Doktorlar ve sağlık elamanları, Covid- 19 salgını döneminde toplum sağlığı için verdiği mücadele unutulacak gibi değildi. Yediden yetmişe herkes onlara BEYAZ MELEKLER adını verdi. Tüm sağlık personeli, bu amansız salgına karşı topyekûn mücadele etti. Son iki yılda salgına karşı en ön safta mücadele ettiler.  Yoğun ve fedakârca çalışma nedeniyle, bugüne kadar salgından ölen doktor sayısı 45, sağlık personel sayısı 56’ya ulaştı. 2 yıldır doktorlarımız ve sağlık personelimiz için onlara canlarımız dedik,  Onlar için methiyeler dizdik. Mesai mevhumu olmayan sağlık personelimiz, bu mücadelede sayısız görev şehidi verdi. Sağlığımız için mücadele eden bu meslek mensuplarına, “GİDERLERSE GİTSİNLER” demeye kimin hakkı olabilir? Kimin, doktorların sorunlarını göz ardı edip onların çalışma zevkini kırmaya hakkı olabilir? Sayın Cumhurbaşkanımız yanlış yapmıştır. Yaptığı yanlış onları üzmüştür. Onun bu tavrı, sağlık camiasını incitmiştir. Araştırdık.. Mesleğinde 30 yıllık bir doktorun eline geçen devletten aldığı net maaşı 7.940 liradır.  Bunu doktorlara yakıştırmak insafsızlık olur. Bu tutum iktidarın, sağlık alanında yaptığı atılımlara yakışmıyor. Bu hata ivedilikle telafi edilmeli.  Doktorlarımızın devlet kadrolarından kaçışı hızlanarak devam etmektedir. Bu acilen durdurulmalıdır.  Nazilli Devlet Hastanemizde sayısı 5 olan kardiyoloji uzman sayısı 1’e düşmüştür. Yine Beyin Cerrahı sayısı (Nöroloji uzmanı) 4’ten 1’e inmiştir.  Bu tablo, bu durum, ülkemizin her yerinde endişe ile izlenmektedir. Halkın tedavi olmak için hastanelerden randevu almaları her geçen gün zorlaşmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımız; DOKTORLARIMIZIN MESLEKTEN KAÇIŞINI DURDURMALI, DOKTORLARIN MADDİ SORUNLARINI ACİL ÇÖZÜM GETİRMELİ Kİ, sağlıkçılara huzur gelsin. ** İNADINA SİYASET HEPİMİZE ZARAR VERİYOR! Siyaset, her geçen gün çekiciliğini kaybetmeye başladı. Halkın gözünde her geçen gün itibar kaybediyor. Vatandaşın tek konusu ise hayat pahalılığı. Geçim derdi.  İlginç tespitlerimden birisi de, Siyasetteki ayrışma ve sertleşmenin, yerele yansıması.  Hizmet üretmeye, engel teşkil etmeye başlamasıdır. Büyükşehirler de bunu açık açık görüyoruz. İzmir’de Büyükşehir Belediye meclisinde çoğunluğa sahip CHP’li Belediye Başkanı her kararını meclisten rahatlıkla geçirip uygulayabiliyor.  İstanbul’da ise belediye meclisinde çoğunluğu elinde bulunduran Cumhur İttifakı’na mensup meclis üyeleri, Başkan Ekrem İmamoğlu’nun kararlarını meclisten geçmesine izin vermiyor. İmamoğlu, bu nedenle kararlarını uygulamaya sokamıyor. Örneğin taksi sayısının artması, taşıma ücretlerine yüzde 40 zammı meclisten geçiremediği için uygulamaya da sokamadı. Sorunlar her geçen gün büyüyor. Siyaset sorunların çözümü için yapılmalı.  İnadına siyaset, hizmete mani olmamalı. Bu örnekler inadına siyasetin doğru hizmetlerin bile nasıl engellendiğini gösteriyor... Artık siyaset her geçen gün mecrasından uzaklaşıyor. Sorunlara çözüm getiremiyor.  Ben bunların toplumsal ayrışmaya ve çatışmaya sürükler diyorum. ** BELEDİYELER, DİSİPLİNİ ELİNDEN KAÇIRMASIN! Belediyelerimiz de maalesef ülkeye yerleşen inadına siyasetinin etkisinde halka hizmette bocalıyor.  Hababam usulü projesiz hizmetleri bile veremiyor.  Örneğin, ağzını açan güzel sözlerle algı yaratma çabasında çalışıyor.  Toplum yararına, sağlıklı hizmetler veremiyor. Herkes topluma hizmet etme yerine, çıkar hesapları ile öne çıkıyor. Kendi önünü açmanın hesaplarını yapıyor. Nazilli’de durum farklı mı? Attı mı mangalda kül bırakmayanlar, yıllardır Üniversite Şehri olacağız diyenler uygulamada bunları gösteremiyor.  Belediye parkları, halkın huzur içinde çoluğu çocuğuyla, dostlarıyla dinleneceği veya eğleneceği yerler değil mi? Gençlerimizin ve yaşlılarımızın ilk planda en uygun fiyatla dinleneceği yerler olmalı.  Peki, öyle mi oluyor? Pastanelerde çay 2.5 lira, belediye parklarında 4 lira, kahve dışarıda 3 lira, belediye parkında 7.5 lira. Bu nasıl hizmet, nasıl zihniyet.  Böyle mi üniversite şehri olacağız?  Halka bu ekonomik sıkıntılı dönemde böyle mi yardımcı olacağız? 5-6 yıl önce 13 binlerde olan Nazilli’deki üniversite öğrenci sayısının bugünlerde 5-6 binlere düşmesini yadırgamayın.  Belediye olarak halka hizmette sınıfta kalıyoruz. Halka hizmette sınıfta kalıyoruz. Kimsenin ne yapalım demeye hakkı yok.  Hiç olmazsa esnafa kiraya ucuza verin ki, onların da halka ucuz çay kahve vermesini sağlayın.  Şehiriçi minibüs içinde 3 gün önce gördüğüm fiyat listesi hoşuma gitti. 4 lira olan yolcu ücreti 4.5 lira olmuş.  Yolculardan biri şoföre; “ABİ, ŞUNU 5 LİRA YAPIN DA DÜZ OLSUN” diyenler vardı. HALKI DÜŞÜNMEK, Halk için FEDAKARLIK yapmak. Bu olmalı diye düşünüyorum. ** SAYIN BAŞKAN, BİR ÇÖZÜM LÜTFEN! 50-60 yıl önce günün Nazilli Belediye Başkanı,  Şehrin yeşilliğini göz önüne alıp, Nazilli sokak ve caddelerine yirmi beş bin civarında turunç fidanı dikmiş. O GÜNLERDE BUNLARI DÜŞÜNMEK BİLE, Nazilli’ye büyük hizmet. Nazilli’de hayatta kalan bu ağaçların meyvası olan turunçlar bile maalesef değerlenmiyor. Eskişehir’de garajda çok satan hediyelik eşyalardan birisi Turunç Reçeli’dir. Bir kavanozu 50-60 liradan satılıyor.  Ne yazık ki, biz bu turunçları bile değerlendiremiyoruz. Ağaçlarda 100-150 ton Turunç ağaçlarda çürüyor Nazilli, son yıllarda ÜZERİNE ÖLÜ TOPRAĞI VAR GİBİ yaşıyor. Belediyemiz bu turunçları değerlendirilmeli.  İNCİR, KESTANE GİBİ NAZİLLİ’NİN ÜRÜNÜ haline gelmeli. Uzun yaşamın bir parçası olmalı. BU DA BELEDİMİZ ÖNDERLİĞİNDE OLABİLİR