Aydın’a iki gün üst üste iki bakan geldi. İlki, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş; ardından Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır. Bakanlar Göktaş ve Kacır’ın ziyaretleri, Aydın’ın gündemine bir kez daha Ankara’yı taşıdı. Fakat biz hâlâ yanlış yerde duruyoruz: Ziyaretlerden alınacak payı, kazandırılacak yatırımı değil; kim hangi partiyken ne demişti, kim kiminle yan yana durdu, ona takılıp kalıyoruz.
Oysa mesele bu değil. Eğer gerçekten Aydın’ı seviyorsak, bu şehirde yaşıyorsak, artık kısır siyasi çekişmeleri bir kenara bırakmalıyız. Bakanların ziyaretleri sonrası asıl soru “Aydın’a ne kazandıracaklar?” ve “Aydın için hangi projeleri hayata geçirecekler?” olmalı.
Bakan Mahinur Özdemir Göktaş’ın ziyareti, bu anlamda çok güzel bir örnek oldu. Vatandaşlarla fotoğraf çekilme taleplerini kırmadı, kısa süreli ayaküstü sohbetleri bile önemseyerek dinledi. İşte devletin sıcak yüzü, samimiyetle birleşince böyle görünür. Bence bu samimiyet, Aydınlı vatandaşların devlete güvenini artıran bir tabloyu da ortaya koydu.
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun bakanlarla sıcak ve samimi temasları ise şehrin hizmete hazır olduğunu gösteriyor. Burada dikkat çeken bir başka detay var: AK Parti’ye geçişi üzerinden eleştirilen Özlem Çerçioğlu, sadece siyasi bir hamle olarak değil, şehrin menfaatini gözeten iş birliği tavrı sergiliyor. Siyaset güdenlerin veya farklı bir nedenle kötüleme peşine düşenler, hizmet için yapılan çalışmaları, verilen çabaları göremiyor ya da görmek istemiyor. Oysa önemli olan, hangi partiden olursa olsun şehrin kazanmasıdır. Başkan Çerçioğlu’nun ve diğer siyasi aktörlerin samimi iş birliği, Aydın’a hizmet kapısını aralayacak ve yeni projelerin önünü açacaktır.
Aydın artık siyasetin gündelik tartışmalarına takılmadan, bu tür ziyaretlerin ve iş birliğinin şehre ne kazandıracağına odaklanmalı. Bakanların samimiyeti, belediye başkanlarının ve yerel temsilcilerin iş birliği, doğru yönetimle birleştiğinde şehrin hizmete açılan kapısı aralanmış olur. Bizim görevimiz, çekişmeleri bir kenara bırakıp bu kapıyı birlikte açabilmek olmalı. Tabii ki Bakanların sadece ziyaret etmeleri veya söz vermeleri yeterli değil; bu sözlerin iyi bir takibi yapılarak projelerin hayata geçirilmesi de son derece önemli.
Bu tabloya baktığımızda geçmişte yaşanan eksiklikleri de göz ardı etmememiz de lazım. Aydın, İYİ Parti'den AK Parti'ye geçen Nazilli Belediyesi önceki dönem başkanı Kürşat Engin Özcan ile benzer bir senaryoyu yaşamıştı. Gerçi onun en büyük şanssızlığı, asrın felaketi depremi yaşaması ve hizmet talebi döneminde tüm yatırımların deprem bölgesine kaymasıydı. İnşallah ülkemiz böyle bir felaketi tekrar yaşamaz. Ancak birçok söz havada kaldı. 50 milyonluk Denizli-Aydın karayolu üzerindeki aydınlatma ve peyzaj çalışması, Aydın-Denizli karayolu üzerindeki 11 kilometrelik Nazilli giriş ve çıkış yollarının yenilenmesi gibi birçok önemli proje askıda kaldı. Bu dönem, Özlem Çerçioğlu’nun bunu yaşamaması ve şehrin kazanması gerekir.
Büyükşehir Belediye Meclisi’nde borçlanma yerine hibe önerisi de boşuna siyasi söylemlerdir. Bu tür gerçekçi olmayan söylemler yerine, hizmet için ortak bir adım atılmalı ve şehrin kazanması için gereken tüm zemin hazırlanmalıdır. Aydın artık hak ettiği hizmetleri, yatırımları ve projeleri almalı.
Bakanların samimiyeti, belediye başkanlarının ve yerel temsilcilerin iş birliği, siyasi renkleri bir kenara bırakıp şehrin menfaatine odaklanmak Aydın’ın geleceği için kritik önemde. Artık Aydın’ın gündemi; kimin kazanacağı değil, şehrin ne kazanacağı olmalıdır. Çünkü tüm bu siyasi çekişmenin esas görüleceği tarih, 31 Mart 2029’dur; bugünkü tartışmalar ve hamleler, aslında sandık kurulduğunda değerlendirilecektir. Bu nedenle, şehrin kazanması için gereken adımlar, siyasi hesapların önüne geçmelidir.