Ailenin aynası; Çocuk

Abone Ol

Bir çocuğun yetiştiği ortam, onun dünyaya bakışını şekillendirir. Sevgiyle büyüyen çocuk sevgi dağıtır, korkuyla büyüyen çocuk korku saçar. Aslında, çocuklarımız bizim hayata bıraktığımız izlerin sessiz yansımalarıdır.
Bir çocuğun nasıl bir birey olacağı, çoğu zaman nasıl bir ortamda büyüdüğüyle doğrudan bağlantılıdır. Çocuklar, tıpkı sünger gibi çevrelerinden gördükleri her şeyi emer, davranışlarını gözlemledikleri yetişkinlerden öğrenirler. Evde duydukları ses tonundan, anne-baba arasındaki iletişim biçimine; bir hata karşısında verilen tepkiye kadar her detay, onların kişilik gelişiminde derin izler bırakır.
Bugün toplumda saygılı, vicdanlı, paylaşımcı bireyler görmek istiyorsak; önce evlerimizde bu değerleri yaşatmalıyız. Çünkü çocuk, nasihatle değil, örnekle büyür. “Yalan söyleme” diyen ama kendi çıkarı için gerçeği eğip büken bir ebeveyn, farkında olmadan çocuğuna yalanın meşru olduğunu öğretir. “Korkma” diyen ama her adımda endişe saçan bir yetişkin, cesareti değil kaygıyı miras bırakır.
Bu yüzden çocuk yetiştirmek, sadece onları büyütmek değil, kendimizi de yeniden inşa etmektir. Onlara empatiyi, dürüstlüğü, sevgiyi ve sabrı öğretebilmek için önce bu değerlere sahip olmamız gerekir. Çocuğun yanında sabırlı davranmak, onun duygularına alan tanımak, hata yaptığında yargılamak yerine rehberlik etmek, geleceğe bırakılacak en kıymetli mirastır.
Unutmamak gerekir ki çocuklar, sözlerimize değil davranışlarımıza bakar. Onların gözünde biz, yaşamın en güçlü temsilcisiyiz. Dolayısıyla yetiştirdiğimiz çocuklar aslında bizim aynamızdır. O aynaya baktığımızda ne görüyorsak, bir gün toplumda da onu görürüz.
Bugünün çocukları, yarının büyükleri olacak. Onlara nasıl bir dünya bıraktığımızdan önce, nasıl bir insanlık mirası bıraktığımızı düşünmeliyiz. Çünkü o miras, gelecek nesillerin karakterinde şekil bulacak.