Evet bunlar benim düşüncelerim. Karar sizin? Çünkü herhangi bir dilde, yeni bir kelime yahut deyim teklif edildiğinde doğar, kullanıldığı sürece yaşar; önceleri konuşma, sonraları yazarken kullanılmadığında, zamanla unutulur. Konuşma dilinde ölür, yazılarda tarih olur. Bu nedenle Türkçeleşmiş kelimelerin yerine anlamdaş Türkçe hatta Türkçe zannedip yabancı kelimeler koymaya çalışmayınız. Çünkü bir kelime Türkçeleşinceye kadar, nerden baksanız en az 150-200 yıl geçiyor! Yaşayan dilden kelime atılmasını, yeni bulunan kelimelerin özellikle Türkçeleşmiş kelimelerin yerine kullanılması için ısrar etmeyi hep reddettim. Örneğin biz “önerme” kelimesini kullanarak dilimizden sadece “tavsiye” kelimesini tasfiye etmedik, “teklif, tembih ve telkin” kelimelerinin de unutulmasına sebep olduk. Peki, “öneri” dilimizden attığımız dört kelimeyle söylemek istediklerimizin tamamını ifade ediyor mu? Ne yazık ki hayır. Benim yaşımdakiler bilir. Örneğin deneyimlediğiniz ve yerindeliğini saptadığımız bir yöntemi, aynı konuda veya benzer konularda çalışanlara gönül rahatlığı ile tavsiye ederiz (öneririz). Laboratuvarımıza alacağımız bir cihaz için piyasadan teklif toplarız. Arkadaşımıza ölçme hassasiyeti daha iyi/kötü olan bir cihazı satın almasını/almamasını sıkı sıkıya tembih ederiz. Başarısı kanıtlanmış bir yöntemi kullanması/öğrenmesi için asistanımıza telkinde bulunuruz. Biz ne yaptık? Kökeni Arapça diye “tavsiye” kelimesini dilimizden atmak için “öneri” kelimesini türettik. Sonra “öneri” kelimesinin kullanılması için ne gerekiyorsa yaptık; artık yeni kuşak “tavsiye” kelimesini kullanmıyor. Çünkü bilmiyor. Hatta bilmediği sadece “tavsiye” kelimesi mi? Önerilen bu muydu? Türkçemizi tehdit eden bir başka konu, Türkçemizin, en küçük rakamla 75 bin kelimesinden yalnızca 300-400’nü kullanarak kendini ifade eden Türk gençlerinin sayısı her geçen gün artıyor. İnternette gezinmeyi çok seviyorum. Bu yazıyı kaleme alırken, aklıma yıllar önce, kıymetli büyüğüm Yavuz Bülent Bakiler beyefendinin, TRT2 kanalında sunduğu bir programda anlattıkları geldi. O çok güzel Türkçesiyle yaptığı sohbetleri zevkle takip ettiğim büyüğümün o programda Namık Kemal’den aldığını belirttiği sözler, aynen olmasa da mana olarak hâlâ aklımda. Namık Kemal şöyle demiş [5]: “Dünyanın her tarafında insanlar, kelimelerle düşünür, kelimelerle konuşurlar. Hafızasında yeterli kelime hazinesi olmayanlar, topluluk önünde konuşamazlar, önlerine konulan metinleri kavrayamazlar, konuşulanları anlayamazlar. Osmanlı’nın zayıflamasının nedeni; Türkçedeki zayıflamadır.» Lafı uzatmanın manası yok. Yorum sizin… Felaket tellallığı yapmak istemem. Ancak durum gerçekten çok vahim. Yazarken olmasa da günlük konuşmalarımızda anadilimiz, Millet Dili Türkçe’den, Kabile Dili Türkçe’ye doğru hızla irtifa kaybediyor. Türkçe sevdalılarını göreve davet ediyorum. Çünkü bu sorun, maalesef sevdalıların duruma el koymasını gerektirecek kadar hızla büyüyor. Sevdalılar ne mi yapacak? Her yerde, her fırsatta, çok değil, bir-iki cümleyle bu sorunu dile getirecek. Konuşma yaparken, ders anlatırken, sohbet ederken, yemek yerken, yazarken, hatta o kadar içselleştirmeliler ki görevde oldukları rüyalarına bile girsin… Makalelerime yapacağınız yorumlarınız benim için çok çok önemli Lütfen yazınız Yazmamı istediğiniz bir konu olduğunda da, lütfen musa.genc@giresun.edu.tr yada msgnc61@gmail.com e-posta adresimle bana ulaşınız… Allah’a emanet olunuz. [1] Musa Genç., Başak Taşeli, Ebru Atar, 2020. Türkçe-İngilizce Orman Kurma Çevre Koruma Kavramlar Sözlüğü. MUSA GENÇ KİTAPLIĞI BİLİMSEL YAYINLAR e-KİTAP No.1, Google Kitaplar, e-ISBN: 978-605-06176-0-3, Giresun. Erişim Tarihi: 17 Ocak 2021, Erişim Adresi: https://play.google.com/store/books/details?id=8dDSDwAAQBAJ [2] Gülçin İZTEPE. 2000: Osmanlı İmparatorluğunun İlk Demiryolu. İzmir-Aydın-Kasaba (Turgutlu) (1856-1897). Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. 144 s. [3] Warne, Amanda. 2016. Black locust (Robinia pseudoacacia L.) Best Management Practices in Ontario. Ontario Invasive Plant Council, Peterborough, ON. Printed April 2016 Peterborough, Ontario. Erişim Tarihi: 17 Ocak 2021, Erişim Adresi: https://www.ontarioinvasiveplants.ca/wp-content/uploads/2016/06/Black_Locust_BMP.pdf ] [4] Salim KÜÇÜK. 2015. Türkiye Türkçe’sinde renk adları ve özellikler, 19 Şubat 2015. Erişim Tarihi: 17 Ocak 2021, Erişim Adresi: https://abdullahabdurrahman.wordpress.com/2015/02/19/turkiye-turkcesinde-renk-adlari-ve-ozellikler-alintidir [5] Hacer Yeğin. 2020. Yavuz Bülent Bakiler ile söyleşi: Okudukça cahil bir insan olduğumu gördüm. Düşünce Kulübü, 13 Ocak 2020. Erişim Tarihi: 17 Ocak 2021, Erişim Adresi: https://www.dusuncemektebi.com/d/192366/yavuz-bulent-bakiler-ile-soylesi-okudukca-cahil-bir-insan-oldugumu-gordum
Millet Dili Türkçe’den Kabile Dili Türkçe’ye
Evet bunlar benim düşüncelerim. Karar sizin? Çünkü herhangi bir dilde, yeni bir kelime yahut deyim teklif edildiğinde doğar, kullanıldığı sürece yaşar; önceleri konuşma, sonraları yazarken kullanılmadığında, zamanla unutulur. Konuşma dilinde ölür, yazılarda tarih olur. Bu nedenle Türkçeleşmiş kelimelerin yerine anlamdaş Türkçe hatta Türkçe zannedip yabancı kelimeler koymaya çalışmayınız. Çünkü bir kelime Türkçeleşinceye kadar, nerden baksanız en az 150-200 yıl geçiyor! Yaşayan dilden kelime atılmasını, yeni bulunan kelimelerin özellikle Türkçeleşmiş kelimelerin yerine kullanılması için ısrar etmeyi hep reddettim. Örneğin biz “önerme” kelimesini kullanarak dilimizden sadece “tavsiye” kelimesini tasfiye etmedik, “teklif, tembih ve telkin” kelimelerinin de unutulmasına sebep olduk. Peki, “öneri” dilimizden attığımız dört kelimeyle söylemek istediklerimizin tamamını ifade ediyor mu? Ne yazık ki hayır. Benim yaşımdakiler bilir. Örneğin deneyimlediğiniz ve yerindeliğini saptadığımız bir yöntemi, aynı konuda veya benzer konularda çalışanlara gönül rahatlığı ile tavsiye ederiz (öneririz). Laboratuvarımıza alacağımız bir cihaz için piyasadan teklif toplarız. Arkadaşımıza ölçme hassasiyeti daha iyi/kötü olan bir cihazı satın almasını/almamasını sıkı sıkıya tembih ederiz. Başarısı kanıtlanmış bir yöntemi kullanması/öğrenmesi için asistanımıza telkinde bulunuruz. Biz ne yaptık? Kökeni Arapça diye “tavsiye” kelimesini dilimizden atmak için “öneri” kelimesini türettik. Sonra “öneri” kelimesinin kullanılması için ne gerekiyorsa yaptık; artık yeni kuşak “tavsiye” kelimesini kullanmıyor. Çünkü bilmiyor. Hatta bilmediği sadece “tavsiye” kelimesi mi? Önerilen bu muydu? Türkçemizi tehdit eden bir başka konu, Türkçemizin, en küçük rakamla 75 bin kelimesinden yalnızca 300-400’nü kullanarak kendini ifade eden Türk gençlerinin sayısı her geçen gün artıyor. İnternette gezinmeyi çok seviyorum. Bu yazıyı kaleme alırken, aklıma yıllar önce, kıymetli büyüğüm Yavuz Bülent Bakiler beyefendinin, TRT2 kanalında sunduğu bir programda anlattıkları geldi. O çok güzel Türkçesiyle yaptığı sohbetleri zevkle takip ettiğim büyüğümün o programda Namık Kemal’den aldığını belirttiği sözler, aynen olmasa da mana olarak hâlâ aklımda. Namık Kemal şöyle demiş [5]: “Dünyanın her tarafında insanlar, kelimelerle düşünür, kelimelerle konuşurlar. Hafızasında yeterli kelime hazinesi olmayanlar, topluluk önünde konuşamazlar, önlerine konulan metinleri kavrayamazlar, konuşulanları anlayamazlar. Osmanlı’nın zayıflamasının nedeni; Türkçedeki zayıflamadır.» Lafı uzatmanın manası yok. Yorum sizin… Felaket tellallığı yapmak istemem. Ancak durum gerçekten çok vahim. Yazarken olmasa da günlük konuşmalarımızda anadilimiz, Millet Dili Türkçe’den, Kabile Dili Türkçe’ye doğru hızla irtifa kaybediyor. Türkçe sevdalılarını göreve davet ediyorum. Çünkü bu sorun, maalesef sevdalıların duruma el koymasını gerektirecek kadar hızla büyüyor. Sevdalılar ne mi yapacak? Her yerde, her fırsatta, çok değil, bir-iki cümleyle bu sorunu dile getirecek. Konuşma yaparken, ders anlatırken, sohbet ederken, yemek yerken, yazarken, hatta o kadar içselleştirmeliler ki görevde oldukları rüyalarına bile girsin… Makalelerime yapacağınız yorumlarınız benim için çok çok önemli Lütfen yazınız Yazmamı istediğiniz bir konu olduğunda da, lütfen musa.genc@giresun.edu.tr yada msgnc61@gmail.com e-posta adresimle bana ulaşınız… Allah’a emanet olunuz. [1] Musa Genç., Başak Taşeli, Ebru Atar, 2020. Türkçe-İngilizce Orman Kurma Çevre Koruma Kavramlar Sözlüğü. MUSA GENÇ KİTAPLIĞI BİLİMSEL YAYINLAR e-KİTAP No.1, Google Kitaplar, e-ISBN: 978-605-06176-0-3, Giresun. Erişim Tarihi: 17 Ocak 2021, Erişim Adresi: https://play.google.com/store/books/details?id=8dDSDwAAQBAJ [2] Gülçin İZTEPE. 2000: Osmanlı İmparatorluğunun İlk Demiryolu. İzmir-Aydın-Kasaba (Turgutlu) (1856-1897). Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. 144 s. [3] Warne, Amanda. 2016. Black locust (Robinia pseudoacacia L.) Best Management Practices in Ontario. Ontario Invasive Plant Council, Peterborough, ON. Printed April 2016 Peterborough, Ontario. Erişim Tarihi: 17 Ocak 2021, Erişim Adresi: https://www.ontarioinvasiveplants.ca/wp-content/uploads/2016/06/Black_Locust_BMP.pdf ] [4] Salim KÜÇÜK. 2015. Türkiye Türkçe’sinde renk adları ve özellikler, 19 Şubat 2015. Erişim Tarihi: 17 Ocak 2021, Erişim Adresi: https://abdullahabdurrahman.wordpress.com/2015/02/19/turkiye-turkcesinde-renk-adlari-ve-ozellikler-alintidir [5] Hacer Yeğin. 2020. Yavuz Bülent Bakiler ile söyleşi: Okudukça cahil bir insan olduğumu gördüm. Düşünce Kulübü, 13 Ocak 2020. Erişim Tarihi: 17 Ocak 2021, Erişim Adresi: https://www.dusuncemektebi.com/d/192366/yavuz-bulent-bakiler-ile-soylesi-okudukca-cahil-bir-insan-oldugumu-gordum