Kalabalık Yalnızlıklar

Abone Ol

Tongaya düştüğümüz yer dışımızda gelişen olayların ortasında kaldığımız anlar oluyor. Olup bitenlerle alakamız olmadığı halde onlarla mücadele etmek zorunda kalıyoruz. İşte bu bizi çok yoruyor. Ama bu mücadele tecrübe dediğimiz şeyin asıl yapı taşını oluşturuyor. Her yeni savaş, yeni bir rütbe aslında. Yanlızca adı konmamış oluyor. Sadece siz biliyor siz taşıyorsunuz. Diğerleri tarafından hiç bir değeri ve anlamı olmayan bu tecrübe rütbesi, kendi içimizde bizi biz yapan değer yargılarımızı oluşturuyor. Adımız anıldığında hakkımızda konuşulanlarda işte bunlar aslında. Bizim için iyi adamdır diyenler bilmiyor nasıl iyi olduğumuzu. Yada kötü bilenler bizi kötü yapan tecrübelerimizi edinmek için çektiklerimizi anlayamıyor. Onlara sadece son tahlilde iyi yada kötü manalarında isim koymak kalıyor. Ve bunu çok acımasızca yapabiliyorlar.
Olay odur ki bizim kim olduğumuz kadar, bizi kimlerin böyle yaptığı umursanmıyor kendimiz dışında kimse tarafından. İşte bu sebeple insan aslında yapayalnız büyüyor, tek başına birey oluyor. Kalabalıklar içinde toplumca yaşıyor gibi yapıyoruz, aslında yapayalnız doğup yapayalnız ölüyoruz. Arkamızda bize taktıkları isme ortak olan kimse kalmıyor. Onlarda aslında bizimle ölüp gidiyor.