Merhabalar! Gençler, gelişimsel olarak kimliklerini bulma, değerlerini oluşturma ve toplumda kendilerine bir yer edinme çabası içindedirler. Bu süreçte yaşadıkları baskılar, zaman zaman duygusal, psikolojik ve sosyal açıdan zorlayıcı hale gelebilir. Son yıllarda, bu baskılar özellikle eğitim sistemi, aileler ve sosyal medya gibi dışsal faktörlerden kaynaklanan aşırı performans beklentileriyle daha da artmıştır.
Birçok genç, mükemmeliyetçilikle mücadele etmek zorunda kalmaktadır. Mükemmeliyetçilik, bireyin başarısını yalnızca mükemmel sonuçlarla ölçme, hataları kabul etmeme ve sürekli bir daha iyi olma çabası içinde olma durumudur. Ancak bu durum, gençlerin ruhsal sağlıklarını ciddi şekilde olumsuz etkileyebilir ve daha büyük psikolojik sorunların temelini atabilir. Mükemmeliyetçilik, genellikle okulda yüksek başarı beklentileriyle başlar.
Gençler, sınıf arkadaşları, aileleri ve öğretmenleri tarafından sürekli olarak yüksek performans göstermeleri için teşvik edilirler. Ancak, mükemmeliyetçilik sadece akademik başarıyı değil, aynı zamanda sosyal kabul görme ve fiziksel görünüm gibi alanlarda da kendini gösterir. Özellikle sosyal medya sayesinde gençler, kendilerini başkalarıyla kıyaslama konusunda daha fazla baskı hissederler. Instagram, TikTok gibi platformlarda paylaşılan mükemmel yaşamlar, gençleri kendi hayatlarına dair düşük benlik saygısı ve eksiklik duygusuna itebilir. Bu durum, kaygı, depresyon ve stres gibi psikolojik problemleri daha da artırabilir.
Birçok araştırma, gençlerin mükemmeliyetçilikle ilişkili psikolojik sorunların arttığını ortaya koymuştur. 2016 yılında yapılan bir çalışma, mükemmeliyetçilikle depresyon, kaygı bozuklukları ve düşük benlik saygısı arasında güçlü bir bağlantı bulmuştur. Gençler, başarılarını genellikle ailelerinin ve çevrelerinin beklentilerine göre şekillendirirler. Ailelerinin ve öğretmenlerinin sürekli olarak başarıya odaklanmaları, onların yalnızca mükemmel sonuçlar elde etmeye odaklanmalarına yol açar. Bu durumda, küçük hatalar bile büyük bir başarısızlık olarak algılanabilir. Mükemmeliyetçilik yalnızca bireysel bir sorundan ibaret değildir; toplumsal bir sorundur da.
Eğitim sisteminde, başarı yalnızca en yüksek notlar ve en iyi performans üzerinden değerlendirilir. Bu durum, öğrencilerin yeteneklerini ve kişisel gelişimlerini yalnızca sonuç odaklı bakış açısıyla değerlendiren bir anlayışa yol açar. Oysa eğitimdeki asıl amaç, öğrencilerin öğrenme süreçlerine katkı sağlamak, onların duygusal ve sosyal gelişimlerini desteklemektir. Ancak bu eğitim anlayışında, mükemmeliyetçilik baskısı çoğu zaman göz ardı edilir. Mükemmeliyetçilikle mücadele etmek için yapılması gereken ilk şey, başarının sadece sonuçlarla ölçülmemesi gerektiğinin farkına varılmasıdır. Gençlerin hataları, öğrenmenin doğal bir parçası olarak görmeleri sağlanmalıdır. Bu, onların kendilerine karşı daha şefkatli olmalarını sağlar. Ayrıca, ailelerin ve öğretmenlerin gençleri, yalnızca başarılarıyla değil, çabalarıyla da takdir etmeleri gereklidir. Bu tür yaklaşımlar, gençlerin daha sağlıklı bir benlik saygısı geliştirmelerine yardımcı olabilir. Bir diğer çözüm, sosyal medya kullanımının daha bilinçli hale getirilmesidir. Gençlere, sosyal medyada gördükleri mükemmel yaşamların gerçek olmadığını öğretmek önemlidir. Sosyal medya, gençlerin sadece en iyi yönlerini sergilemelerine olanak tanırken, gerçekte yaşadıkları zorlukları ve eksiklikleri gizler. Gençlerin kendilerini sosyal medyada başkalarıyla kıyaslamadan önce bu farkındalığı edinmeleri gerekmektedir. Ayrıca, bireysel başarılar ve hedefler yerine grup çalışmaları ve kolektif başarılar üzerinde durmak, gençlerin birbirlerine karşı empati geliştirmelerini sağlar.
Mükemmeliyetçilik, gençlerin ruhsal sağlığını ciddi şekilde etkileyebilir. Ancak, doğru yönlendirmeler ve farkındalıklar sayesinde bu sorunla başa çıkmak mümkündür. Gençlerin yalnızca başarıya değil, aynı zamanda sürece, çaba ve öğrenmeye odaklanmaları sağlanmalıdır. Bu şekilde, gençler hem daha sağlıklı bir psikolojik gelişim süreci yaşayacak hem de daha dengeli bir benlik saygısı geliştireceklerdir.