Geçtiğimiz günlerde, Mengen’de düzenlenen Aşçılık Festivali'ne, Kuşadası Profesyonel Aşçılar Derneği (KUPAD) ile katılarak gerek misafirperverliği ve gerekse de sunumunu yaptığı lezzetler ile ziyaretçilerin dikkatini çekmeyi bir kez daha başaran ünlü aşçıbaşı Fahri Çörtoğlu, sezon boyunca sanatını konuşturarak adından sıkça söz ettirmeyi başardı. Hazırladığı yöresel lezzetleri sanat eseri şekillerinde sunarak özellikle yerli ve yabancı turistleri büyük beğenisini kazanan Çörtoğlu, sanatının sırrını anlattı.
'MENGEN'İN EN BÜYÜK ÖZELLİĞİ ÜNLÜ AŞÇILAR YETİŞTİRMESİDİR'
Bolu’nun Mengen ilçesinin en büyük özelliğinin, geçmişten bugüne, babadan oğula geçercesine devam eden gelenekle çok ünlü aşçılar yetiştirmesi olduğunu anlatan ve bugün Kuşadası Antik Kamer'de ziyaretçileri ile buluşan aşçıbaşı Çörtoğlu, aşçılık mesleğine başlama hikayesini anlatarak, 'Mengen’in; şimdiki adıyla Gökçesu ve eski adıyla Çakırlar köyünde doğdum. 15 yaşında gurbete çıktım ve mesleğe İstanbul’da o yılların meşhur Ziya restoranında bulaşıkçılıkla başladım. Aşçılık bugün için yalnızca yemek yapmak ve bu lezzetleri yedirmek olarak düşünülemez. Hani bir söz vardır, 'Kalbin yolu mideden geçer' diye bu aşçılığın ne denli bilgi ve beceri isteyen bir iş olduğunu açıklıyor'diyor.
'MENGEN'DE HER AİLEDEN MUTLAKA BİR AŞÇI ÇIKMASI TARİHSELDİR'
Mengen'in geçmişten günümüze aşçılar diyarı olarak tanındığını anlatan Çörtoğlu, 'Mengen'de her haneden muhakkak bir aşçı çıkar, Mengen’ in bu ünü tarihseldir. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethettikten sonra saray aşhanesini Mengenli Yakup Ağa adlı bir paşaya kurdurur. Buranın sorumluluğu da ona verilir. Mengen’ li Yakup Ağa’ nın işe başlamasından kısa bir süre sonra yeğeni iş bulmak umuduyla yanına gelir. Yakup Ağa yeğenini saray aşhanesinin bulaşıkhanesinde çalışmaya gönderir. Çok zeki ve çalışmayı seven bu usta gün gelir saray aşhanesinin aşçıbaşısı olur. Mengen’ de ki yakınları ve arkadaşlarını da yanına çağırarak onları aşçı olarak yetiştirir. Böylece saray aşhanesi ve mutfağı da adeta bir aşçılık okuluna dönüşür. Buradan yetişen ve ünlenen Mengenli aşçılar paşa ve beylerin aşçıları olurlar. Mengenli aşçılar zamanla büyük kentlerde ve bütün Osmanlı kentlerinde aşçılığı ele alarak üne kavuşurlar. Aşçılık mesleği olduğu kadar o günden bu güne kadar babadan oğula geçen meslek ve sanat olarak devam eder gider. Anlayacağız, Mengen bir aşçılık okuludur.
'HZ. MEVLANA'NIN TOPLUMU AYDINLATAN FİKİRLERİNDEN BİRİ DE YEMEK ÜZERİNEDİR'
Hz Mevlana’da, toplumu her yönüyle aydınlatan fikirlerini çeşitli sembollerle açıklamıştır. Bu sembollerden biri de yemektir. 'Hayatım hamdım, piştim, yandım sözlerinden ibarettir' sözü hayat felsefesini yemek terimleri ile açıklamaktadır. Döneminin yemek kültürünü bir arşiv niteliğinde bizlere armağan etmiştir. Aşçılık ayrıca kutsal bir meslektir. Evlerimizde pişen en güzel yemekler, başımızın tacı annelerimizin elinden çıkmaktadır. 'İyi aşçı kimdir?' diye sorulduğunda verdiğimiz tek cevap 'Annelerimizin yaptığıdır diye yanıtlarız, çünkü analık kutsaldır'
'YEMEK PİŞİRMEK VE BU İŞİ SANATA ÇEVİRMEK BENİM YAŞAM KAYNAĞIMI OLUŞTURUYOR'
Hem yemek pişirirken, hem bu işi bir meslek olarak yaparken zevk alırım. Yaratıcı aşçılık, yeteneğin yanı sıra çok farklı şeyleri görmek, farklı disiplinleri bilmek, meselelere değişik açılardan bakabilmek gibi vasıfları ve becerileri de göz önüne alıyorum. Aşçılık mesleği sadece yemek yapmaktan ibaret değildir. Bir aşçı, bakış açısını ve kişisel motivasyonunu geliştirilmeli, azimli ve kararlı olmalıdır. Tüm bunları uygulayabildiğinde başarının kendiliğinden geleceğini vurgulayabilirim. Ben bir yanda da buza şekil veren biri olarak da bilinirim. Görsel bir sunum tekniği haline getirirken özel çaba ve gayret ile hep en iyisini yapmayı düşünürüm. Hayatımda kilometre taşları hep vardır ve onları aşarken mücadele ruhunu hiç kaybetmem. Mesleğe yeni başlayan arkadaşlarımın da mücadele ruhunu kaybetmeden pes etmemelerini istiyorum.