Türk devleti, milletin huzuru için terör belasından tamamen kurtulmak amacıyla çok ciddi bir karar aldı.
Terörsüz Türkiye hedefine doğru kararlı adımlarla ilerlerken dahili ve harici bedbahtlar buna nasıl mâni olunur; onun peşine düştüler.
Hariçtekileri anladık.
Dahili cenahı anlamak mümkün değil.
Terör biterse millet rahat edecek.
Ama bu kesimin de sermayesi ellerinden kayıp gidecek.
Bütün mesele budur.
Bu anlamda harici dönme dolaplardan çok fazla var.
Misal: Barzanilerin nerede durduğundan çok niçin ayak diredikleri önemlidir.
Ve kimin uydusu olarak…
O halde Barzanilerin tarihi seyrine bakmakta büyük fayda vardır.
***
Barzaniler hakkında muhtelif görüşler olsa da…
Türkiye’deki bir kısım dahileri “evliya” kabul etse de…!
Ama PKK gibi “Marksist-Leninist” oldukları da vakıadır.
Bunu nereden anlıyoruz?
Kızıl Molla olarak bilinin Molla Mustafa Barzani’den…
Molla Mustafa Barzani, uzun süre Moskova’da kalmış…
Sovyet Komünist Partisi’nin Yüksek Parti Okulu’nda öğrenim görmüş bir kişiliktir.
1946 yılında Kurduğu Kürdistan Demokrat Partisini de bu ideoloji üzerine bina etmiş birisidir.
Sonrasında “ulusçuluk” …
Sovyetler Birliği tarafından yüzüstü bırakılınca, bu kez dümeni ABD’ye kırıyor…
Oğlu İdris’i, gizlice CIA karargâhının bulunduğu ABD’nin Virginia eyaletine gönderiyor.
O kadar ki, Molla Barzani’nin, Irak’ın kuzeyinde “özerklik” elde edebilmek için düştüğü duruma bakın:
“Şayet davamızda başarıya ulaşırsak ABD’nin 51. eyaleti olmaya hazırım.”
Tarih affetmez.
Kayıtlara geçmiş bir sözdür.
Emperyalizmin emrine amade bir köle zihniyeti…
Bu kafadan neşet edecek bir yönetimden hangi hayır beklenir ki…!
Bu kafayla bin yıl geçse de devlet hayali “seraptan” öteye geçmez.
Takipçisi oğlu Mesut Barzani çok mu farklı?
Babasından gördüğü emperyal uşaklığı aynen devam ettirirdi.
Bu emperyalist uşaklık zihniyeti mi Türkiye’nin kardeşlik projesine destek olacak?
Korkularından “mış” gibi hareket ederek Türk Devleti taraftarı gibi gözükse de….
Hakikat bunun tam tersine…
Malum, 2017 de kalkıştığı “bağımlı bağımsız devlet” hayali ile “Kerkük'ü kaybeden” Mesud Barzani çaresiz istifa etmişti.
Yerine kim geçti dersiniz?
Kim olacak?
CIA karargâhında dolaşan abisi İdris Barzani’nin oğlu Neçirvan Barzani…
Değişen bir şey yok.
Aynı haham …
Aynı tas.
Hayallerle uğraşacaklarına…
Gerçeklerle hareket edip halkının refah ve huzuruna hizmet etseler….
Bundan herkes kârlı çıkacaktır.
Dünyada önüne gelen her halk devlet kurmaya kalksa binin üzerinde devletçik olurdu.
Sadece ABD’de 50 site devleti kurulurdu.
Neticede ne oldu?
Türk Devleti’nin kardeşlik tesisi gayesiyle yola çıktığı bir zaman diliminde yine CIA destekli Barzaniler Türk Devleti’ni arkadan vurma peşine düştüler.
Misal mi?
IKBY Başkanı Neçirvan Barzani’nin Suriye’nin kuzeyini işgal eden YPG/PKK’nın en büyük destekçisi olması yetmez mi?
Bebek katili Ferhat Abdi Şahin’nin Neçirvan Barzani'ye ait Rudaw'da, YPG paçavralarıyla röportaj vermesi desteğin en somut göstergesi değil de nedir?
Yine Barzanilerin terör örgütü YPG’ye “uluslararası arenada temsil” imkânı sağlaması…
Teröristlerin “legalleşmesi” nin önünü açma planlaması başka bir örnektir.
Barzanilerin aslında neyin amaçladığı ve kiminle hareket ettiğine en net delil ise şudur:
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Michael Regas, 3 Aralık’ta Erbil’de yeni konsolosluk binası açtı.
Bunun ne önemi var demeyiniz…!
Toplam maliyeti 800 milyon dolarsa…
Ve dünyanın en büyük elçilik yerleşkesi ise o vakit anlaşılır konsolosluk açılışının ehemmiyeti…
2017’deki referandum girişiminin ardından başına geleceklerini gören ve zoraki de olsa yeniden Türkiye’ye yakınlaşan Barzanileri, Cizre’deki “bordo bereli peşmergeler” tartışması yüzünden tamamen ABD’nin kucağına atmamak gerekli (1) ise de...
Barzanilerin ipiyle kuyuya inilmeyeceğinin de idrakinde olmalıyız.
Zaten Türk Devlet aklı bunu çok iyi bilmektedir.
Ama buna rağmen Türk Devleti, CIA’nın kul kölesi Barzanileri “dost” kisvesi altında yakın tutmaktadır.
Doğrusu da budur.
Ama her an satabileceklerini de bilerek…
Son bir not: Arz edeceğim tarihi nakil, neden bir arada yaşamamız gerektiğine dairdir.
“Ben milliyetin şan ve şevketine perestiş eden bir Türk’üm” diyen Süleyman Nazif, İctihad mecmuasında Türk ırkçısı Ağaoğlu Ahmed Bey’e hitaben bir eleştiri kaleme alır.
(Dikkat ediniz: O zaman ki Türkçülük ile bugünkü Kürtçülük zihniyeti arasında çok fark yoktur.)
Şöyle diyor Nazif: “Osmanlı milletini altı buçuk asırlık mukadderatından tecrid ederek aslına irca etmeğe kalkışmanın, yani Türkçülüğe, başarısızlığa mahkûm ve çok tehlikeli bir gayrettir. Bir kızım olsa putperest Türk’le, hatta bir Şii’yle evlendirmezdim. Fakat, bir Arap, bir Kürt, bir Çerkez, bir Laz, bir Hintli, bir Cavalı benim için makbul damadım olabilir. Müslüman vatandaşlarımın kısm-ı azamı, eminim ki bu hususda benimle hem-hisdir” (2)
Türkiye Yüzyılı kardeşlik yüz yılı olacaksa bu tarz fikri zeminde sağlam temeller üzerine inşa edilmelidir.
(1.Ayrnt. bknız:https://www.haber7.com/yazarlar/zekeriya-say/3586042-barzanileri-atmak-mi-zor-yoksa-tutmak-mi)
2.” Dârülfünûn-ı Osmanî Türk Târih-i Medeniyeti Muallimi Ahmed Agayef Beyefendiye”, İctihad, sayı 71 ,11 Temmuz 1329, s.1549-1551: Nakleden: Beşir Ayvazoğlu,1924 Bir Fotoğrafın Hikayesi, Kapı yay.,İstn.2023, s.145)