17 Nisan 1940 Köy Enstitülerinin kuruluş tarihidir. Cumhuriyetin en değerli ışıklarındandır enstitüler. Belirli ihtiyaç ve koşulların ürünü olarak kurulmuşlardır.
Köy Enstitülerinde yetiştirilenler köylü çocuklarıydı. Ve gene köyleri aydınlatacaklardı onlar. Bu amaçla; köyde yaşayan, köy yaşamının verdiği yetenek ve alışkanlıkları kaybetmemiş, ilkokulu bitirmiş ve 18 yaşını geçmemiş kişiler alınıyordu enstitülere. Çok yönlü, uygulamaya dönük yaratıcılığı esas alan bir eğitimden geçiyordu öğrenciler. Bugünkü ezberci ve sınava endeksli eğitim sistemi ile kıyaslandığında hayranlık uyandıran bir sistem işliyordu. Harıl harıl dünya klasikleri okunuyordu. Sorgulayan, eleştirel bakan, emeği önemseyen, insanlık kültürünü özümseyen öğrenciler yetişiyordu.
Doğal olarak bilinçlenmeye hizmet ediyordu enstitüler. Salt feodal sömürü değil, aynı zamanda, bir bütün olarak insanın insanı sömürmesi olgusu karşısında bir bilinçlenmeydi bu. Bu nedenle, başta büyük toprak sahipleri olmak üzere tüm sömürücü kesimleri rahatsız etmişti. Sömürülen köylünün, işçinin uyanmasından ve bilinçlenmesinden ödleri kopuyordu çünkü.
1945 sonrası Türkiye farklıydı. Komünizm karşıtlığı merkezdeydi. Emperyalizmin dümen suyuna giriliyordu. Gericiliğin kapıları açılıyordu. İşte bu tabloda, sömüren sınıfların çıkarları Köy Enstitülerinin kapatılmasını gerektiriyordu artık. Zamanın ruhu Köy Enstitülerini değil İmam Hatipleri gerektiriyordu.
Peki, nasıl bir süreç gelişti bu yolda?
Hasanoğlan Köy Enstitüsü Müdürü Rauf İnan’ın görevden alınması sonun başlangıcıydı. Bu görevden alma karşısında direnç gösteren Köy Enstitülerinin mimarı İsmail Hakkı Tonguç, İsmet İnönü’ye şöyle diyordu: “Bir kez kelle vermek yolunu tutacak olursanız, günün birinde sıra sizin kellenize de gelecektir.” İsmet İnönü’yü bilmem ama sıra sonra Tonguç’a da gelmişti. Tonguç’un, 1935 tarihinde geldiği İlköğretim Genel Müdürlüğü görevinden 21 Eylül 1946’da ayrılmak zorunda bırakılması, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in 1946’da görevinden alınıp yerine Reşat Şemsettin Sirer’in getirilmesi Köy Enstitülerini savunmasız bırakmıştır.
Köy Enstitüsü ilk olarak 1947 yılında kapatılmıştır. İsmi, Hasanoğlan Köy Enstitüsüdür. CHP’nin tek parti iktidarında, Reşat Şemsettin Sirer’in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde olmuştur bu. 1951 yılında karma eğitime son verilir enstitülerde. 1954 yılında da Demokrat Parti tüm enstitüleri kapatır.
“Altyapı reformlarıyla birlikte yürümeyen ileri bir eğitim reformu engellenir. Eğitim, toplumsal gelişme bütününün bir parçasıdır. Öteki parçaları ortaçağda kalan bir toplumda, tek başına eğitim reformu yozlaşır, bozulur, kösteklenir.” diyor Server Tanilli, “Nasıl Bir Eğitim İstiyoruz” adlı kitabında. Nitekim dediği gibi de oldu Tanilli’nin.
Esasen Köy Enstitülerinin yıkılması kaçınılmazdı. Kırsal kesimdeki mülkiyet ilişkilerine dokunmazsanız, başka deyişle büyük toprak sahiplerinin iktisadi ve siyasi nüfuzunu kıramazsanız yaşatamazsınız enstitüleri. Öyle de oldu. Köylünün, işçinin sömürüsü sürdüğü için Köy Enstitüleri sürmedi.
İşte böyle karartıldı cumhuriyetin ışığı Köy Enstitüleri.