Aydın’da 4 yıldır Veteriner Hekimler Odası Başkanlığı görevini yürüten Cemil Şahin, genç yaşta aldığı bu büyük sorumluluğu başarıyla yerine getiriyor. Kentin en genç başkanlarından biri olan Şahin, sevecen, hoşgörülü, güler yüzlü ve beyefendi kişiliğiyle tanınıyor. Bilgi, donanımı ve yönetici becerisiyle mesleğine, meslektaşlarına ve Aydın’a büyük değer katan Başkan Şahin ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. ‘Size Dair’ adlı köşemizin sekizinci konuğu olan Şahin, kendisine dair bilinmeyenleri ve özel yaşantısını gazetemizin muhabiri Mehmet Kavas’a samimi bir dille anlattı.

*Kendinizi tanıtabilir misiniz?


26 Eylül 1987 tarihinde, Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesinde dünyaya geldim. Emniyet mensubu bir babanın, hemşire bir annenin evladıyım. 2009 yılında Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde 5 yıllık yüksek lisans düzeyinde mesleki eğitimimi tamamladım. Askerlik görevimin ardından Aydın’a yerleştim. Aydın’da serbest klinisyen olarak mesleki faaliyetlerime başladım aynı esnada da hayvancılık ile iştigal ettim. Mesleki çalışmalarımla birlikte eş zamanlı olarak Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Mikrobiyoloji Anabilim Dalında bilim uzmanlığı eğitimime başlayarak 2015 yılında bu eğitimimi başarıyla tamamladım. Şu anda, muayenehanemizde pet hayvan sağlığı hizmetlerime devam ederken, aynı zamanda da TARSİM hayvan hayat sigortaları eksperi olarak mesleki çalışmalarımı sürdürüyorum. 2014-2018 yılları arasında Denetleme Kurulu Üyesi olarak görev aldığım Aydın Veteriner Hekimleri Odamızda, 2018 yılında da meslektaşlarımızın teveccühleriyle yönetim kurulu üyesi olarak seçildim akabinde de Yönetim Kurulumuzun takdiriyle Yönetim Kurulu Başkanı olarak göreve geldim. Evli ve iki çocuk babasıyım. Orta düzeyde İngilizce biliyorum.

* Hayatınızda bir dönüm noktası var mı? Gerek hayatınızda gerek kariyerinizde size etki eden bir kişi var mı?


Hayatımdaki en önemli dönüm noktası, meslek tercihim diyebilirim. Fakülteye ilk başladığım andan itibaren hem eğitim hayatım hem de meslek hayatım bana çok şey kattı. Veteriner Hekimlik mesleği, alelade bir meslek değil. İçerisinde hayata dair çok şey barındıran bir derya, bir deniz. Çünkü bu meslek, size hem toplumun her kesimiyle sürekli iletişim kurma imkanı sağlıyor, hem de mesleğinizi uyguladığınız bölgedeki tüm yerleşim yerlerini, kültürünü yakından tanıma şansı sunuyor. Milli ve manevi değerlerinizi diri tutuyor. Hayata, yaşama, çok farklı açılardan bakabilme yeteneği kazandırıyor.

*20 yaşındaki kendinize ne söylemek isterdiniz?


20 yaşındaki beni dün gibi hatırlıyorum. Çok da zaman geçmedi zaten. Hayata aynı şekilde devam etmesini söylerdim. “Kendin olmaktan, inandığın değerler uğruna mücadele etmekten asla vazgeçme. İyi bir insan olabilmenin önüne geçebilecek her şeyden ise sorgusuz sualsiz vazgeç.” derdim.

*Hayatınızın olmazsa olmazı dediğiniz üç şey nedir?


Ailem, mesleğim ve milli-manevi sahip olduğum, gerekirse canımı vereceğim büyük değerler.

*Hayatta iyi ki yapmışım dediğiniz bir şey var mı?


İyi kilerim çok fazla. Ancak “yuva kurmak” bunların başında geliyor diyebilirim.

*Bu konuda yetenekliyim dediğiniz bir alan var mı?


İletişim becerileri, teknoloji kullanımı ve sosyal hayatta kendimi yetenekli bulduğumu söyleyebilirim. Müzik kulağımı da iyi buluyorum. Bu alanlarda başarılı mıyım, değil miyim buna yorum yapamam ama yaşanmışlıklar beni bu alanlarda kendimi geliştirmeye itti diyebilirim.

*En sevdiğiniz huyunuz nedir?


Vicdanla düşünen, vicdanla bakan bir yapım var. Bu durum bende huy haline gelmiş durumda. Belki çok fazla zararını da görüyor olabilirim ancak en sevdiğim huyum da bu. Bu huyum beni asla pişman etmedi.

*En sevmediğiniz huyunuz nedir?


En basitinden en karmaşığına kadar tüm olaylara çok fazla açıdan bakmaya çalışma hastalığım var. Bu beni olduğu gibi çevremdeki insanları da yoruyor ve rahatsız ediyordur bundan eminim. Bir karar vermeden önce, hastalık boyutuna varacak derecede ötesini berisini düşünüyorum. Büyük ölçüde enerjimi tüketen bir durum. O nedenle, bu huyumu sevmediğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Akışına bırakamıyorum bu da beni yoruyor.

*Neye tahammülünüz yok? En çok neye kızarsınız?


Hadsizliğe, haksızlığa, vicdansızlığa, liyakatsizliğe ve samimiyetsizliğe asla tahammül edemiyorum. Bunları neredeyse tüm felaketlerin başı olarak değerlendiriyorum.

*Hayatta bir pişmanlığınız var mı?


Asla bir pişmanlığım yok. Üzüldüğüm, sıkıldığım olmuştur tabii ki ancak pişmanlık hissetmedim.

*Sizi en iyi anlatan cümle nedir?


Vicdanıyla yaşayan, hatasıyla, kazasıyla, iyi bir insan olma yolunda ilerlemeye çalışan, ailesine ve arkadaş çevresine değer veren hümanist bir insanım. *Bu yoğun tempoda kendinizi nasıl dinlendiriyorsunuz? Ailenize vakit ayırabiliyor musunuz?
Aileme ve arkadaş çevreme yeterince zaman ayırmaya çalışıyorum. Yoğun tempolu hayatlarda, aile ve sosyal çevre çok kıymetli bir dinlenme noktası bence. Acıyı, sevinci, varlığı, yokluğu samimi şekilde paylaşabilmek önemli.

*Aydın’ı tek kelimeyle anlatsanız ne dersiniz?


Aslen Aydınlı değilim. Aydınlı olmak bana ata, dede mirası değil. Dişimizle, tırnağımızla çabalayarak Aydınlı olduk, Aydınlı olmayı can-ı gönülden istedik ve bu nedenle ailecek, bu şehrin kıymetini çok iyi bildiğimizi düşünüyoruz. Aydın’ı en güzel ifade eden cümleler yıllar öncesinde kurulmuş ve güncelliğini koruyor. Evliya Çelebi “Dağlarından yağ, ovalarından bal akan şehir” demiş. Heredot, “Gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü” demiş. Daha anlamlı bir tanımlama olacağını sanmıyorum.

*Dünyanın 8’inci harikasını seçmeyi size verselerdi, nereyi seçerdiniz?


Harika kavramı tabi göreceli bir kavram. Benim için, “harika” huzurla paraleldir. Yaşadığınız mekan, gördüğünüz resim, dinlediğiniz şarkı, mimari bir eser, sizde huzur uyandırıyorsa bu bence dünyanın harikasıdır. Bu nedenle harikaları, sayılarla, derecelerle sınırlandırmak istemem.

*Elinizde sihirli bir değnek olsaydı, dünyada neyi değiştirirdiniz?


Art niyetin ortadan kalkmasını isterdim. Halis niyetin, iyiliğin hüküm sürdüğü bir dünyada her şey mükemmelleşir diye düşünüyorum.

*Hangi takımı tutuyorsunuz? En beğendiğiniz sporcu?


Ben Galatasaraylıyım. Fenerbahçeli Arda Güler ve Mete Gazoz’u çok takdir ediyorum ve beğeniyle takip ediyorum.

*Bir toteminiz var mı?


Benim bir totemim yok, bu zamana kadar da olmadı. Totem kavramına inanan birisi değilim.

*En sevdiğiniz yemek?


Kırmızı ve beyaz et temelinde hazırlanmış tüm yemekleri severek yerim. Süt ürünlerini fazlaca tüketirim. Özellikle kefir, vazgeçilmezlerim arasında.

*En sevmediğiniz yemek?


Sevmediğim bir yemek yok. Ancak, patlıcan yemeklerini aman aman tüketmiyorum.

*En son okuduğunuz kitap?


Büyük eniştem Kasım Acar tarafından derlenip hazırlanmış ve geçtiğimiz ay baskısı yapılan, Kurtuluş Savaşı gazilerimizden, babamın dedesi Bekir Salman’ın milli mücadele yıllarını ve hayatını konu alan “Bekir Hoca-Kurtuluş Savaşı Gazisi 1315’li Bir Vatan Sevdalısı” kitabını okudum.

*Ne tür müzik dinliyorsunuz?


Daha çok, Anadolu rock ve özgün müzik dinlemeyi seviyorum. Ancak, kulağıma hoş gelen, anlık olarak içerisinde bulunduğum duygu ve düşünceleri ifade eden her türlü müziği dinlerim. Müzikle yıllardan beri güçlü bağım var. Hani ruhun gıdasıdır derler ya, benim olmazsa olmazlarımdandır.

*En son izlediğiniz dizi ya da film? *En beğendiğiniz sinema oyuncusu?


Ben Türk sinemasını ve Türk dizilerini yabancı yapımlara nazaran çok daha fazla takip ediyorum. Son dönemde, Yargı dizisini elimden geldiğince kaçırmadan izlemeye çalışıyorum. Ancak genel anlamda çok da fazla dizi ve film izleyen birisi değilim. Vizyona giren, nadiren de olsa dikkatimi çeken önemli eserleri, sinemada izlemeye çalışırım. Rahmetli Kemal Sunal, Hulusi Kentmen, Rasim Öztekin, Ferhan Şensoy, Yıldız Kenter ve Tuncel Kurtiz, Haluk Bilginer, Şener Şen, Demet Akbağ ve Uğur Polat’ın olağanüstü oyunculuklarını büyük beğeniyle izliyorum, takip ediyorum.

*Bir film çekseniz ismi ve konusu ne olurdu?


İsmini, “İnsanlık Ölmesin” koyardım. İçindeki insanlık duygusunu öldürmeyen, haktan, adaletten, iyilikten ayrılmayan insanların yaşamlarını konu alan, 3 günlük dünyanın sonunda, heybemizde kalacak en değerli şeyin hoş bir seda bırakmak olduğunu anlatan bir film olurdu.

*Günde en sık kullandığınız kelime nedir?


Hayırlı işler, kolay gelsin, iyi çalışmalar, görüşmek üzere gibi temenni cümlelerini çok sık kullanıyorum.

*Sizce, hayatı en değerli kılan şey nedir?


Paylaşmak, yardımlaşmak, güçlü diyalog bence hayatı en değerli kılan şeylerin başında gelir.

*Hayatta en sevindiğiniz an?


Evlatlarımın dünyaya geldiği gün. Bu an, hiçbir şeye değişilmez.

*Hayatta en üzüldüğünüz an?


Bir yakınımı kaybetmek, bu dünyada onu tekrar göremeyecek, onunla yeniden bir şeyleri paylaşamayacak olmak, bu tarifsiz duygu beni derinden üzüyor. Babaannemin benim hayatımda çok başka bir yeri vardı, inanılmaz bir bağım vardı. Beklemediğimiz bir anda, bir şehir içi otobüsün çarpması nedeniyle acı şekilde kaybettik. Çocuk yaşlarımda beni derinden etkiledi.

*Gençlere bir çağrınız var mı?


Ben kendimden küçüklerle, gençlerle çok vakit geçiren biriyim. Özellikle, veteriner fakültelerimizde okuyan genç meslektaş adaylarımızla sürekli irtibat halindeyim. Yeni nesle güvenim sonsuz. Gençlere en önemli tavsiyem, salt akademik başarıdan ziyade, sosyal başarıya, kişisel gelişimlerine de odaklanmalılar. Gelecek, iletişim üzerine kuruluyor. İletişim gücünüz kadar varlığınızı sürdüreceksiniz. Kendinizi ifade edebildiğiniz kadar etkili ve başarılı olacaksınız.

*Bir şeyin orijinaline sahip olabilseniz, o ne olurdu?


Materyallere çok önem veren bir yapım yok. Ancak insanlığın her geçen gün dejenere olduğu günümüzde, karşılaştığım her insanın orijinal olabilmesini isterdim. Maskelerin, imitasyon duygu ve davranışların çok fazla olduğu günümüzde sanırım en önemli şey bu
*Hangi konu açıldığında sıkılırsınız?
Konuyu kimin açtığı, hangi duygu ve düşünceyle açıldığı önemli burada. Ama niyeti halis olmayan, sahte duygularla açılmış her konu beni sıkar. Sıkıldığımı da net şekilde belli ederim.

*Bir korkunuz var mı?


Kul hakkına girmekten çok korkarım.

*Çocukluğunuza dair en çok neyi özlüyorsunuz?


Kalabalık arkadaş gruplarıyla oynadığımız, yeri geldiğinde sarıldığımız, yeri geldiğinde kavga ettiğimiz oyunları özledim. O atmosferi özledim.

*Bir şeyi icat etmek isteseydiniz bu ne olurdu?


İcat merakım olmadı, samimiyetle bunu söyleyebilirim.

*En sevdiğin renk?


3 tane renk var, içinden birini seçebilmem imkansız. Siyah, beyaz ve kırmızı.

*En beğendiniz söz?


Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi’ndeki şu söz bana her zaman güç verir. O nedenle çok severim. "Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur."

*Yapmaktan keyif aldığınız şeyler nelerdir?


Müzik yapmaktan keyif alıyorum. Gitar çalıyorum. Tiyatro izlemeyi severim. Daha önceden üniversite yıllarında, bir müzik grubumuz vardı ben vokaldim. Tiyatro oyuncusu olarak da sahne aldım. Boks sporunu severim. Bunların yanında, yüzmeyi, futbol oynamayı, bisiklet sürmeyi, kitap okumayı, şiir yazmayı severim. Hayvanlarla da vakit geçirmekten çok keyif alıyorum. İşimden de ziyade benim için bir tutku, onlar olmadan olmuyor. Çok küçük yaşlardan beri hayvanlarla hep iç içe oldum.