Gençler, Hoş Geldiniz de… Belediye nerede?

Abone Ol

Nazilli’de dinmeyen, sürekli dillendirilen bir ses var. Bu sesi tüm siyasi partilerden duyarız.
Neydi o söz? "Nazilli üniversite şehri olacak!"
Peki, gerçekten öyle mi? Geçin bunları... İnanmadığınız şeyleri dillendirmeyin lütfen, ayıp oluyor.
Hep mahcup oluyorsunuz. Tabii sizde mahcubiyet duygusu kaldıysa...

10 yıl önce Nazilli’de (İsabeyli ve merkez dahil) öğrenci sayısı 10 bini geçmişti.
Herkes yatırımını buna göre yaptı.
Peki, ne oldu? “20 bin öğrenciye ulaşacağız” diyerek esnafı ve kamuoyunu aldatan siyaset baronlarına sesleniyorum:
Bugün İsabeyli ve Nazilli’deki toplam öğrenci sayısı ne kadar, biliyor musunuz?
3.000 ile 4.000 arasında.

Gittiniz geldiniz, “Mühendislik Fakültesi Nazilli’ye geliyor” dediniz. Milleti kandırdınız.
Söyleyin yalanı, seveyim inananı... Sonuç: fiyasko!
Hep milleti aldatarak mı getirdiniz Nazilli’yi bu günlere?

Geçen gün, otogar girişinde çoğunuzun gördüğünü düşündüğüm bir levhaya rastladım.
Sayın Belediye Başkanı Ertuğrul Tetik’in hazırladığı bu levhada yazanlar şunlardı: “Gençler Nazilli’mize Hoş Geldiniz. Yeni Yuvanız Burası.”
Güzel değil mi? Yadırgamadım, sevindim.
Müsaade edin de başkan, bu kadarcık reklamını yapsın.

Ama önemli olan bu “hoş geldiniz”den sonra neler olduğu…
Sormak istiyorum: Nazilli olarak, üniversite hocalarının ilçede kalabilmesi ve rahat bir yaşam sürdürebilmeleri için bir yaşam alanı mı yaptınız?
Üniversite gençliği için kafeterya, dinlenme salonları mı açtınız?
Gençler için Nazilli’de ne yaptık?

Aydın’ın en pahalı çayı, Nazilli Belediyesi'nin parkında içiliyor.
Çay: 20 TL
Kahve: 60 TL
Su: 20 TL
Soda: 20 TL
Özel kafeteryalarda bu fiyatlar en az 2-3 kat daha yüksek.
Gençler parklarda oturamıyor. Kafelerde hiç oturamıyor.
Çimlerin üstünde sohbet edip yemek yemek zorunda kalıyorlar.

Gençlere “Nazilli’ye hoş geldiniz” diyen belediyemiz nerede?
Belediyemiz bugüne kadar gençler için ne yaptı?
Bu sorum yalnızca mevcut başkana değil; geçmişte görev yapmış tüm başkanlara...

Sayın Tetik, bu bilince sahip olarak hareket etmeli. Projeler geliştirmeli.
Şimdilik sadece “hoş geldiniz” yazısıyla yetiniyoruz.
Unutmayın başkan, 700 milyon TL borç ödemekle kimse size madalya takmaz.

Bu sorunlar aşılırsa, Nazilli cazibe merkezi, bir üniversite şehri olur.
Ama sadece "Hoş geldiniz" demekle bu işler çözülmez!

**

TÜRK DEVLETLERİ HEP TOPLANIYOR!

Geçtiğimiz hafta, 7 Ekim’de, dünyadaki Türk Devletleri Teşkilatı bir kez daha toplandı.
Toplantı Azerbaycan’ın Gebele şehrinde düzenlendi.
Zirveye Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da katıldı.

Erdoğan, önceki Budapeşte Zirvesi’nde yaptığı konuşmada,

“KKTC’nin bulunmadığı bir Türk Dünyası aile fotoğrafı her zaman eksik kalacaktır. İnşallah, uzak olmayan bir gelecekte KKTC’yi teşkilatımıza tam üye olarak kabul ettiğimiz günleri göreceğiz.”
demişti.

Temennimiz; bu birlik ve beraberliğin sürmesi, yıllar boyu bir araya gelmeleri...
Biz bu devletler içinde “Baba Devlet” olarak itibar görüyoruz.
Bunu her fırsatta dile getiriyorlar. Doğrusu bu da hoşumuza gidiyor.

Ama bu okşamalar(!) yetmiyor. Evet, yetmiyor!
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulalı 50 yıl oldu.
Bu süre içinde, bırakın dünya devletlerini, hiçbir Türk devleti bile KKTC’yi tanımadı. Neden?

Ana-baba devlet olarak biz tanıyoruz ama diğerleri nerede?
İslam ülkeleri nerede?
Ben bu toplantıları “havanda su dövmek” olarak görüyorum.
Elli yıldır hep aynı şeyleri izliyoruz.

İnşallah, 50 yıl sonra da olsa Türk Devletleri önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanır.
Aynı soruyu Gazze için de soruyorum:
57 İslam ülkesi var. Çocuklar, hastalar, kadınlar ölürken neden sesleri çıkmıyor?
Türkiye’den başka ses yükselten bir ülke var mı?
Türkiye, dünyanın jandarması mı?
Dünyada hak, hukuk, adalet kalmamış.
Bu işler ne yazık ki toplantılarla çözülmüyor.

**

BÜYÜK BASKI ALTINDAKİ MESLEK

Sayın okurlar,
Bugün en büyük baskı altında yapılan meslek sizce hangisi?
Çoğunluğun, “Baskı altında olmayan meslek mi var?” dediğini duyar gibiyim.

Bana göre büyük baskı altında görev yapan meslek grubu: futbol hakemleridir.

Son yıllarda, çok büyük baskı altında görev yapıyorlar.
Kamuoyu her müsabakanın 3 sonuçla bitebileceğini bilse de, mağlubiyet durumunda faturayı hakeme kesiyor.

Çoğu yönetici, spora hizmet etmekten çok kendi ismini ön plana çıkarmak için görev yapıyor.
Kadro yapısını bilmiyor, rakibin gücünü hesap etmiyor ama
"Maçın hakemi 3 puanımızı elimizden aldı!" diyebiliyor.

Daha da ileri gidip,
"Bu hakemin artık hakemlik hayatı bitmiştir!" diye açıklamalar yapıyorlar.

Futbol Federasyonu Başkanı bile bu çağrılara uyup
"Hakemin düdüğünü askıya alacağız" diyebiliyor.

Yuh olsun hepinize!
Dönün bir kendinize bakın. Hayatınız yanlışlarla dolu ama kalkmışsınız, saniyelik bir hata yapan hakemlerin “pire kadar hatasını deve” yapıyorsunuz!

Bu zihniyete “Yuh olsun size” diyorum.
Avrupa, Asya ve Uzak Doğu’daki spor anlayışlarını inceledim.
Hakemlerle ilgili bu tür demeçler orada yok.
“Vurun abalıya” zihniyeti sadece bizde var.
Bu hastalık, biz düzelmeden düzelmez.

**

ÇAĞIN HASTALIĞI: ALZHEİMER’I TANI!

Dünya, yeni bir iklim kuşağına girdi. Birçok alanda değişimler yaşanıyor.
Sağlıkta da hızlı gelişmeler söz konusu.

Yaş ortalaması yükseliyor ama dünya, 10 milyar nüfusu barındırmakta zorlanıyor.
Bu konuda iddialar gündemden düşmüyor.

İklim değiştiği gibi hastalıklar ve virüslerde de büyük artışlar var.
Gençlerde ve çocuklarda, alışık olmadığımız kalp krizleri görülüyor.
Özellikle yaşlı hastalığı olarak bilinen Alzheimer’da da ciddi bir artış var.

Alzheimer, çağın hastalığı hâline geldi.
Genetik faktörlerin hastalığın gelişiminde önemli rol oynadığı biliniyor.

Alzheimer'ın Erken Belirtileri:

  • Hafıza kaybı
  • Planlama ve problem çözmede zorluk
  • Zamanı veya yeri karıştırma
  • Görsel sorunlar
  • Kelime bulmada güçlük
  • Eşyaları sık sık kaybetme
  • Karar vermede zorluk

Alzheimer’ı Önlemek İçin Neler Yenmeli?

B, C, D ve E vitaminleri açısından zengin gıdalar (fındık, badem, ceviz, kabak çekirdeği…