Modern “NÜ”cülerin fendi çağdaşlığı yendi!
Üst kat: Elinde tesbih, ağlıyor babaannem,
Orta kat: (Mavs) oynayan annem ve âşıkları,
Alt kat: Kızkardeşimin (Tamtam) da çığlıkları.
Bir kurtlu peynir gibi, ortasından kestiğim;
Buyrun ve maktaından seyredin, işte evim!
Bu ne hazin ağaçtır, bütün ufkumu tutmuş!
Kökü iffet, dalları taklit, meyvesi fuhuş...
Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım!
Mukaddes emanetin dönmez dâvacısıyım! ***
Diyeceğimiz o ki… Hususi hayat kişiyi bağlar. Zaten buraya kimse müdahale edemez. Etmemelidir de. Ancak kamuya mal olmuş kişiler özel hayatını teşvik edici şekilde rol model olma yoluna girerlerse… Hatta bunun için var gücüyle gündemde kalma pahasına insanların gözüne sokarlarsa… Bunu da meziyetmiş gibi reklam yaparlarsa… Daha da ötesi reklam filmlerinde –özellikle- ön plana çıkartılırlarsa… İşte biz de buna itiraz ederiz. Nü’cülerin… LGBT’cilerin… Ortalıkta, kişi haklarına zar verici boyutlarda arz-ı endam edenlerin saldırılarına karşı… Biz de demokratik hakkımızı sonuna kadar kullanırız. Ama görünen o ki, modern “NÜ”cülerin fendi çağdaşlığı yenmiş! Söze Atilla İlhan ile başladık, Atilla İlhan ile bitirelim. “Çağdaş Uygarlık Düzeyi’ Kavramı adıyla 10 Ocak 1978 yılında neşrettiği makalesinde şöyle diyor: “Bunlar hanidir ‘Atatürkçü’ geçiniyorlar ya, Allah sizi inandırsın, Mustafa Kemal’in bir tek sözü, bir tek ilkesi üzerinde bile doğru dürüst düşünmemiş, neyi nasıl ele alıp uygulayacaklarına kafa yormamışlardır. Örnek mi? Alın şu her karşı programın temelini oluşturması gereken ünlü sözünü, “ Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmalıyız” de demek oluyor, hiç düşündünüz mü, pek sanmıyorum(…) içerdiği nedir, boyutları nedir, gerekleri nedir, araştıran yok.”(a.g.e:157). Araştıran var, ama tersinden.