Aydın’da üç farklı sektörde girişimci olan iş insanı Ömer Altuntaş, oluşturduğu katma değer ve istihdamla kente değer katıyor. Hoş görülü, mütevazı, sevecen ve beyefendi kişiliği tanınan Altuntaş, iş hayatının yanı sıra çok sevdiği futbolda da başarısını sürdürüyor. Süper Lig’de 21 yaşında futbol hakemliği yaparak kolay elde edilemeyecek bir başarıya imza atan Altuntaş, 5 yıldır Aydın Büyükşehir Belediyespor’da Futbol Şube Sorumlusu olarak görev yapıyor. Bu yönüyle de Aydın futboluna önemli bir değer katan başarılı iş insanı Altuntaş ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. ‘Size Dair’ adlı köşemizin beşinci konuğu olan Altuntaş, kendisine dair bilinmeyenleri ve özel yaşantısını gazetemizin muhabiri Mehmet Kavas’a samimi bir dille anlattı.

*Kendinizi tanıtabilir misiniz?


Aydın’da 1978 yılında doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite tahsilimi, Aydın’da tamamladım. Askerlik dışında hayatımın tamamını Aydın’da geçirdim. Adnan Menderes Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunuyum. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda uzun yıllar uzman olarak görev yaptım. Kalibrasyon, Organik Yumurta Çiftliği ve Ağız Diş Sağlığı Merkezi Multi Clinic olarak üç tane şirket ortaklığım var. 10 yıl klasmanda, 5 yıl da Süper Lig kadrosunda futbol hakemliği yaptım. Beş yıldır da Aydın Büyükşehir Belediyespor’da İkinci Başkanlık, Futbol Şube Sorumlusu ve Basın Sözcüsü olarak görev yapıyorum. Aynı zamanda Aydın Amatör Spor Kulüpleri Federasyon Yönetim Kurulu Üyesi ve Basın Sözcüsü olarak görevlerim bulunuyor. Evli ve iki çocuk babasıyım. Orta derecenin üzerinde İngilizce konuşabiliyorum.

*20 yaşındaki kendinize ne söylemek isterdiniz?


O dönemde yaşıtlarım, üniversite kantininde çay-kahve içerken ben günde 1,5 saat sabah, 1,5 saat akşamüzeri antrenman yapan, Süper Lig kadrosunda yer almak üzere çalışan, aynı zamanda da öğrencilik yapan birisiydim. Sadece kendimi, üniversite ve hakemlik değil bunun yanında daha farklı yönden de geliştirmek isterdim. Bu nedir, ikinci bir yabancı dil, yüksek lisans, farklı bölümde bir yan dal. Bu noktada kendimi eksik buluyorum.

*Hayatınızda bir dönüm noktası var mı? Gerek hayatınızda gerek kariyerinizde size etki eden bir kişi var mı?


Hayatımda bir değil, birden fazla dönüm noktaları var. Bunlardan biri hakemlik hayatım. Bugün beni Aydın’da Ömer Altuntaş yapan en önemli etkenlerden biri Süper Lig kadrosunda hakemlik yapmamdır. Bu anlamda en büyük katkı dönemin İl Hakem Kurulu Başkanı Sayın Süleyman Mersin’dir. Beni hakem yapmıştır. Devamında ise uzun yıllar komşuluğumu yapan Mukan Perinçek’tir. 21 yaşında Süper Lig kadrosunda hakemlik yapabilen Aydınlı bir hakem bir daha gelmedi. Benim yaş grubumda Aydın’da bu şansı bulabilen başka kimse olmadı. Eğitim hayatımda Arkeoloji Bölümü’nü seçmem de önemli rol oynayan kayınpederim Abdullah Yaylalı’dır. O dönem kayınpederim değildi, okulda hocamdı. Arkeolojiyi seçmemde bana tavsiyelerde bulundu. Dolayısıyla hayatımın dönüm noktalarından biri budur. Daha sonra insanın en önemli hayatı, aile hayatı. Eşimle tanışmam, evlilik sürecine girmem de bir dönüm noktasıdır. Daha sonra da çocuklarım. Anne ve babamızın katkıları hiçbir zaman yadsınmaz ama bu isimler hayatımda hep pozitif yukarı hareketlerimin başında olan insanlardır.

*Hayatınızın olmazsa olmazı dediğiniz üç şey nedir?


Ailemin eksik olduğu hiçbir resim beni mutlu etmiyor. Dolayısıyla öncelikle ailem. Ailem derken de eşim, çocuklarımla beraber annem, babam ve kardeşim. Bununla beraber sosyal çevrem. Aydın’da güzel bir sosyal çevrem var. Onlarla beraber olmaktan keyif alıyorum. Üçüncü olarak ise başarı. Yaptığım işte hep en iyi olmak isterim. Dolayısıyla ailem, sosyal yaşantım ve başarı, benim olmazsa olmazımdır.

*Hayatta iyi ki yapmışım dediğiniz bir şey var mı?


İyi ki futbol hakemi olmuşum. Bu hayatımda kurduğum, ortağı bulunduğum işler ve işletmelerde, hakemlik hayatımda öğrendiğim yöneticilik faktörleri, benim işlerde başarılı olmam da en önemli etkenlerden biridir. Ben 16 yaşında, 22 tane futbolcuyu yönetiyordum. Binlerce seyircinin karşısına 20’li yaşlarda çıkmaya başladım. Bir ilin mülkiye amirleri, rektörlerle diyaloglara girmeye başladım. Bunlar 20’li yaşlarda bir insan için önemli bir tecrübe, olgunluk getiren faktörlerdir. Daha sonra aile hayatı kurmam da iyi ki evlenmişim. En iyisi de çocuklarımın bana nasip olması.

*Bu konuda yetenekliyim dediğiniz bir alan var mı?


Sosyal anlamda kendimi çok yetenekli buluyorum veya bu bana söyleniyor. İnsan ilişkileri konusunda, yönetimsel anlamda kendimi yetenekli buluyorum.

*En sevdiğiniz huyunuz nedir?


Vazgeçmem. İstediğim bir şeyi elde edene kadar vazgeçmem. Çabuk demoralize olmam. Olumsuzluklar beni yıldıramaz. Düştüğüm yerden kalkar bir daha başlarım. Ben, futbol hakemliğine başladım zaman, 112 kiloydum. Klasmana teklif edildiğimde ise 98 kiloydum. Dönemin Merkez Hakem Kurulu Üyesi Mevlüt Güzel, o zaman Futbol Federasyonu Başkanvekili Mukan Perinçek, bana ‘Sana bu kiloyla maç veremeyeceğiz’ dediler. Ben, yaklaşık 3 ayda 22 kilo verdim. Bireysel antrenörüm Sayın Tevfik Ata Tekin idi. Çok ciddi diyet ve çalışma programıyla ben ilk koşuda hakemler arasında Türkiye birincisi oldum. Üç bin 250 metreyi 12 dakikada koşarak daha önce görülmemiş bir dereceye imza attım. Tevfik hoca bu durumu üniversitedeki derslerinde örnek olarak anlatmıştır.

*En sevmediğiniz huyunuz nedir?


Ben olaylara iyimser yaklaşırım. Karşı tarafı her zaman olaylara 1-0 önde başlatırım. Karşımdaki herkes doğru söylüyor diye kabul ederim. Bu tarz durumlar maalesef olumsuz olarak geri dönüyor ancak bu huyumdan da vazgeçmeyeceğim.

*Neye tahammülünüz yok. En çok neye kızarsınız?


Saygısızlığa kesinlikle tahammül edemiyorum. İnsanların birbirlerine saygılı davranmaları gerektiğini düşünüyorum. Bu saygınlığın olmadığı her yerde ilişkilerin bozulduğunu düşünüyorum. Saygısızlığın devamında getirilen birçok olumsuzluk insan hayatını birinci derecede etkiliyor.

*Hayatta bir pişmanlığınız var mı?


Ben kendimi şanslı hisseden insanların başındayım. Benim şu an sahip olduklarım, beni mutlu ediyor. Dolayısıyla bu hayatta şu dönemeçte şurayı dönseydim daha iyi olurdu dediğim bir şey yok. Bu da çok az insana kısmet olacak bir şey. Bazı eksiklikler tabi ki görüyorum kendimde. İkinci bir yabancı dil bilmemek gibi, işletme konusunda yüksek lisans yapmamak gibi. Bunlar benim için pişmanlık değil, keşke yapsaydım dediğim konular.

*Sizi en iyi anlatan cümle nedir?


Arkadaşlarıyla çalışan, dostlarıyla bir arada olmaktan mutlu olan, sevdikleriyle paylaşımı her zaman yüksek olan bir insanım. Paylaşım yapan, Aydın’a hizmet etmeyi çalışan ve Aydın’da çevresi kadar sevilmeyi, saygı görmeyi isteyen bunun için yaşantısını bu şekilde uyarlayan bir insan olarak kendimi tarif edebilirim.

*Bir gününüz nasıl geçiyor?


En büyük avantajım, erken kalkmak. Uykuya çok düşkün değilim. Dolayısıyla geç yatıp erken kalkıyorum. Haftanın 3-4 günü spor yaparak güne başlıyorum. Sporu önemsiyorum ve hayatımın her noktasında sporla başlamanın faydasını görüyorum. İş hayatımız yoğun geçiyor. Sosyal hayatı aktif olan bir insanım. İş dışında arkadaşlarımla fikir alışverişi yapmak için toplantılar düzenliyorum. BAL’da mücadele eden futbol takımımız var. Kulübede de zaman ayırmam gerekiyor. Dışarıda olma zorunluğum olmazsa akşam yemeğini mutlaka evimde yerim. Çocuklarımla zaman geçirmeyi seviyorum. Bir günüm, iş, kulüp, aile ve sosyal çevreyle dolu dolu geçiyor.

*Bu yoğun tempoda kendinizi nasıl dinlendiriyorsunuz? Ailenize vakit ayırabiliyor musunuz?


Yoğunluk bizim hayatımızda olması gerekiyor. Yoğunluğu yaşamamız gerekiyor ki başarıya ulaşalım. Başarıya ulaştığımızda aldığımız maddi ve manevi doyum, ailemize de yansıyor. Aileme gerekli zamanı ayırıyorum. Hayatımın yoğunluğundan memnunum. İşte bu yoğunluktan da beni dinlendiriyor.

*Aydın’ı tek kelimeyle anlatsanız ne dersiniz?


Cennet. Bu şehri sevmek için çok sebep var. Aydın’ı çok seviyorum. Aydın’ın çok daha iyi yerlere gelmesi gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla bunun için de çalışıyorum.

*Dünyanın 8’inci harikasını seçmeyi size verselerdi, nereyi seçerdiniz?


Benim gözümde en önemli yer, Anıtkabir. Ben Atatürkçü bir insanım. Benim tek görüşüm, Atatürkçülük. Dolayısıyla benim için Anıtkabir, bina olarak değil Atatürk’ün düşüncelerini, ülkeye kattığı değerlerin devamı açısından sembolik bir yer. Benim gözümde de 8’inci değil, birinci harika.

*Elinizde sihirli bir değnek olsaydı, dünyada neyi değiştirirdiniz?


Ekonomik, askeri, ticari, siyasi hiçbir şeyin insan hayatının önüne geçmesine izin vermeyen bir dokunuş yapmak isterdim.

*Hangi takımı tutuyorsunuz? En beğendiğiniz sporcu?


Beşiktaş. Türkiye’ye en büyük katkı sağlayan, en beğendiğim sporcu Naim Süleymanoğlu’dur. Takım anlamında ise Voleybol Kadın Milli Takımımızı inanılmaz beğeniyorum. Eda Erdem, Meryem Boz, Hande Baladin bunların hepsi çok önemli sporcular. Bu sporcularımız yaşantıları ve başarılarıyla gençlerimize örnek oluyorlar.

*Bir toteminiz var mı?


Önemli iş görüşmelerden önce giydiğim kıyafetler var. Önemli iş görüşmelerinde renk ve marka olarak giydiğim gömlekler vardır. Onlarla başarıyı sağladığım müddetçe devam ederim. Ama istediğimi alamadığımda gömleğimi değiştiririm. Maçlarda da özellikle giydiğim mont var. Beşiktaş maçlarında bunu yapmam. Toteme inanırım yani.

*En sevdiğiniz yemek?


Kırmızı etin bütün türlerini seviyorum. Son iki aydır diyetteyim. İki ayda 11 kilo verdim. Sevmesem de balık yemeye çalışırım. Taze fasulye, bamya, börülceyi severim.

*En sevmediğiniz yemek?


Allah eksikliğini göstermesin pırasa yemeğini sevmiyorum.

*En son okuduğunuz kitap?


Yılmaz Özdil’in ‘Atatürk’ adlı kitabını okudum. Daha çok şu anda kişisel gelişim kitaplarının üzerine yöneliyorum.

*Ne tür müzik dinliyorsunuz?


Müzik, aradığım bir şey değil. Arabaya binerim radyoyu açarım, ne çalıyorsa onu dinlerim. Türkçe Pop seviyorum ama müziği benim hayatımdan çıkarırsan etkilenmem. İrem Derici, Sertab Erener gibi sanatçıları dinlerim.

*En son izlediğiniz dizi ya da film?


En son Metin Akpınar’ın sohbet tarzı bir programını ve Cem Yılmaz’ın gösterisini izledim.

*En beğendiğiniz sinema oyuncusu?


Sinemaya gidip film izlemesini seven birisiyiz. Pandemiden önce eşimle haftada bir gün sinemaya gidiyorduk. Nejat İşler, Oktay Kaynarca, Berna Laçin, Yılmaz Erdoğan’ı izlemeyi seviyorum.

*Bir film çekseniz ismi ve konusu ne olurdu?


İsmi ‘Sonunda iyiler mutlaka kazanır’ olurdu. Ben uzun vadede doğru yapılan işlerin doğru sonuç vereceğini düşünüyorum. Allah’ın adaletine her zaman inanırım.

Günde en sık kullandığınız kelime nedir?

Mükemmel düzeyde.

*Sizce, hayatı en değerli kılan şey nedir?


Maneviyat. Maneviyatı sadece inanış anlamında da söylemiyorum. Yaşantısı, çevresiyle olan ilişkileri, dünya görüşüyle insanlar, maddi şeylerden bağımsız olarak değer görüyorlar. Dolayısıyla manevi duyguların insan hayatında etkisinin diğerlerinden fazla olduğunu düşünüyorum.

*Geçmiş yıllarınızdan hangi günü tekrar yaşamak isterdiniz?


İki günüm var. Birisi 24 Ağustos 2011 tarihi kızımın doğduğu gün. 12 Aralık 2018 ise oğlumun doğduğu gün.

Hayatında ilginç bir anı var mı?


Genç yaşta hakem olarak Süper Lig’e çıktım. Ankara’da bir seminer vardı. Yolculuk esnasında uyuyamadım ve seminer saatine kadar da dinlenme fırsatım olmadı. Ramazan ayı idi. İftarımızı yaptık. Günün yorgunluğu, iftarın verdiği rehavet seminer esnasında uyuklamışım. Merkez Hakem Kurulu Başkanı Bülent Yavuz da herkesi takip eden biriydi. Seminerde bana ‘Ömer, biz sizi ne zorluklarla buraya getiriyoruz, sen buraya uyumaya mı geldin’ dedi. 60 Süper Lig hakemin yanında kendisinden ciddi bir uyarı almıştım. 10 dakika sonra Mukan Perinçek’in haberi olmuştu. Mukan başkan da her karşılaştığımızda anlatır. Kendime ders aldığım konulardan biridir.

*Hayatta en sevindiğiniz an?


Çocuklarımın doğumunun dışında üniversiteyi kazandığım zaman, devlet memurluğuna atandım an, Büyükşehir Belediyespor’un BAL’a çıktığı zaman, Aydınspor’un Fenerbahçe’ye 6 tane gol attığı maç, çok mutlu olduğum anlardan biridir. Aydınspor’un şampiyon olup 1. Lig’e çıktığı zamanı da söyleyebilirim.

*Hayatta en üzüldüğünüz an?


Net olarak şu oldu bu oldu diyebileceğim bir şey yok ama sportif anlamda Aydınspor’un 1992-1993 sezonunda Süper Lig’den küme düştüğü zaman çok üzülmüştüm. Eskişehirspor ile Konya’da maç oynamıştık ve ben o maç sahadaydım. Bu maçı Aydınspor’un sahada kaybetmediğini herkes biliyor. Ayrıca dostlarımdan beklemediğim bir tavır karşısında üzülmüşümdür.

*Gençlere bir çağrınız var mı?


Kişilerin küçük yaşlardan itibaren kendi yeteneklerini fark etmesi bunlara yönelik çalışmaların, hayatta mutlu oldukları şeyin üzerine gitmeleri gerekiyor. Örnek veriyorum, bir insan muhasebeci olmak istemiyorsa olmamalı. Sadece gelir için bunu yapmamalı. O insanın mutlu olabildiği başka bir iş varsa daha az kazanıyorsa bile onun peşinden gitmeli. Uzun vadede mutlaka o muhasebeciliği geçecektir. Yeteneği nerdeyse, mutluluğu nerdeyse bu hangi alan olursa olsun oradan vazgeçmemeli.