Ceza Dediğin Böyle Olur

Abone Ol

Gerçekten yașanmıș bir olaydan alıntı.

Belçika’da yaşanan bir olay, aslında sadece bir trafik ihlali davası değil; medeniyetin, toplumsal sorumluluğun ve adaletin anlamına dair güçlü bir ders gibiydi.

Bir düğün konvoyu düşünün... Neşeyle, sevinçle yola çıkmış 18 araç. Ancak o sevinç, trafiği felç ediyor; yollar tıkanıyor, insanlar bekliyor, sinirler geriliyor. Sonuç: 18 Türk vatandaşı hakkında dava açılıyor.

Mahkeme, sanıklara 5 yıl trafikten men, 2000 Euro para cezası ve 6 araca el konulması kararı veriyor.

Kulağa sert geliyor değil mi?

Ama hikâyenin asıl kısmı cezadan değil, hakimin sözlerinden geliyor.

“Sadece trafik sıkışıklığına neden olmakla kalmıyorsunuz,” diyor hakim,
“Aynı zamanda diğer sürücülerin sinirlenmesine yol açıyorsunuz. Bu davranış agresifliği ve sonucunda ırkçılığın artmasını tetikliyor. Zaten yeterince ırkçı var. Buna siz katkı sağlamayın.”

Ne kadar sade, ne kadar vurucu bir cümle...
Bir yargıcın ağzından çıkıyor ama aslında hepimize söylenmiş bir öğüt bu:
Toplumda yaşamanın bedeli saygıdır.

Düğün yapabilirsiniz, eğlenebilirsiniz, hatta "kafanıza kova bile geçirebilirsiniz" diyor hakim, ama bir şartla:
Yollar sizin sahneniz değil.

“Yolu tıkarken o esnada hastaneye yetişmeye çalışan birinin vaktini çaldığınızı düşündünüz mü?”

Bu soru, bir kanun maddesinden çok daha etkili.
Çünkü vicdana dokunuyor.
Bizim ülkede çoğu zaman “biraz neşeleniyoruz, kimseye zarar vermiyoruz” diye geçiştirilen şeyler, başka bir yerde kamusal hakkın ihlali olarak görülüyor. Ve o ülkede adalet, sadece ceza vermiyor; toplumu eğitiyor.

Hakim son sözünde şöyle diyor:

“E17, Avrupa’nın en kalabalık otobanlarından biri. Sizin dans edebileceğiniz bir yer değil.”

Basit bir cümle, ama içinde medeniyetin tanımı gizli.

Yol hepimizin.
O yolu tıkadığında, sadece arabaları değil, başkasının zamanını, hakkını, özgürlüğünü da tıkıyorsun.

Belki de mesele bu kadar basit:
Bir ülkede adalet, sadece suçluyu cezalandırmakla değil, topluma ayna tutmakla anlam kazanıyor.

Belçika’daki o hakimin sözleri, işte tam da bu yüzden bir hukuk dersinden öte, bir insanlık dersi.

Öfkeyi sevgiyle, kötülüğü iyilikle yen. Açgözlülüğü cömertlikle, yalanı gerçekle yen.