Ertuğrul Tetik Söz Geçiremiyor Mu?

Abone Ol

Bugün yine lafı gevelemeden en başta söylemek istediklerimi yazacağım önce.

Nazilli Belediyesi İmar Müdürlüğünde en basit bir işin inceleme süresi bile haftalarca hatta aylarca sürüyor.

Memlekete yatırım yapmak isteyen müteahhitler Nazilli Belediyesi'nin hantallığından dolayı bölgeye yatırım yapmaya çekiniyor.

"Memurlar sigara molasına çıkmasın da işim bir an önce bitsin." diye kapıda bekleyen yatırımcılar var.

Böyle nasıl gelişeceğiz arkadaş?

Nazilli Belediyesinde en basit bir iş için bile bilmem şu kişiyi ararsanız işiniz anca hızlanır derken, yüz kilometre ilerideki Kuşadası Belediyesi'nin imar işleri online sisteme geçti. Yani belediyeye gelmeden müracaat ederek ruhsat alabiliyorsunuz.

Ha aklıma gelmişken sistemin öncüsü ise Bursa Nilüfer Belediyesidir.

Bizler, paylaşma kültürüyle büyüdük hep.
Bildiğiniz gibi ülkemizin hemen hemen her coğrafyasında farklılıklar olsa da, hep bir hayır yapma telaşındadır Anadolu insanı.

Zaten dinimiz de paylaşmayı emretmiyor mu?

Keşkek benim favorimdir.

Bizler çocukken bazen mahallelerden mis gibi bir koku gelirdi.

Ne güzel kokardı ama…

Kendi tarlalarımızın buğdayından elde edilen undan yoğrulan sade hamuru, yine tarlalarımızın ürünü olan susama bulayıp yine kendi zeytin bahçelerimizden elde ettiğimiz zeytinyağında ayarlı bir şekilde kızartılmasıydı o koku.

O böreği yapmak öyle meşakkatli bir iş ki, kıvamında hamuru yoğurmanın yanında, ortası delik olacak şekilde kızgın yağa el gibi büyüklüğünde standart olarak döküldüğünden, halk arasında "delik börek dökmek" denirdi.

Altta yanan zeytin dalları da öyle ayarlı olmalıdır ki, ne fazla yanmalıdır ateş ne de az.

O delik börekler böreğin döküldüğü alanda yine kendi bağlarımızın üzümleriyle yapılmış doğal pekmeze banılıp öyle yenirdi.

Daha sonra hanede kişi başına birer tane düşecek şekilde mahallenin genç kızları tarafından evlere dağıtılırdı.

Bu hayır çok özel bir hayır olduğundan çok sık yapılmazdı.

Ne güzel günlerdi.

Şimdilerde o ‘börek dökme hayrı’ öyle bir hal aldı ki sormayın.

Adı, lokma oluverdi hemen.

Hem de o kadar fazla yapılır oldu ki bu hayır, diyabete davetiye çıkarır nitelikte.

Belediyelerin de bu işin öncülüğünü yapması insanı çileden çıkarıyor.

Hele hele ölmüşler bahane edilip, belki farkında olmadan yoldan geçen masum vatandaşın sağlığıyla oynamak ne kadar acı değil mi?
Önceden delik börekte pekmez vardı. Pekmezin yerine de suda kaynatılmış beyaz şeker alıverdi.
Çoğu zaman, zararlı olan şeker yerine, çok daha zararlı olan glikoz kullanılıyor.

Ay çiçek yağında kızarıyor artık lokmacıklar. Yağın da pek sık değiştirilmemesi, ruhuna hediye ettiklerimize bir adım daha yaklaştırıyor bizleri.

Bunu sadece ben söylemiyorum,
Veriler söylüyor,
Bilim söylüyor.

Geçenlerde Nazilli Belediyesi Merhum Ferdi Zeyrek adına bir lokma hayrı düzenlemiş yine.
Vallahi de billahi de tillahi de merhumun o sağlıksız yiyeceğe ihtiyacı yok, sokakta geçen halkın da yok. Yağ kokuyor diye nefsini köreltmek için yiyor. Bir de sizi tezgâh başında kevgirle görünce selam da vermek istiyor.
Kaldırın iki otobüs gitmek isteyenleri kabrine ziyarete götürün Sayın Tetik.
Nasip oldu ben iki kere ziyaret ettim o değerli insanı.
Manisa hala kan ağlıyor.
Başında işçiler gönüllü nöbet tutuyorlar.
Çevre ilçe ve illerden hatta yurtdışından bile Ferdi Başkan'ın kabrine ziyarete geliyor insanlar.
Amcasıyla tanıştım. Her gün gelip gözyaşlarıyla toprağını öpüyormuş.
Nur olsun, ruhu şad olsun.
*
Dönelim konumuza,
Sayın Tetik, siz hekim değil misiniz?
Bunun sağlıksız olduğunu bilmiyor musunuz? Tabi ki bilirsiniz.
Yine de Allah kabul etsin .
Ben bu gibi klişeleşmiş işlere sizin öncülük ettiğinizi düşünmüyorum.
Sanırım yanlış yönlendiriliyorsunuz.
En önemlisi;
İmar işlerini bir an önce düzene sokmalısınız.
Nazilli Belediyesinde doğru yapılan birçok iş var...
Özellikle Fen İşleri Müdürlüğünüz bu şartlar altında bile harikulade çalışıyor.
Hatta önümüzdeki hafta köşemde sadece ve sadece Fen İşleri Müdürlüğünün icraatlarına yer veren bir köşe yazısı yazmayı planlıyorum.

Sağlıcakla…