiftçimiz makinalı tarıma döndükten sonra naylon, poliple çuvallarla pamuk toplanmadığı için sorunun yüzde 80’i çözüldü. Geri kalanda çiftçilerin pamuğu getirirken sardığı brandalardan kaynaklanan kontaminasyon var. Bu römorkların üzerine örtüle brandalarda alınsa, yok edilse yüzde yirmiyi de kontaminasyonsuz hale getirir, yüzde yüz kontaminasyonsuz beyaz garantili pamuğa ulaşmış olacağız. Şu anda Ege pamuğu ya da Söke pamuğunun yüzde 80 oranında kontaminasyonu azalmış vaziyette.

EMEK YAŞAR:

Biliyorsunuz Ege pamuğu tescillenerek marka haline geldi. Ege pamuğu içinde işlem gören, söke pamuğunun ayrı, kendi adıyla markalaşma ihtiyacı var mı?

HAKKI DAVAS:

Olabilir. Pamuk ekilen Ege Bölgesi'nde en büyük alan bizde kaldı. Tek başına tescillerseniz, Aydın girer, Koçarlı girer, Didim-Balat girer. Markalaşmada sınır çizmek gerekir. Söke havalesi pamuğu denilebilir. Söke pamuğu olacaksa marka olunabilinir. Söke pamuğu zaten kendiliğinden marka düzeyine ulaşmış durumda. Bütün iplikçiler bugün İzmir Borsası’nda Söke pamuğu almak için yarışıyorlar. Doğal bir marka olma hali devam ediyor.

EMEK YAŞAR:

'İhracatımız yok' dediniz. Sizin ürettiğiniz ipliği, Çin, Hindistan, Bangladeş daha yakınımızda Özbekistan, Pakistan gibi iplik satışında etkili olan ülkeler var. Bu ülkeler sizin alıcılarınızdan iplik alıyor. Dolayısıyla bir rekabet yaşanıyor. Bu durum hakkında görüşünüz nedir?

HAKKI DAVAS:

Dışarıdan gelen iplikler Türkiye’deki bütün iplik fabrikalarına kambur oluşturuyor. Bu yaranın kapatılabilmesi için, iplik sektörünün temsil eden kuruluşlar gerekli verileri toplayarak hükümete yeni bir öneri getirdiler. Sektörün getirdiği öneri, dışarıdan gelecek ipliğe tekrar fon uygulanması. Konu şimdi tartışılıyor. Türkiye güçlü ekonomisiyle, bahsettiğimiz iplik üreticisi ülkelere karşı gardını almış, sektörünü dinamik tutuyor. Türkiye’deki iplik sektörüyle, kumaş sektörü birbirleriyle entegre çok iyi çalıştıkları için dışarıdaki iplik satıcılarının çok da fazla fonksiyonları yok. Fon konması veya devlet desteklerinin artırılması bence iyi bir şey değil, çünkü sektörde yanlış tepkiler oluşuyor. Bence maliyetlerin düşürülmesi, bilhassa elektrik fiyatlarının düşürülmesi daha doğru. Biz tablolara bakıyoruz, önceki yıllarda işçiye verdiğimiz para, kullandığımız elektriğe verdiğimiz paradan çok fazlaydı. Şimdi bunun tersi olmaya başladı. Elektriğe verdiğimiz para, işçiye verdiğimiz paradan çok fazla olmaya başladı. Ülke olarak enerji meselesini çözmemiz gerekiyor. Nasıl çözülür? Ülkemizin rüzgar enerjisi ,güneş enerjisi, nükleer santraller, enerji üretecek kaynaklara ihtiyacı var. Bunları kurarken de, güzel ülkemizin doğasını, para kazanacağız diye tahrip etmeden çevreyi düşünerek yapmalı. Devlet zamanında enerji desteğini bazı bölgelerde yaptı. Sektörün kümeleşme olan bölgelerinde elektrik faturalarının yüzde 20-30’unu ödedi. Biz Ege Bölgesi'ndeki İzmir, Aydın, Denizli’deki fabrikalar, gelişmiş bölgeler olarak kabul edildiği için bizlere bu teşvikler verilmedi. Onun için bu bölgelerde pamuğun yoğun üretildiği bu yerlerde, örneğin Aydın’da iplik fabrikası bir tane. Aydın ilinde bir tane olur mu? Evet, teşviklerinin olmamasından kaynaklanıyor. Enerji teşvikin yok, yatırım teşviki yok.

EMEK YAŞAR:

Maraş bölgesinin teşvik alması, Maraş’ı neredeyse ipliğin merkezi haline getirdiği söylenebilir mi ?

HAKKI DAVAS:

Maraş tamamen teşvik bölgesi. Evet, ipliğin merkezi yaptı. Pazar orada kuruldu, istihdam orada oluşturuldu, her şey orada oldu. Bu da güzel bir şey, o da olsun ama biz de burada müteşebbis olarak meydana çıkıyorsak, başımızı taşın altına koyuyorsak, devlet de birazcıkta bizim için serçe parmağını taşın altına koyması lazım. Biz burada pamuğun yoğun olarak ekildiği bölgede desteksiz, kendi imkanlarımızla mücadele etmeye çalışıyoruz.

EMEK YAŞAR:

Son olarak, 'Bana şunu da sormalıydınız' dediğiniz soru varsa, sorulmuş kabul edip cevaplar mısınız?

HAKKI DAVAS:

Bizler bu bölge de sektörümüz için biraz önce ifade ettiğim gibi şirketlerimizi kurup, başımızı taşın altına koymuş ve bunu başarmışız. Biz isteriz ki bizim gibi birçok arkadaş da, bu işe kafa yorup bir iki daha yatırım yapılsın. Biz şu an Söke Ovası'ndan çıkan pamuğun yüzde 30’unu işliyoruz. Bizim gibi üç tane daha fabrika olsa, bizim bölgemizden pamuk dışarıya gönderilmeden işlenebilecek. Bu da Söke pamuğunun yerinde marka olmasını sağlayacak. Biz şu anda dışarıdan pamuk almadan, Söke pamuğundan iplik üretiyoruz. Sektöre bölgemizde daha fazla yatırım olması halinde istihdam artacak, Söke pamuğu daha değerli hale gelecek, sektörün pazarı kurulacak, ihracatın kapıları açılacak. Bunlarla ilgili soru olabilirdi. Bunların yapılması gerekir.

EMEK YAŞAR:

Kumaş fabrikası kuracağınızı söylediniz. Bu yatırım ne zaman gerçekleşecek? Önünüzdeki pamuk hasat sezonuna yetişecek mi?

HAKKI DAVAS:

Yok şu anda önümüzde yine bir iplik fabrikası yatırımı var. Biz buna kapasite artırımı diyoruz. Kumaş fabrikası kurma çalışmalarımız devam ediyor. Sektöre hazırlıksız girmek istemiyoruz. Önce bir okul açmak lazım. Bu makinaları çalıştıracak öğrencilerin yetişmesi lazım. Biz burada kız meslek lisesindeki öğrencilere örgü dersi veriyoruz. Bu alt yapıyı oluşturduktan sonra, makinayı almak çok kolay. Makina 10-15 tane alıp başlangıç yapabilirsiniz. Bu da tabii finansla ilgili. Bizim bu boynumuzun borcu. Yatmak yok, çalışmaya devam diyoruz. İnşallah kumaşımızı da yapacağız. Markamız SÖKİPEK olarak tescillendi. Açılımı, Söke-ipek-pamuk-enerji-kumaş. İnşallah bunu, birlikte halkımızla paylaşacağız.