Bazı kitapları okumak gerçekten acı veriyor insana. Dünyanın hiç bilmediğin bir köşesindeki bir olay senin içini acıtıyor. İnsanlar nasıl bu kadar umarsız ve duyarsız olabiliyor aklın almıyor. Bir çocuğun hayatı ile oynamak bu kadar kolay mı? Sen kendi hayallerini gerçekleştirmek isterken küçücük bir insanın duyguları ile oynayamazsın. Onu, hayatı boyunca yaşayacağı bir güvensizlik ve yalnızlık duygusu ile baş başa bırakamazsın.
“Allah kimsenin çocuğunu çobansız bırakmasın” diye bir halk arasında söz vardır. Bu sözü bilenler ne demek istediğimi anlayacaktır. Ne kadar güzel ve doğru bir sözdür aslında. Çünkü insanı bu hayatta karşılıksız seven, koruyan ve sahip çıkan yegane varlıklar anne babalardır. Onların evlatlarına duyduğu sevgi ve bağlılık hiçbir zaman bitmez. Ancak bu sözler bazen gerçek hayatta karşılığını bulamayabiliyor. İşte bunu doğrulayacak bir kitap ile bu hafta birlikteyiz.
BABASI BIRAKIP GİDİYOR, HİÇ BİLMEDİĞİ BİR HAYATA
Armunita…
“Ben Arminuta’ydım, yani geri verilen kız. Konuştuğum dil başka bir dildi ve kime ait olduğumu bilmiyordum…”
1975 Ağustos’unda bir sabah …
“Bir elimde valiz, diğer elimde içi ayakkabı dolu çantayla merdivenleri zor çıktım. Merdivenin orta sahanlığında dumanı üzerinde kızartma korkusunu duyunca durakladım. Kapı açılmıyordu.İçeriden birisi kapıyı ittiriyordu. Anahtarın dönmesiyle kapı ağzında bir kız belirdi. Saç örgülerinin gevşekliğinden günler önce örüldüğü anlaşılıyordu. Daha önce hiç görmediğin kız kardeşimdi o.
-Demek geldin. Eşyalarını bıraksana.” dedi kadın.”
On üç yaşındaki Armunita, daha iki aylıkken babasının kuzenine evlatlık verilen bir çocuktur. Evlatlık verildiği ailesi şehirde, rahat bir hayat sürmektedir. O evde kendine ait bir odası, oyuncakları, kitaplarla çevrili bir dünyası vardır. Güzel bir okula girmekte, iyi ailelerin çocukları ile arkadaşlık etmektedir. Üvey anne- babası ona hiçbir zaman evlatlık olduğunu hissettirmemiştir. Ta ki o güne kadar. Bir sabah eşyalarını toplarlar ve babası onu kasabada hiç tanımadığı bir ailenin evine götürür, bırakır. Geri geleceğini söylemeden de çıkar gider.
SEFALET VE ÇARESİZLİK
Sefalet ve açlık…
Gecekondudan bozma, eski ve bakımsız bir evde yaşayan ve yoklukla savaşan beş çocuklu bir aile. Bu insanlar kim? Armunita’nın hiç memnun olmasa da biyolojik ailesi… Çünkü o insanları ilk defa görüyor. Sefalet ve açlık bir yana anne-babanın cahilliği ve bunun yanında akıl almaz kabalıkları… Çocukların da onlardan eksik kalmayışı… Eve bir boğazın gelmesi ile yaşanan gerginlik… Kardeşlerin onu sevgi dolu(!) karşılaması… Armunita; neden hiçbir şey söylenmeden bu eve getirildiğini, bu insanların kim olduğunu ve neden burada kalması gerektiğini bilmemenin şaşkınlığı içindedir ve çaresizdir. Umutla babasının onu almaya gelmesini beklemektedir. Çünkü annesi o gelmeden önce çok hasta olmuştur. Uzun bir süre yataktan çıkamamıştır. Ona bu süreçte bakamayacağı için bu eve getirildiğini ve en kısa zamanda geri götürüleceğini düşünmektedir. Ama nafile bir bekleyiştir bu. Durum hiç de bildiği gibi değildir. Armunita’nın hayatında artık sefalet ve çaresizlikler içinde zor bir dönem başlamıştır. Bu süreçte onu mutlu eden ve ona güç veren tek gerçek ve masum duygu kardeşi Adriana’yla olan bağıdır. Aralarında kardeşlikten öte bir sevgi vardır.
“Yaşayan iki annenin biricik yetim kızıydım. Biri beni daha ağzımda sütüm kurumamışken evlatlık vermişti, diğeri de beni on üç yaşımda ilk anneme iade etmişti. Ayrılıkların, yalancı ya da gerçeği söylemeyi reddeden akrabaların kızıydım. Gerçekte kimin kızıydım bilmiyordum. İki anne, iki farklı hayat arasında savrulan bir çocuk. Kime güveneceğini bilememenin ağırlığı. Kısacık hayatında onu tek mutlu eden kardeşi Adrıana. O iyi ki var.” Bu gel gitlerin arasında ayakta kalmaya çalışan Armunıta’nın hayat mücadelesi günümüz çocuklarına örnek niteliğinde. Çaresizliğin ve yoksunluğun insana verdiği güç…
SIRA DIŞI BİR ÖYKÜ
İtalyan asıllı yazar Donatelli Di Pietrantonio’nın kitabı; “Yılın en iyi İtalyan romanı, 2017 PREMIO CAMPIELLO KAZANANI ve KIRKUS REVIEWS’ta YILIN KİTABI” gibi ödülleri almış. Bu bende merak uyandırdı tabii. Hemen alıp okumak istedim. Armunita’nın şaşkınlığını ve korkularını ben de içimde hissettim. İster istemez de empati kurdum haliyle. Çünkü onun haline kayıtsız kalamıyorsunuz. Bence bir çocuğun ruhunda hissettiği korku, hayret, yalnızlık ve güvensizlik temalarını en saf haliyle, bir çocuk gözüyle işlemesi öne çıkan en etkileyici tarafı kitabın. Sadece eleştiri olarak şunu söyleyebilirim. Heyecanla sonunda ne olacak, diye merak ederken final biraz havada kalmış. Belki daha tatmin edici bir sonla bitirilebilirdi. Onun dışında Armunita’nın yürek burkan hikayesi çok dramatikti. Okumakta zorlanan okurlar içinse kitabın güzel tarafı büyük puntolarla yazılmış olması okumayı rahatlatmış. Kısa sürede ve kolaylıkla okunabilir. Sıra dışı bir öykü…
Merak edenlere keyifli okumalar dilerim.
Kitabın Adı ve Yazarı: Geri Verilen Kız/ Donatella Di Pietrantonio
Kitabın Basıldığı Basımevi Yıl ve Tarih:1.Baskı Ocak 2025, Domıngo Yayıncılık, İstanbul.
Sayfa Sayısı: 184