'Her şeyin fazlası zararlıdır' diyor, 'şiddetin önüne geçmeliyiz' diye ekliyor Sibel hanım. Oysa ki hepimiz tuttuğumuz takımlara çok fazla değer verip, kaybettiğinde uykularımız kaçmıyor mu? Acaba ruhsal anlamda psikolojik sorunlarımız mı var? Durun durun endişe etmeyin. Kendinize ve etrafınızdakilere henüz zarar verme boyutunda değilseniz bir şansınız daha var.
Uzman Psikolog Sibel Bilir ile taraftar ve sporcu psikolojisini konuştuk. Futbol'da şiddetin nasıl önüne geçilebilir, fanatizm ruhsal bir bozukluk mudur? Tüm bu soruların cevabını, yıllarca yurtdışında yaşamış ve eğitim hayatını hep yüksek dereceler ile tamamlayarak taçlandırmış Uzman Psikolog Sibel Bilir'den alacağız. Çok yoğun olmasına rağmen gazetemize vakit ayırdığı için kendisine teşekkür ediyorum. Ahmet Çelik: Fanatizm bir psikolojik bozukluk mudur? Sibel Bilir: Öncelikle her şeyin aşırısı zararlıdır. Aşırı sevgi de zararlıdır, aşırı kıskançlık da zararlıdır. Her duygunun aşırısı zararlıdır. Çünkü kontrolsüzlük içerir. Bu da kişiyi olumsuz davranışlara yöneltir. Fanatizm de aynı şekilde. Fanatizm, çok yoğun bir şekilde bir takımı desteklemek veya bir düşünceyi desteklemektir. Yine burada bir aşırılık içeriyor. Aşırı seven bir insan, bu sevgisiyle karşısındakine zarar verir. Fanatik bir insan da kendi takımına, kendi renklerine gönül vermemiş veya kendisiyle aynı fikirde olmayan kişilere karşı olumsuz tavırlar gösterebilirler. Bence fanatizm bu anlam da zararlı. A.Ç: Ülkemizde ki taraftar profili, maçlara gideyim içimi boşaltayım, deşarj olayım yapısında. Acaba aile hayatında yaşadıklarımız mı bizi bu tutuma yöneltiyor?
S.B: Sadece Türkiye'de ki taraftarlara bakmayalım. Diğer ülkelerde ki taraftarlara da bakalım. Örneğin, İngiltere'yi ele alalım. İngiltere refah bir ülke. Yaşam standartları yüksek bir ülke. Bakıldığında çok da fazla stres sahibi olmadıkları düşünülür insanların. Ama maçlarda onlarda tepki verebiliyorlar. Bazen de çok fazlasını verirler. 'Holiganlar' dediğimiz taraftar örneği de var orada. Evde ki yaşadıklarımız ve hayat şartlarımız elbette kişiyi olumsuz davranışlara yöneltir ama fanatizm bambaşka bir mentalite. Kişiyi benliğinden çıkarıp, bir gruba ait olmanın verdiği güçle ve kendi psikolojik rahatsızlıklarının da tetiklemesiyle birlikte bu sorunları daha fazla ortaya çıkar.
İnsanlar psikolojik ve sosyolojik olarak olumsuz koşullar altında oldukları için fanatizme yöneliyorlar diye düşünüyorum. Buna aile hayatlarının da etkisi olduğunu düşünüyorum. Ama bu sadece bizim ülkemize ait bir şey olmadığını düşünüyorum.

'O KİŞİLERİ TESPİT EDEREK, PSİKOLOJİK DESTEK VERİLMELİ'

A.Ç: Futbol da şiddetin önüne nasıl geçilebilir?
S.B: Bu, toplumun psikolojisiyle ilgili bir durum. Toplumun şartları düzeldiği takdirde belki de bu insanların psikolojilerine de yansıyacaktır. Bu şekilde olumlu gelişmeler olabilir. Bir de bu şekilde olumsuz davranışlarda bulunan kişilerin tespit edilerek, psikolojik destek almaları sağlanabilir. Bu insanın yaptığı davranışın ne kadar kötü olduğu ve bir daha bu şekilde davranmaması gerektiği kendisine fark ettirilmeli. Tabi diğer çözüm yollarını da düşünmek lazım. Mesela kanunlar biraz daha caydırıcı olabilir. Yasal anlam da daha caydırıcı cezalar belki de futbol da, tribünler de şiddetin biraz daha önüne geçebilir diye düşünüyorum. Belki tribünlerin çok kalabalık olmaması sağlanabilir veya bilet fiyatları biraz daha artırılabilir.

'SPORCULARA DA PSİKOLOG ŞART'

Bazen saha içinde ki bir kıvılcım, elektriklenme tribünlere de yansıyabiliyor. Saha içinde başlayan olaylar tribünlere sıçrayınca olaylar daha da büyüyor ve işin içinden çıkmak daha zor olabiliyor. Alan olarak da spor psikolojisi diye bir alan var. Yurtdışında bugün birçok kulüpte psikologlar mevcut. Hangi sporda olursa olsun sporcuların ruhsal sağlıklarını korumak ve oyuncuların verimlerini artırmak adına elbette psikologlar bulundurabilirler. Zaten oldukça rağbet görüyor. Bence mutlaka olmalı.
A.Ç: Sizin spor'la aranız nasıl?
S.B: Eskiden çok ciddi anlamda spor yapardım ve spor yapmayı severdim. Yurtdışında yasarken sürekli platese giderdim ve yüksek seviyelere ulaşmıştım. Hala seviyorum ama iş yoğunluğumdan dolayı spora istediğim kadar vakit ayıramıyorum. Zaten pandemiden dolayı insanlar tedirgin ve evden çok fazla çıkmak veya spor salonlarına gitmek istemiyoruz. Dolayısıyla evde kendim plates yapmaya çalışıyorum. 40 45 dakikalık videolar eşliğinde hafta da 2-3 kez plates çalışması yapıyorum. Fiziksel sağlığımı koruyarak ruhsal sağlığımı da koruyorum. Herkese spor yapmayı tavsiye ediyorum. Sağlık fiziken bedenen, ruhen zinde kalmayı sağlar.
Önceden tenisi çok severdim. Ciddi anlamda takip ederdim ve izlerdim. Çok sevdiğim oyuncular da vardı.

Röportajımız'dan notlar:

- Bazen bir futbol takımını tutmak Türk'lük gibi bir şeydir. Bir geleneği devam ettirmektir.
- Her kulüp sporcusunun ruhsal sağlığını korumak için bir psikolog bulundurmalı
- Hemen her kültürden yemek yapmayı bilirim. Çok fazla kitap okurum
- Kendime en uygun mesleği yaptığımı düşünüyorum
- Babamın tuttuğu futbol takımına yakınlığım var

Psikolog tavsiyeleri:

- Fanatiklik insana ve insan yaşantısına zarar verebilir. Aşırıya kaçmayalım
- Kendinize zaman ayırın ve sevdiğiniz şeylerle uğraşmayı deneyin. Bu insanı psikolojik açıdan rahatlatır
- Koşullar kötü olsa da hep iyiyi düşünün
- Hiçbir şey için geç kalmadınız. Bunu unutmayın

Soru cevap:

- En sevdiğiniz spor dalı: Tenis
- En sevdiğiniz hayvan: Kedi'm Maya
- Burcunuz: Boğa
- En büyük psikolojik gücünüz: İyimser olmam
- Önerdiğiniz kitap: Mark Wolynn: Seninle başlamadı
- David Eagleman: Beyin