Bu hafta heyecan ve merak dolu bir kitapla geldim. Üç Perdelik Cinayet… Polisiye roman yazarlarının kraliçesi, İngiliz edebiyatının en üretken yazarlarından ve Dedektif Hercule Periot karakterinin yaratıcısı Agatha Christie ile sizleri tanıştırmak istiyorum.
1890 yılında İngiltere'de doğan Agatha Christie, küçük yaşta babasını kaybeder ve annesiyle birlikte yapayalnız bir çocuk olarak büyür. Disleksi bozukluğu teşhisi konan yazarın her şeye rağmen tek isteği okuma yazma öğrenmektir. Okuma öğrenmesini istemeyen annesi tarafından okula gönderilmeyen yazar kendi çabasıyla okuma öğrenir. Yalnızlığını kafasından uydurduğu karakterlerle örtmeye çalışan yazar kendi kurgulamaları ile az biraz da olsa korkunun olması gerektiği düşüncesi ile polisiye türüne merak sararak yazmaya başlar. Romanlarında iyileri ve kötüleri keskin çizgilerle birbirinden ayıran yazar sonunda hep iyileri kazandırır. Polisiye romanlarında suçluya ve suça duyduğu görüş bu anlamda nettir. Kötü olan düşmana karşın yarattığı kahramanın iyi olmasına özen göstermiştir.
Yazara büyük ün kazandıran Hercule Poirot karakteri; zekası, espri yeteneği, keskin gözlemciliği ve Avrupalı nezaketi ile dikkat çeken Belçikalı bir dedektiftir. Cinayetleri “küçük gri hücreler” dediği beynini kullanarak çözmesi ve bu arada da İngiliz yüksek sınıfının özel yaşamının saklı yönlerini ortaya dökmesi ile tanınır. Poirot, Agatha Christie'nin arka arkaya yazmaya başladığı polisiye romanlarının başkahramanı olmuştur.
Bakalım bu sefer Dedektif Poriot, hangi esrarengiz cinayetleri aydınlatacak?
Sir Charles… Orta yaşlı, atletik yapılı, yanık tenli yakışıklı emekli bir oyuncu. Mesleğini bıraktıktan sonra Loomouth’ta sakin bir köyde emekliliğini yaşamaya karar verir. Dünyadan elini eteğini çekip eski aşkı denize dönecektir. Kendince mütevazı -üç banyolu, lüks, her türlü modern eşyaların olduğu- bir villa yaptırır.
Sürpriz sonlu yemek daveti…
Sir Charles, bu kulübeden bozma sade evinde dostlarına bir yemek düzenler. Yemeğe eski dostu Sir Bartholomew Strange ve yaşlı Bay Satterthwaite olmak üzere on üç konuk davetlidir. Yemekten önceki kokteyl vaktinde herkes bir arada sohbet ederlerken köyün rahibi Leonard Babbington aniden fenalaşır. Korku içinde ne olduğunu merak eden misafirler rahibin başında toplanır. Onu bir koltuğa yatırırlar. Köyün doktoru Macdougal çağrılır. Doktor, rahibi muayene eder ve rahibin öldüğü anlaşılır.
Kimseye zararı olmayan bir rahibin bir anda neden öldüğü zihinlerde merak uyandırır. Yaşlı rahip niçin öldü? Bir intihar mı yoksa bir cinayet mi? Kokteylini içtikten hemen sonra ölmesi zehirlenmiş olma ihtimalini öne çıkarır. Ancak ev sahibi ve Bayan Egg hariç kimse bu ihtimale inanmak istemez. Yaşlı rahibin kendi evinde böyle bu sır dolu ölümüne çok üzülen Sır Charles çok üzülür. Misafirlerin dağılmasının ardından ertesi günü Londra'ya döner. Bu arada rahibin neden öldüğünün anlaşılması için bir ipucu bulmak adına içki içtiği kadehi tahlile gönderilir. Gelen sonuçlar ise ilginçtir ki kadehte herhangi bir zehir izine rastlanmaz.
Aradan birkaç gün sonra Sır Charles ve doktor arkadaşı, köyde yaşayan Bayan La Egg’den kötü bir haber daha alır. Evde verecekleri davet sonrası bu kötü haber üzerine köye dönmeye karar verirler. Ancak Sır Charles’in yakın arkadaşı doktor Bay Bartholomew, kendi evinde Leger Bayramı dolayısıyla verdiği davette aynı rahibin öldüğü gibi bir anda ölür. Bu olay rahibin ölümünün bir cinayet olma ihtimalini arttırır.
Sır Charles ve her iki yemekte de davetli olan yaşlı komşusu Bay Satterthwaite olayı araştırmaya karar verir. Çünkü iki ölüm de birbirine benzemekte ve her iki yemekte de aynı davetliler bulunmaktadır. Bu iki olay arasında bir ilişki olma olasılığını yüksek olduğunda herkes hemfikirdir.
Köye geri dönen Sır Charles, Bay Satterthwaite ve Bayan Egg Lytton Gore ile birlik olup iki gecede de davette olanlarla cinayetleri çözmek için görüşmeye başlar. O sırada Bay Satterhwaite’i ziyarete giden ve ikinci bir cinayet haberini alan ünlü dedektif Hercule Poirot hemen köye gelir ve ekibe dahil olur. Onlar ölümlerin sebeplerini -eğer bir cinayet ise- ve katilleri araştırırken bir ölüm haberi daha gelir. Bu sefer ölen doktorun bir hastasıdır. Ölümler üçe çıkınca olaylar daha da karmaşık hale gelir.
Dedektif Hercule Poirot ve arkadaşları cinayetlerin faillerini bulabilecek mi? Bütün cinayetlerin tek bir katili mi var? Bu insanlar niçin öldürüldü? Merak dolu bir Agatha Christie romanı. Sürükleyici ve bir o kadar da merak dolu bu polisiye roman sonu ile hepinizi şaşırtacak. Roman sizleri de olayların içine çekecek ve bir dedektif gibi katili bulmaya çalışacaksınız. Hadi bakalım kolay gelsin!
Yazarın; Noel’de Cinayet, Ölüden Mektup Var, Cinayet Reçetesi ve On Küçük Zenci gibi sevenleri tarafından çok okunan kitapları da bulunuyor. Kitaplarda heyecan ve macera arayan okurlara tavsiyemdir.
Kitapla kalın.
Kitabın Adı ve Yazarı: Üç Perdelik Cinayet /Agatha Christie
Kitabın Basıldığı Basımevi yıl ve Tarih:11.Basım 2024, Altın Kitaplar Yayınevi,İstanbul
Kitabın sayfa sayısı:176
ALINTILAR:
• Kendisini pek beğenen, durmadan övünen biriyle karşılaştığım zaman, onda aslında korkunç bir aşağılık duygusu olduğunu düşünürüm.
• Benliğinin derinliklerinde her insan yapayalnızdır.
• Kadınlar çoğunlukla erkeklere karşı zalim davranmazlar. Bir tek erkek bakımından hainleşebilirler, ama o başka. Kadınlar daima diğer kadınlara karşı amansızdırlar."