Adalet sistemi, bir toplumun vicdanıdır. Türkiye’de infaz yasaları, uzun yıllardır tartışma konusu olmuştur.
Amaç açık: Cezaevlerindeki yoğunluğu azaltmak ve suçluları topluma kazandırmak. Peki gerçekten işler mi?
Cezaevleri dolup taşarken, infaz yasaları bir nefes gibi görünebilir. Ancak bu nefes, toplumda kaygı yaratıyorsa sorun büyüktür. Bir yanda rehabilitasyon, bir yanda adalet duygusunun zedelenmesi… Bu dengeyi kurmak hiç kolay değil.
Uzmanlar diyor ki: “İnfaz yasaları, suçluların topluma kazandırılmasını hızlandırabilir.” Haklılar. Ama suç mağdurları ve aileleri için bu yasalar bazen cezaların hafifletilmesi anlamına geliyor ve bu da adalet duygusunu sarsıyor.
Burada kritik olan soru şu: Cezaevlerini rahatlatmak, toplumu da güvenli kılıyor mu? Eğer yasalar sadece rakamları düşürüyorsa ama suçun tekrarlanmasını önlemiyorsa, bu bir çözüm değil, geçici bir rahatlama olur.
Toplumun güvenliği ve adalet duygusu, cezaevlerinden daha önemli. İnfaz yasaları, doğru uygulanırsa yararlı olabilir; ama sadece cezaevlerini boşaltmak içinse, işte o zaman risk büyür.
Sonuç olarak, infaz yasaları “yararlı mı?” sorusunun cevabı basit değil. Yeter ki amaç, rakamları değil, adaleti ve toplumsal güveni korumak olsun.