CHP Aydın İl Kongresi'nde delegenin mesajı çok net: "Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak."

Abone Ol

Cumhuriyet Halk Partisi Aydın İl Başkanlığı’nın 39. Olağan Genel Kurulu, yalnızca bir seçim değil, aynı zamanda parti içi dengelere dair önemli mesajların verildiği bir dönüm noktasıydı. Bir haftalık kısa bir sürede adaylığını açıklayan eski bürokrat İbrahim Gürdal, karşısında partinin köklü isimlerinden, 25 yıldır il ve ilçe başkanlıkları yapmış mevcut İl Başkanı Hikmet Saatçı ile yarıştı. Üstelik Saatçı’nın arkasında üç milletvekili, on belediye başkanı, on yedi ilçe başkanı ve mevcut il yönetimi gibi güçlü bir blok vardı.

Partinin 'Hikmet Abisi' tüm bu desteğe rağmen seçim sonucu beklendiği kadar rahat olmadı. Saatçı 310 oy alırken, Gürdal 237 oyda kaldı. Kağıt üzerinde bu bir “farkla kazanılmış” seçim gibi görünse de, tabloya yakından bakıldığında CHP Aydın örgütünün tabanında ciddi bir dalgalanma olduğu görülüyor. Çünkü bir haftada sahneye çıkan, örgütün üst kademesinin alışık olmadığı bir isim olarak Gürdal’ın bu kadar yüksek oy alması, delegelerin artık klasik denge oyunlarına itiraz ettiğini gösteriyor.

Kongreye yine Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun etkisi damgasını vurdu. Her ne kadar kendisi artık CHP çatısı altında olmasa da, salondaki her sohbet, her değerlendirme mutlaka onun ismine dokunuyordu. AK Parti’ye geçişini parti tabanının bir bölümü memnuniyetle karşılarken, bir kısmı ise bu tabloyu İl Başkanı Hikmet Saatçı'nın yönetim anlayışının sonucu olarak değerlendirdi. Sandıkta hissedilen “dip dalganın” da bu tepkiden beslendiği yorumları yapıldı.

Ayrıca kongrede dikkat çeken bir diğer ayrıntı ise CHP’nin önemli isimlerinden Aytaç Toker’in listede yer almamasıydı. Buna karşın daha önce partiden ihraç edilen, ancak Özgür Özel döneminde yeniden üye olarak dönen Fatih Akkentli’nin listeye girmesi dikkat çekti. Bu durum parti tabanında bazı rahatsızlıklara neden oldu. Delegelerin bir kısmı, bu tercihin örgüt içi dengelerde yeni tartışmalara yol açabileceğini dile getirdi.

Bu nedenle Sayın Saatçı’nın sonuçtan büyük bir memnuniyet duyduğunu sanmıyorum. Çünkü arkasındaki büyük destek gücüne rağmen sadece küçük bir farkla seçimi kazanmak siyaseten güçlü bir sonuç değil. Öte yandan İbrahim Gürdal’ın kongre konuşmasında zaman zaman dengesini kaybettiği, konuşmayı gereğinden fazla uzattığı ve söylemini “mağduriyet” üzerinden yürüttüğü de dikkatlerden kaçmadı. Delegelerin bir kısmı bu tutumu fazla buldu ve bu durumun sandığa da yansıdığı görülüyor.

Kongrede aslında asıl kazanan ya da kaybeden kişiler değil, partinin tabanıydı. Çünkü delegeler, “Artık yeter” diyerek yıllardır süregelen baskın güç dengelerine karşı net bir tavır koydu. “Özlem Çerçioğlu gitti ama bu kez de belediye başkanları ve ilçe başkanlarının baskısı başladı” düşüncesi salonda sıkça dile getirildi. Sürekli olarak 'Liyakat' ve 'Ön seçim' sloganları atılan kongrede Gürdal’ın aldığı oy oranı, bu tepkinin bir yansımasıydı. Bu kongre, CHP örgütü açısından sadece bir il başkanlığı seçimi değil, bir uyarı niteliğindeydi. Delegeler açıkça “Artık partide dengeleri biz kuracağız, milletvekilleri ve belediye başkanları değil” mesajı verdi. Bu da partinin geleceğinde ön seçim talebinin, örgüt iradesinin ve taban demokrasisinin yeniden söylemlerle sürekli olarak gündeme geleceğini gösteriyor.

Tabii ki bizim bu kongrede gördüklerimiz ve sonuçtan çıkardıklarımız birer gözlemdir. Asıl gerçek, zamanla ortaya çıkacak gelişmelerdir. Şimdiden kesin yargılara varmak doğru olmaz. Ancak şu açık ki, Aydın CHP tabanında milletvekillerine karşı bir “yetersizlik algısı” bilerek oluşturuluyor ve bu da giderek büyüyor. İktidar partisinden olmayan daha doğrusu hükümet olmadıklarını ve bu nedenle icracı olamayan CHP’li vekiller, örgütünün gözünde her zamankinden daha fazla sorgulanıyor.

Özellikle Genel Merkez’de etkili ve güçlü bir konumda bulunan Bülent Tezcan hakkında “Aydın’dan aday gösterilmesin” şeklinde dillendirilen söylemler, bu rahatsızlığın en somut göstergesi. CHP Genel Merkezi'nin birçok önemli görev verdiği Aydın vekillerini sorgulaması ne kadar hatalı. Oysa kısa vadeli hesaplarla, günü kurtarma refleksiyle hareket edenlerin Tezcan’ın gücünden beslenmek yerine onu hedef alması, partinin kendi enerjisini tüketiyor. CHP’nin artık bu “ben merkezli” siyasetten kurtulması, birlikte üretmeyi ve birlikte yükselmeyi öğrenmesi gerekiyor.

CHP Aydın İl Kongresi, özel olarak bakıldığında parti içi dinamiklerin yeniden şekillendiği bir döneme işaret ediyor. Artık kimsenin “benim arkamda şu var” diyerek seçimi garanti göremeyeceği bir tablo oluştu. Bu kongre, sadece bir yönetim değişimi değil, bir anlayış değişiminin sinyaliydi. Delegeler sandıkta sadece başkan seçmedi; partinin geleceğine dair çok net bir mesaj verdi: “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Kimin nereye aday gösterileceğini örgüt belirleyecek.”