Aydın’ı nasıl bilirsiniz?

Abone Ol

Genelde bu soru Allah gecinden versin , musalla taşında uzanmış yatan rahmetlinin cenaze namazında eş dost ve yakınlarına sorulur.
Ama Aydın şehri musalla taşında yatan bir kentten farksız son günlerde.
Ülkenin gündeminde ne varsa , hepsi aynen Aydın’da.Hiç bu kadar yoğun siyasi tartışma ve gerginlik yaşamadı bu aziz şehir son zamanlarda .
Avara kasnak , herkes haklı , karşı taraf haksız , Türkiye bir tarafıyla gülüyor bize.
Adı AYDIN olan bir kentte , karanlık ve kaos dolu olan biteni tebessümle izliyor millet..!
Oysa bu kadim kentin zenginliği yer altı ve yeryüzü arasında bize sunulmuştur.
Neler mi ?
Aydın topraklarının 30 cm altı pamuk ve zirai bitkiler için hazinedir,
Yerin 1 metre altında Zeytin ve İncir ağacı kök salar ve nimet sunar,
Yerin 1-2 metresinde antik kentler ile tarih yüzünü gösterir,
Biraz daha derinlerde 1500-2000 metreden enerji ve zenginlik fışkırır.
İşte bu zenginliğin üzerinde yaşayan ve farkında olmayan Fakir Aydınlılar,
Yerin üstünde tepinir durur.
aslında her gündeme geldiğinde bir Aydınlı olarak utanıyorum hali pür melalimizden,
Ortada bir zengin pasta tepsisinden,
Farkında değil Aydınlılar üzerinde oturduğu bu hazineden,
Aydından yıllardır yaşanan beyin göçü,
Okudukları şehirde tutunmaya çalışan gençler,
Dönmeyen gençlerin yerine , Aydın’a yerleşen emekliler,
gençler gurbette , emekliler bu kentte,
Aydın tam bir açık huzurevi.
Ama huzur kalmadı son günlerde, Aydın siyasetinde durulmayan çekişmeler çözüm bekleyen vatandaşı iyice çileden çıkaran sorunlar bu zengin kent’e hiç yakışmıyor. Makamı koca , ama kendisi cüce insanlar canlı yayınlarda elma şekeri peşinde kavga eden çocuklar gibi atışıp , dalaşıyorlar.
Aydın’ı yönetmeye söz verip seçilmiş başkanlar, meclis üyeleri, siyasi parti başkanları , milletvekilleri sözüm sizlere.
Aklınızı başınıza alın.
Aydın’lı vatandaşın evi zaten yangın , benzinle etrafında dolaşmayın ,
Hizmet ve çözüm için seçildiğinizi unutmayın.
Öncelerden benzer krizleri çok yaşadık bu kentte.
Ama uzun sürmezdi her seferinde.
Çok değil bir 20-25 sene önce Vali , Hüseyin Avni Coş ve Erol Ayyıldız Aydın da görev yaparken , benzer çekişmeler yaşandığında, hatırlayın , Aydın AYESOB Esnaf Odaları Birlik Başkanı , 3 ay önce yitirdiğimiz Hulusi Akşit devreye girer tarafları bir masada buluşturur, sulh çubuğu yakardı.
Bugün Hulusi Akşit yok aramızda , ama Ankara’da Aydın vekilleri ile devleti temsil eden makamda bulunan “ istisnai devlet memuru “ sayın Aydın Valisi iktidarı muhalefeti ile bir araya gelerek AYTO başkanı Hakan ÜLKEN’in duyarlı girişimiyle özlediğimiz bir karede bir araya gelmişlerdi.
Şimdi yine aynı fotoğrafı görmek istiyoruz.
Sayın Aydın Valisi ildeki siyasi ve idari kurumların başkanlarını bir araya getirerek gündemi masaya yatıralım.
Taraflara asli görevlerini hatırlatalım.Eğer bu sorun devam ederse , Aydın ivme kaybeden , prestijini yitiren , küskünler kenti olarak anılacaktır.
Eğer taraflar kendilerine gelmezse , sandıklar ortaya geldiğinde , en büyük hakem her iki tarafa “kırmızı kart “ gösterecektir.
********************
Bu ay içinde 25 Kasım , “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü “ olarak kutlandı. Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, 1999 yılında kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık oluşturmak amacıyla BM Genel Kurulu kararı ile ilan edilen gündür.
Ekonominin bozulmasıyla , toplumun tüm dinamikleri olumsuz etkilendiği açıktır. Tıpkı bir domino taşları dizisi gibi birbirini devirip, çarkın dişleri bozulur.
Önce dürüstlük, sonra ahlak, sonunda suçlar artar.
Kadına şiddet de bozulan ekonominin bozulan çarkları gibi , geçinme zorluğu boşanmalara , aile içi şiddete , trafikte, apartmanda, sokakta cinayetlere toplumu felakete sürükler.
Bunda da en zayıf halka ekonomik özgürlüğünü kazanamayan kadınlardır.Şiddete başvurduğu için erkekler suçlanır.Haklı yönleri elbette vardır.Ama hafta içinde kutlamalara dikkat ettim.Sadece kadınlar eylemdeler.Sessiz yürüyüşler, demeç veren kurumlar, yerel yönetimler.Kınamakla , eylem ile bir yere varılamıyor maalesef.Sadece konunun önemine dikkat çekilmekten başka işe yaramayan bu eylemlerin içi boş kalıyor.Sorun cinsiyet ayrımına kadar götürülüyor. Erkekler geri dönüşü olmayan şekilde öteleniyor.Çiftlere bir şans daha verilerek , bir araya gelmeleri sağlanması ve birlikteliğin devamı düşünülmüyor.
Nasıl mı ?
Kadına şiddet karşıtı eylemlerinde erkekler bir tarafa itilip , keskin sınırlar çizilip kadınlar diğer tarafta husumet körükleniyor. Oysa , madem şiddetin nedeni erkekler , neden erkekler dinlenmiyor?
Kadın ile erkeğin sorununu birlikte çözmek yerine , neden ötekileştiriyoruz ?
Sorunu ayrıştırıp , keskinleştiriyoruz ?
Peki ne yapmalı ?
Aile içinde sorun yaşayan çiftler birlikte rehabilitasyona alınarak , profesyonel destekle aile içi sorunlara son vermeli.
Her hata yapanın ,bir kez daha şansı olmalı.
Ama birilerinin arka bahçesi gruplar, yangına benzin dökerek , aile içi sorunları daha da alevlendirerek ,çözümsüz bir kördüğüm haline getirmektedir.
Yapılan eylemler , yürüyüşler soruna çözüm olsaydı, kadın ölümleri ve şiddet dururdu.Oysa her geçen sene kadına şiddet daha da artmaktadır.
O halde , erkek eğitilmeden , bu sorunu çözmek demek , en hafifiyle boşa kürek çekmektir.Onun için aile terapileriyle , evlilik öncesi evlilik okullarıyla hem kadına hem de erkeğe ailenin ne olduğunu anlatmalıyız.
Aileleri asla ayrıştırmamalıyız.

SÖZÜN ÖZÜ :
HATA YAPMAK İNSANLARA ÖZGÜDÜR ,
BUNU BAŞKALARINA YÜKLEMEK İSE POLİTİKACILARA ÖZGÜDÜR.