Bugüne dek, Aydın’ı “mış gibi, miş gibi” idare eden ve ortada kuyu var, yandan geç misali, sorunların etrafından dolanan, süpürdüklerini halının altına saklayan yerel ve merkezi idarecilerin zaman zaman şehir de Osmanlı padişahlarının yaptığı gibi tebdili mekan edip gezerlerse, sorunu birebir göreceklerdir.
Aydın tribünlere oynayanlar yüzünden, yıllardır sorunlarına esaslı bir neşter vurulmadı.
Ama Aydın sevdalısı olarak, Aydın’ı sizler için masaya yatırdım, çekilen filmlerde bakın neler vardı..!
DEPREMDE AYDIN ALLAHA EMANET
Topraklarında en zengin tarım arazileri, biraz altının arkeolojik kalıntılarıyla, daha derinlerinden Jeotermal fışkıran ve “en güzel gökyüzünün altındaki yeryüzü’’ olarak dillendirilen Aydın, tüm bu ilklere rağmen, birinci derece deprem bölgesinde olmasıyla da, kullanamadığı nimetlerin yanında külfetlerini önlem alınmadan yıllardır bir el bombası gibi patlamaya hazır.
Verimli zirai arazileriyle bilinen tarım şehri ilimiz, bir dönem Çukurova ile baş başa yarışan Menderes Ovası üzerine kurulu ilçelerimiz ve köylerimiz ile yıllardır bir tehlikenin de üzerinde yaşamaktayız.
1970’li yılların başından itibaren Aydın merkezinde Menderes ve Gazi Bulvarları, Nazilli’de Atatürk, Hürriyet ve Ordu caddeleri, Söke’de Aydın caddesi, çok katlı yapılaşmaların merkezi oldu.
Düne kadar yığma yapıları yapan ustalar ve kalfalar, betonarme yapılarla tanıştıktan sonra, çıraklık döneminde binlerce apartman inşa ettiler.
Sokak aralarında el ile karışım yapılarak hazırlanan betonlar, çıraklık dönemindeki yapıcıların en acemi eserleridir.
2000 yılında hazır beton yapımına geçilen ilimizde, artık beton standardında istenilen seviyeye gelmiş olmakla beraber sorun bu tarihten önce yapılan binalar ve buralarda yaşayan insanların can güvenliğinin olmayışıdır.
Milat kabul edilen 1999 Marmara depreminden sonra ezberler bozularak, düne kadar hiç önem verilmeyen ve konu edilmeyen ZEMİN ETÜDÜ, yapılması zorunlu hale getirilmiş ise de, daha önce elle dökülen betonla yapılan çok katlı apartmanlar ne zaman patlayacağı belirsiz felakettir.
Bunca mühendis ve müteahhide rağmen neden depreme dayanıksızdır ?
2000 yılından önce projesi hazırlanan hiç bir yapının ZEMİN DURUMUNU belirleyen rapor mevcut değildir. ÇÜNKÜ BUNUN YAPILMASINI MECBURİ KILAN BİR ZORUNLULUK YOKTU.
İnşaat mahallinde el ile dökülen betonların su-çimento oranlarının belirlenmesi için ne bir laboratuvar, ne de bir bilimsel bir metod uygulanamamıştır. ÇÜNKÜ FABRİKASYON HAZIR BETON VE LABORUTUVAR UYGULAMASI 2000 yılında zorunlu standart olarak 25 yıllık bir geçmişe sahiptir.
2000 yılı milat kabul edildiğinde bu tarihten daha önce Aydın’da yapılan tüm özel ve resmi yapılar eski standartlarda ve elle beton üretildiğinden YENİ DEPREM YÖNETMELİĞİNE GÖRE incelendiğinde DOĞAL OLARAK depreme dayanıklı oldukları söylenemez.
Her ne kadar 2000 yılından sonra artık depreme karşı güvenli yapılar yapılmaya başlanmış ise de, bugün sorun halkın iskan ettiği ve kamunun kullandığı bütün yapılarının nerdeyse tamamının betonlarındaki dayanım zayıflığıdır.
BELEDİYELER NE YAPMALI ?
Acilen sokak sokak tüm yapılar yerinde incelenerek kentlerdeki en riskli yapıların belirlenmesi için karot testlerinin yapılarak beton dayanımlarının isteğe bağlı olmadan acilen tespiti gerekmektedir.
İskanında sakıncalı görülen bu yapıların, daire sahiplerine, durumun açıklıkla ve gereği yapılacak şekilde bildirilmesi gerekli ve zorunludur.
En dayanıksızlardan başlayarak, genel ve bölgesel kentsel dönüşüm planları dönüşüm imar rantı oluşturularak vatandaşların cebinden daha az para çıkması ve depreme dayanıklı yapı üretimi hızla yapılmalıdır.
Ancak sıkıntılı ve zorlukları bulunan bu uygulamanın kurumlarca benimsenmemesi nedeniyle, kentlerde el ile dökülen betonla yapılan yapılarda oturanlar Susurluktaki gibi orta şiddette yaşanan her depremde Aydın sokaklara dökülmektedir.
Daha şiddetli bir depremde Efeler’de Menderes Bulvarı, Gazi bulvarı, Söke Aydın caddesi ve Nazilli’de Hürriyet ve Ordu Atatürk caddelerinde yaşanacağı muhakkaktır.
İŞSİZLİK VE BEYİN GÖÇÜ.
Aydın nüfusunun ortalamasına bakıldığında genelde emekliler kenti olmuştur.
Üniversiteye giden gençlerin; okul bittiğinde Aydın’a dönmek yerine, büyük kentlere gittikleri açık bir gerçektir.
Oysa ilimiz tarım sanayi kenti ve 7 adet ( Astim, Umurlu, Nazilli, Buharkent, Çine, Söke, Ortaklar) Organize Sanayi Sitelerinin yer aldığı, Turizm hizmetinin kıyılarda yaygın olduğu, istihdam kaynakları, potansiyeli yüksek olan bir il dir. Buna rağmen bir türlü helvayı yapacak ustayı bulamayan ilimiz, nitelikli meslek sahibi eğitimli olan gençlerini dışarıya göç vermektedir.
Oysa Aydın tüm bu beyaz ve mavi yakalılara bağrına basacak doğal kaynaklara sahiptir.
JEOTERMAL VE DOĞALGAZIN SEFASINDAN ÖNCE EZASI VE CEFASI
15 yıl önce AYTO’nun davetlisi olarak ilimizde çalışan ve Aydın Bölge planlamasını yapan Yıldız Teknik Üniversitesi sunumlarında Aydın’ın tarımsal önceliklerinin vurgulaması yapılarak, kalkınmanın tarımsal sanayi olarak yapılması PLANLANMIŞTIR. Gerek AYTO gerekse Ticaret Borsası tarafından Aydın İncirinin bölgesel işaret tescili yapılmış, tanıtımı için geçmişte uçaklarda dağıtımı yapılarak Aydınla özdeş İNCİR tanıtımı yapılmış ama ihraç ürünler Aflatoksin gerekçesiyle iade edilmiştir.
Isınmada bir türlü yararlanamadığımız Jeotermal firmaları tarafından üretilecek elektrik enerjisinin ilk sondaj üretimi atığı hava kirliliğinin ve işletme esnasındaki buharın neden olduğu mikroklima olumsuz değişikliği verimli tarım arazilerimizde neden olacağı zararın boyutları gelecekte uzun peryotta büyük çapta olacağı yıllardır söylenmektedir.
Atmosfere sürekli salınan, buhar, gazlar ve atıklar ile partiküllerle suya bırakılan bor atığı İncir, Zeytin ağaçlarında ve Menderes Ovası’nda geri dönülemez hasarlara ve tarımsal verim düşüklüğüne ve hatta ileride artık ziraat yapılamayacağı uzmanlar açıklamaktadır.
Üretilen elektrikten, Türkiye’nin sanayi bölgeleri enterkonnekte sistemle yararlanırken, o elektriği üreten tesislerin, Aydın’ın verimli arazilerinin ve marka ürünlerinin sonunu getirebilecek tehditler ileride geri dönüşü olmayan zararlara neden olursa kim hesap verecektir. Bilgi kirlenmesine son verilerek bilimsel bir çalıştay ile Aydın’ın Jeotermal gerçeği ve sorunları halkımıza açıklanmalıdır.
İŞTE AYDIN’IN ÇÖZÜM BEKLEYEN ve DAHA AYDINLIK YARINLARA GÖTÜRECEK ÖNERİLER
**Aydın’ın Büyükşehir Belediyesi oluşuyla beraber, büyük düşünen liyakatlı ve deneyimli bürokratlar ile karar alınmalıdır
** Siyasi çekişme ve kayıkçı kavgalarına son verilerek kurumlar arası iletişim eksikliğinin giderilerek, resmi ve sivil tüm kurumlar arası en verimli işbirliği sağlanmalıdır.
** Trafik yollarının neden olduğu çile, yol kenarlarına park izni verilerek araç parklarına tahsisi ile belediyelerin neden olduğu trafik sorununun mutlaka çözülmesi,
**Otopark bedellerinin neden otopark inşaatına dönüşemediği, apartmanların zemin katlarının otoparka tahsisi ile bina zayıf kat oluşumuna neden olunan sorunla daha da karmaşıklığa dönüşen otopark sorununun , artık bölgesel otoparklarla giderilmesinin sağlanması,
**Kent merkezine yakın okulların geniş bahçelerinin altlarına ve kent içindeki Kipa AVM açık park alanına ikişer katlı otopark yapılarak, olası afet zamanlarında genel sığınak olarakta kullanmak üzere, bu alanların üstlerine semt basket sahaları, halı sahalar yapılarak gelir paylaşımı yoluyla işletilmesi,
**Kent yakınındaki Tralleis’in hazin ve trajik öyküsüne son verilerek, birinci derece sit alanında yer alan tüm resmi ve sivil yapılarak tarihi kentten taşınmalı ve ören yeri kimliği kazandırılarak Alanya kalesinin işletmesini üstlenen Alanya Belediyesi gibi Aydın Büyükşehir belediyesi tarafından yerel yönetimlerce turizme açılması,
**Pınarbaşı mesire alanının yetersiz kullanımına son verilerek, bu alanda ortalama bir Aydınlının gidebileceği cep sinemaları, sahaflar, antikacılar ve ikinci el pazarı açılarak, geliştirilmesi, cazibe merkezi haline getirilmesi,
**Şehir içindeki 1957 yılında İsmet SEZGİN’in belediye başkanlığı döneminde yapılan ve yersiz şekilde erkenden yıkılan 8 yıldır gelir kaybına neden olan eski otobüs ve minibüs garajının yerine alt katlarda garaj 7 gün açık kapalı pazar yeri ile üst katlarına konut ve işyeri yapılarak yerel yönetimlerin gelirlerinin kesintisiz sağlanması
**Bir tatil cenneti PAŞAYAYLASI’na dinlenme tesisleri yapılarak yazın serin ve kışın yayla ve kış turizminin geliştirilmesi
**Aydın’ın doğal ve organik ürünleri ve özellikle ZEYTİN YAPRAĞI ÇAYININ değerlendirilmemesi,
**Veysipaşa mahallesindeki restoresi biten GÜMRÜK ÖNÜ hanının yöresel ürünler satışı için bir an önce açılmasının sağlanması, aynı mahalledeki atıl vaziyetteki hamamların bir önce restoresi yapılarak lokanta kafe olarak hizmete açılması ,
** Aydın sokaklarındaki meyveleri yollarda ezilen çöp yaratan tüm turunç ağaçlarının limon ve portakal olarak aşılanması,
**Çok geç kalan tarihi eser bilinci ve kültür değerlerimize sahip çıkılması, kent içinde dağınık 20’ye yakın macar ustalar tarafından yapılan yapıların, şirketler, işadamları tarafından satın alınarak hibe desteklerle konuk evi, butik otel, konut veya şirket merkezi olarak, turizme ve Aydın’a kazandırılması
**Aydın’ın marka değer ve isimlerine sahip çıkılması, bu kapsam da adları unutulmuş Aydın -‘dan yetişmiş ünlüler ölümsüzleştirilerek isimleri parklara verilmelidir.
**Ayter alanına artık yapılacak olan tesise karar vererek, bu alanın onlarca yıldır atıl kullanımına son verilmesi,
**Ilıcabaşı’nda ve Kemer Çakırlar Çayında, ACİLEN KENTSEL DÖNÜŞÜM uygulanması
**İmar planında hükümet konağı olarak ayrılan Karayolları Şube Müdürlüğünün geniş arsasına Şükran Güngör Tiyatrosu ile beraber, konser alanı, açık hava sineması, kompleks bir kültür-sanat, eğlence ve dinlenme alanı oluşturulması,
**Eski Torlak mevkinin ve Çilingiroğlu mahallesinin yılan hikayesine dönen kentsel düzenlemesinin bitirilerek, AYKO konutları ile beraber, kente yakışır, yeni ve modern bir yerleşim alanı yapılması,
**Umudumuzu kesmeğe başladığımız Çıldır havaalanının 50 – 60 kişilik uçaklarla trafiğe açılmak üzere valilik kaynaklarından pistin uzatılarak sivil havacılığa açılmasının bir an önce sağlanması
**Bir kentin gelişmesinde, ekonomisinde ve tanıtımında çok etkili olan spor klüpleri arasında, başarılar yaratan unutulmaz siyah beyaz renkteki efsane Aydınspor’a tüm kurumlar ve meslek odaları tarafından destek olunmalıdır.
**Kentlerde STK’lar için SİVİL TOPLUM MERKEZLERİ açılarak demokrasinin kılcal damarları olan derneklerin güçlenmesi, yerel yönetimlere projeleri ile destek olmaları en güçlü sivil toplum kuruluşu olan KENT KONSEYİNİN belediyelerin idari ve mali baskısından kurtularak, kamuoyunun beklentilerine uygun özgür ve bağımsız çalışmasının sağlanması ve faaliyetlerini yerine getirmeleri için mekan ve yönetimsel imkanların oluşturulması.
Tüm bu projeler belediye bütçesinden kuruş çıkmadan pekala yapılabilir. Çünkü örnekleri diğer kentlerde çoktan yapıldı.
Bize gereken tek şey önce inanmak, başarı zaten gelir ardından.
SÖZÜN ÖZÜ: EN FAKİR İNSAN PARASI OLMAYAN DEĞİL , HAYALİ OLMAYANDIR.