Tabi televizyon dünyasına baktığımızda tüm medya kuruluşları hizmet etmekten çok kendisine hizmet eden insanları tercih ediyor yani onları eğlendirip güldürüp hayatın gerçeklerinden uzaklaştırıp kendilerine bağımlı hale getiren konuları işlemek favorileri oluyor ki kendilerini izleyen kitle hiç azalmasın. EDHO'ya geri dönecek olursak, dizide bir çok şeyi yapabilme fırsatını elinde bulunduran karakterlerin canlandırdığı roller hep bürokratlara ait roller. Özellikle hiç siyasi bir kişi herhangi bir rolde canlandırılmıyor. Başka ülkelerin istihbaratlarının bizim ülkemizin ticari ağını elinde tutabilmek için ne denli güç gösterisinde bulunduklarını anlatıyor. Bazen şantajla bazen de satın alınarak kimlerin kimlerle paravan çalıştığı anlatılıyor. İnsan izlerken bunlar gerçek mi acaba demeye gerek bile duymuyor. 199. Bölüm çok güzel bitti. Artık yayınlanmayacak olması bence büyük bir kayıp. Sanıyorum aynı kadro ile bir başka kanalda bir başka isim ile devam edecek gibiler. Ülke insanımızın eleştirdiğimiz yönlerinin değişmesini bekliyorsak eğer Aydın ve sanatçı kişiler olaya şu şekilde bakmalı eğer televizyon izlemeyi çok seven bir millete sahipseniz o millete ne izlettiğinize dikkat etmeniz sizlerdeki aydın yönün kişiliğiniz üzerinde ne derece sorumluluk sahibi olduğunu ortaya koyuyor. Çünkü bu insanlara tartışma programı izlettiremiyoruz. Hoş izlemek isteyenler de 4 tane hayal dünyasında yaşayan kişinin karşısına oturtulmuş. 1 tane gerçek dünya insanı arasında geçen konuşmaları izlerken kanser olup ölmek isteyebiliyor. Bu açıdan geriye çukur dizisi gibi ya da meşhur psikoloğumuz Gülseren Budayıcıoğlu'nun kaleme aldığı olayların dizileri kalıyor. Yalnız o dizileri izleyenlerin çok sağlıklı kalabildiklerini düşünmüyorum. "Vah vah ne kadar feci hayatlar varmış bu dünyada." Deyip kahırdan ölmek üzereler. Bunlarda olmazsa aşk ve entrika dizileri kalıyor. Birinin kocasının ötekinin karısına aşık olduğu olaylar silsilesinin asla sonunun gelmemesi ve hayata hiçbir faydası olmayan dizilerle dolu hayatımız. Hele ki kış geceleri herkesin elinde çay karşısında dizi. Bence toplumun geri kaldığı düşünülen bir çok konu; eğitime önem vermek gibi, paradan daha değerli olan insani ve ahlaki değerler gibi, kadına karşı, insana karşı, çevreye karşı duyarlı olmak gibi konular EDHO gibi diziler içerisinde işlenip hayata entegre edilirse özellikle Recep İvedik karakterinin vücut bulmuş halindeki kişiler için bir farkındalık sağlayacaktır. Zamanında ölen bir dizi karakteri için cenaze namazı kılmış varsa hakkı helal etmiş bir milletiz. Hal böyle olunca, diziler aracılığıyla şiddete başvurma şeklimiz bile değiştirilebilir. Eğitime daha çok önem verilmesi sağlanabilir ve en önemlisi birbirinin varlığına zorda olsa belki saygı duymayı bile başarabilir.
EDHO
Tabi televizyon dünyasına baktığımızda tüm medya kuruluşları hizmet etmekten çok kendisine hizmet eden insanları tercih ediyor yani onları eğlendirip güldürüp hayatın gerçeklerinden uzaklaştırıp kendilerine bağımlı hale getiren konuları işlemek favorileri oluyor ki kendilerini izleyen kitle hiç azalmasın. EDHO'ya geri dönecek olursak, dizide bir çok şeyi yapabilme fırsatını elinde bulunduran karakterlerin canlandırdığı roller hep bürokratlara ait roller. Özellikle hiç siyasi bir kişi herhangi bir rolde canlandırılmıyor. Başka ülkelerin istihbaratlarının bizim ülkemizin ticari ağını elinde tutabilmek için ne denli güç gösterisinde bulunduklarını anlatıyor. Bazen şantajla bazen de satın alınarak kimlerin kimlerle paravan çalıştığı anlatılıyor. İnsan izlerken bunlar gerçek mi acaba demeye gerek bile duymuyor. 199. Bölüm çok güzel bitti. Artık yayınlanmayacak olması bence büyük bir kayıp. Sanıyorum aynı kadro ile bir başka kanalda bir başka isim ile devam edecek gibiler. Ülke insanımızın eleştirdiğimiz yönlerinin değişmesini bekliyorsak eğer Aydın ve sanatçı kişiler olaya şu şekilde bakmalı eğer televizyon izlemeyi çok seven bir millete sahipseniz o millete ne izlettiğinize dikkat etmeniz sizlerdeki aydın yönün kişiliğiniz üzerinde ne derece sorumluluk sahibi olduğunu ortaya koyuyor. Çünkü bu insanlara tartışma programı izlettiremiyoruz. Hoş izlemek isteyenler de 4 tane hayal dünyasında yaşayan kişinin karşısına oturtulmuş. 1 tane gerçek dünya insanı arasında geçen konuşmaları izlerken kanser olup ölmek isteyebiliyor. Bu açıdan geriye çukur dizisi gibi ya da meşhur psikoloğumuz Gülseren Budayıcıoğlu'nun kaleme aldığı olayların dizileri kalıyor. Yalnız o dizileri izleyenlerin çok sağlıklı kalabildiklerini düşünmüyorum. "Vah vah ne kadar feci hayatlar varmış bu dünyada." Deyip kahırdan ölmek üzereler. Bunlarda olmazsa aşk ve entrika dizileri kalıyor. Birinin kocasının ötekinin karısına aşık olduğu olaylar silsilesinin asla sonunun gelmemesi ve hayata hiçbir faydası olmayan dizilerle dolu hayatımız. Hele ki kış geceleri herkesin elinde çay karşısında dizi. Bence toplumun geri kaldığı düşünülen bir çok konu; eğitime önem vermek gibi, paradan daha değerli olan insani ve ahlaki değerler gibi, kadına karşı, insana karşı, çevreye karşı duyarlı olmak gibi konular EDHO gibi diziler içerisinde işlenip hayata entegre edilirse özellikle Recep İvedik karakterinin vücut bulmuş halindeki kişiler için bir farkındalık sağlayacaktır. Zamanında ölen bir dizi karakteri için cenaze namazı kılmış varsa hakkı helal etmiş bir milletiz. Hal böyle olunca, diziler aracılığıyla şiddete başvurma şeklimiz bile değiştirilebilir. Eğitime daha çok önem verilmesi sağlanabilir ve en önemlisi birbirinin varlığına zorda olsa belki saygı duymayı bile başarabilir.