Maalesef ki gün geçtikçe ülkemizde trafikte çıkan kavgalar artıyor. Ve bazen daha yıkıcı sonuçlanabiliyor. Trafik aslında hepimiz için bir stres oluşturur. Beynimiz stresli an yaşadığında, bunu tehdit gibi algılayıp vücuda sinyaller gönderir. Bu sinyaller bizi ‘savaşmaya ya da kaçmaya’ hazırlar. Böylelikle bireyler gerilir. Buda beynimizin iyi muhakeme yapamaması demektir. Trafikte öfke ve stres bu şekilde ortaya çıkar. Trafikte öfkelenen insanlar daha yüksek kaza ve şiddet riski altındadır, mevcut sağlık sorunlarını da daha fazla kötüleştirebilir. Kanada’da yapılan son araştırmalarda, trafikte öfkesini kontrol edemeyen sürücülerin %97’sini erkekler oluşturuyor. Erkeklerin sürücülerin, kadınlara oranı güç kullanma oranı daha yüksek.
Trafikte kural ihlallerine, trafiğin sıkışık olmasına öfke duyabiliriz. Bazen yoğun geçen iş temposundan sonra trafikte kaldığımızda açlık, susuzluk gibi fizyolojik ihtiyaçlar eklendiğinde öfkemiz daha da artabiliyor. Trafikte siz öfkeli olmasanız bile öfkeye maruz kalmak, sürücüler için bile tehdit oluşturuyor. Konsantrasyon bozukluğu (dikkatsizlik), direksiyon hakimiyetinde azalma, karar verme yeteneğinin zayıflaması gibi sonuçlara yol açabiliyor. Bunlar, trafikte risk ve tehlikelerin artması anlamına geliyor. TÜİK verilerine göre, trafik çarpışmaları ve öldürmeleri sonucu Türkiye’de her yıl ortalama 8 bin kişi hayatını kaybediyor ve 300 bin kişi yaralanıyor. Yani, Türkiye’de trafik ölümleri araç sayısı dikkate alındığında Avrupa ortalamasından yaklaşık altı kat daha fazla. Trafikte çoğu ölümlerin nedeni, saldırgan sürücü davranışlarıdır. Nedeni ne olursa olsun trafik yüzünden tanımadığımız biriyle kavgaya girip psikolojik ve fiziksel sağlığımızı riske atmak anlamsızdır.
Trafikteyken, başka sürücüleri de anlamaya çalışmamız gerekiyor. Ayrıca, trafikte aç veya yorgun hissediyorken öfke duyduğumuzda neden öfkeli olduğumuzu düşünmeli ve öfkemizin altında yatan temellere bakmalıyız. Çünkü öfkemizin arkasında birden fazla karşılanmamış ihtiyacımızı görmemiz önemlidir. Böyle bir durumda öfkeyi bir sorun çözme biçimi olarak görüyorsanız onu kullanma ihtimaliniz de artar. Ancak öfkeyi kontrolden çıkmadan kullanmanın yolları var.
Trafikte Öfke Kontrolünü Sağlamak için neler yapılabilir?
Trafikte en çok nelere öfkelendiğinizi, hangi durumlarda öfkeyi hissettiğinizi bilmek gerekiyor. Örneğin; trafik sıkışıklığında sinirli hissetmeniz normal bir durum fakat “Şu anda her şey can sıkıcı görünüyor çünkü yorgunum ama biraz dinlendikten sonra böyle hissetmeyeceğim” diyerek bu durumu kabul etmek öfkenizi kontrol etmek için iyi bir başlangıç olur. Aynı zamanda öfkenin yoğunlaştığı durum ya da zamanları netleştirebilirseniz, bu durumlara farklı şekillerde hazırlıklı olabilirsiniz. Çoğu insan yorgun olduğunda, aç olduğunda veya acele ettiğinde daha çok öfke duyuyor. Bu riskleri ortadan kaldırabilirsek bazı durumlarda öfkenin önüne geçebiliriz. Mesela, uykumuzu iyi almak, aç kalmamak, yorgunsak dinlenmek için molalar almak, acele etmemek için planlı davranmak yapabileceklerimizden bir kısmı. Ayrıca trafikte sakin kalabilmek için yolculuk sırasında nefes alma egzersizlerini öğrenip kullanabilir, sakinleştirici müzikler dinleyebilirsiniz.