Didim Belediyesince bu yıl 30. Düzenlenen Didim Barış Şenliklerinin ikinci gününde “Barış Gazeteciliği” adı altında panel düzenlendi. DİGEM’de düzenlenen panele Didim Belediye Başkanı Hatice Gençay, Ege Barış ve İletişim Derneği Başkanı Zeynep Altıkok, Didim Kent Konseyi Başkanı Osman Ayyıldız, Didim Derneği Başkanı Filiz Çelik Hekimoğlu, Belediye Başkan yardımcıları, birim müdürleri ile vatandaşlar takip etti. Panelde ilk konuşan ve moderatörlük görevini üstlenen Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi dekanı Prof. Dr. Sevda Alankuş Barışın bu dönemlerde daha çok konuşulması gerektiğini belirterek “Savaş erkeklerin oyunu, barış kadınların kazanımıdır diyorlar.” Diyerek kadınların barıştaki önemine değindi.
“BARIŞTAN YANA GAZETECİLİK”
Barış kelimesinin anlamına da değinen Alankuş “Savaşın olmadığı her durum barış değildir, barışın olması için güven ve huzur içinde endişe etmeden yaşanması durumudur. Barış gazeteciliği her an yapılabilen bir durum, barış gazeteciliği 3. Kuşak haklar arasında sayılıyor ve bu konuda mücadele etmemiz gerekiyor. 1990’lı yıllarda akademik dünyada ilgi görmeye başladı. Barış gazeteciliği barıştan yana olur ve aktivistte olur.” dedi.Alankuş slayt eşliğindeki konuşmasında barış ve savaş gazeteciliğinden örnekler verdi. Alankuş ayrıca “Hak odaklı barış gazeteciliği nedir hak haberciliği nedir” konusunu anlatarak dünyadaki gazete kupürlerinden örneklerle durumu açıkladı.
“FİLİSTİN’DE SOYKIRIM VAR”
Filistinli Gazeteci Hassan Tahravi ise kendisinin aslen Gazzeli olduğunu ve Ankara’da yaşamını sürdürdüğünü anlatarak, Gazze’de halen akrabalarının olduğunu anlattı. Tahravi “Bugün barış günü, ama Gazze’de bugün savaş ve soykırım var. Ben Gazzeliyim, ailem orada yaşıyor. Biz Filistin'de barış için savaşıyoruz, 1948 de işgal edilen topraklarda baskı için yaşayan bir halk...100 yıldır direnen bir halkız, bugün İsrail’in arkasında ABD ve Trump nasıl duruyorsa 1920’lerde de o dönem yine arkalarında birileri vardı. O zaman İngilizler yani Büyük Britanya arkasında durmuştu. Filistin davasında dönüm noktası Filistin Kurtuluş örgütünün kuruluşu oldu. O zamandan beri hiç durmadı. 7 Ekimden sonra Gazzeye saldırısı olayını 1982’de Lübnan'da yaşadık. Şimdi bizden aynısı isteniyor. Gazze’de silahlar bırakıldığında hiç bir Filistinli kalmayacak. Gazze 365 km’lik alan ve 2,5 milyon insan yaşıyor. Biz 15 yıldan fazla abluka altındayız. İstediğin zaman girip çıkamıyorsunuz. Hamas’ın başlattığı olay ablukayı bitirmek ve 6 bin esiri kurtarmaktı...
“GAZZE’NİN % 88’İ TAHRİP EDİLDİ”
7 Ekim çok tartışıldı yanlış ve zamansız da olabilir ama bu soykırımı yapamazsınız. 100 bin ton bomba atıldı. Gazze’nin %88 i tahrip edildi. 2 hastane kaldı. Her yer işgal edilmiş durumda, 1 milyon Filistinli Han yunus denen bölgede, güneye göndermek istiyor amaç Gazzelileri Mısıra göndermek... Gazze’lilerde elindekilerin direnmeye çalışıyor. Bu bir savaş değil soykırım, 70 bin şehidimiz var. 160 bin yaralımız var. Şehit gazetecilerin sayısı 240’ı geçti. Bu baskı halen sürüyor İsrail ve Filistin’deki soykırımın suçlusu sadece Netanyahu değil ABD’de buna ortak, İsrail’i durduran yok. AB’nin bazı açıklamaları var. Arap ve Müslüman ülkeleri etkisiz... Avrupa ve Amerikan halkının dayanışması bunu belki etkileyebilir. Bu dayanışma ablukanın kalkması için adım olabilir. Bir seyin etkisi olacaksa İsrail’i damarları kesmek lazım uçakları ve bombaları kesmek lazım. İsrail’in içinde bu savaşı durdurmak isteyenler var. Hepsi belki Filistin’i desteklemiyor ama esir kalan vatandaşları istiyor ama içinde barış isteyenlerde var ama çok az...” ifadelerini kullandı.