Bazı cümleler vardır, sadece bir milletin değil; bir milletin onurunun, bağımsızlığının ve karakterinin özetidir. "Ne Mutlu Türküm Diyene!" işte öyle bir cümle. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu sözü, Anadolu’nun mayasını anlatır. Her millî günümüzde içimiz kabararak söyleriz; kürsülerden, dağlardan, kalplerden yankılanır.
Ama ne garip tecellidir ki… Bu sözü yüksek sesle, gururla dile getiren, yeminini bu ruhla pekiştiren subaylar bugün Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ihraç ediliyor.
Sebep? Yemin töreninde bu sözleri haykırmaları.
Şaka gibi değil mi?
Hayır, değil. Ne yazık ki gerçek.
Aynı günlerde başka bir haber daha düştü ajanslara. “Barış süreci” döneminde silah bırakmış, sicili temiz görünen bazı terör örgütü mensuplarının TSK'ya alınabileceği yönünde bir tartışma, bir açıklama.
Subay… Türk milletine sadakat yemini etmiş, vatanın her karış toprağını kanı pahasına savunacak bir asker. O askerin ağzından çıkan "Ne Mutlu Türküm Diyene" sözü; devletine, milletine ve bayrağına olan bağlılığının sesli ifadesi.
Ama o ses artık “sakıncalı”.
Buna karşılık, elinde silahla dağa çıkmış, bu ülkenin Mehmetçiğine kurşun sıkmış kişiler için “sicili temizse alınabilir” deniyor.
***
Türk Ordusu Kimin Ordusu Olacak? Bugün bu subaylar susturulursa, yarın hangi asker "Vatan sağ olsun!" diye şehitliğe yürür?
Bugün bu irade ödüllendirilmezse, yarın hangi genç göğsünü siper eder?
Türk ordusunun en önemli mayası, millî şuurudur. O maya bozulursa, tank da top da işe yaramaz. O genç teğmenler, belki de babaları şehit düşmüş, kardeşleri dağda terörle savaşan evlatlar. O cümleyi bir inançla haykırdılar. Belki son kez, belki sessiz kalan milyonların sesi olarak.
Ama onlar susturuldu.
Unutulmamalıdır:
“Ne Mutlu Türküm Diyene” sözü, bu ülkenin birlik ve beraberlik parolasıdır.
Subay; korkmadan konuşandır, gerektiğinde devlete doğruyu söyleyendir.
Terörist; sicili kağıtta temiz olsa da, vicdanlarda asla aklanamaz.
Eğer bugün millî değerlere sahip çıkanlar susturulursa, yarın ne sınır kalır, ne kimlik.
Eğer orduya sadakati değil, suskunluğu esas alırsak; teslimiyeti disiplin sanırız.
Ve en kötüsü… Eğer “Ne Mutlu Türküm Diyene” diyen subay gidecek, yerine “Türklük”ten rahatsız olanlar yerleşecekse, o zaman bu sadece bir personel politikası değildir. Bu, bir rejim meselesidir.
Bu milletin mayasıyla oynamayın.
Çünkü bu millet, "Ne Mutlu Türküm Diyene" diyenlerle var oldu.
Yoksa milletin değil, birilerinin ordusu olur bu ordu. Ve o zaman hiçbirimiz güvende olmayız.