Geçenlerde Kemal Kılıçdaroğlu, “Biz NATO’yu sadece bir savunma aracı, kurumu olarak da görmüyoruz. NATO artık bugün 21. Yüzyılda aynı zamanda demokrasinin de bir güvencesi.” şeklinde açıklamada bulunmuştu.
Öyle midir gerçekten? Peki, hangi amaçla kurulmuştur NATO ve nasıl bir işleve sahiptir?
Öncelikle, yaygın olarak sanılan bir yanlışı düzeltelim: NATO Varşova Paktına karşı kurulmamıştır. Tam tersi geçerlidir aslında. 1954 yılında Batı Almanya’nın NATO üyesi yapılması karşısında bir tepki olarak kurulmuştur Varşova Paktı.
1949 yılında kurulan NATO, 2. Dünya Savaşından büyük prestij ile çıkan komünist düşüncenin yayılmasını engellemek, emperyalizmin nüfuz alanlarını daraltan ulusal kurtuluş mücadelelerinin önüne geçmek amacını gütmüştür.
Emperyalist bir örgütlenme olan NATO, ağırlıklı olarak ABD Emperyalizminin çıkarlarını ve egemenliğini temsil etse de, özünde de kapitalizmin bekçiliğini yapmaktadır.
Komünizmin yayılmasını durdurmak, emperyalizmin etki alanını artırmak için önce Truman Doktrinini, sonra Marshall Planını devreye sokanlar NATO’yu da kurarak kirli planlarını yaşama geçirmeye çalışmışlardır. Bu planların, bizim gibi ülkelerin bağımsızlığını zedeleyip, ABD Emperyalizminin pençesine düşülmesine sebep olduğu da açıktır. Sermaye egemenliğinin sürmesi, emperyalizmden bağımsız ülkelerin boy atmaması için her türlü karanlık yolu kullanmıştır emperyalist kapitalist sistem. Bunların en başında da Gladyo ya da kontrgerilla olarak adlandırılan illegal örgütlenmeler gelmektedir.
Biliyorsunuz, NATO örgütlenmeleridir bunlar.
Gladyonun İtalya’da neler yaptığı, İtalya Komünist Partisinin iktidara gelmesini engellemek adına sayısız suikast ve cinayetlere nasıl imza attığı tarihte kayıtlıdır. Güvence altına alınmış demokrasiyi değil kurşuna dizilmiş demokrasiyi görürsünüz İtalya’da. Dehşetle!
NATO bünyesinde kurulmuş kontrgerillanın ülkemizde işlediği cinayetler de belleklerimizde tazedir hâlâ. Doğan Öz cinayetinden, Kemal Türkler cinayetine; 1 Mayıs 1977 katliamından, Maraş katliamına değin uzanan kanlı bir süreçtir bu. 12 Eylül ile noktalanan. ***
Unutmayalım, laiklik karşıtı dinci hareketler NATO himayesinde ve desteğinde güçlenmişlerdir. Örnek: Taliban, Fettullah Gülen …
Kime karşı mı?
Sömürü düzenine ve emperyalizme başkaldıran halklara karşı. Panzehir olarak!
Böylece, değil demokrasinin güvencesi olması, laik cumhuriyetin de tasfiyesidir NATO.
***
Siz hiç işgal veya sömürü karşısında ülkesinin bağımsızlığı için mücadele veren bir hareketi desteklediğini gördünüz mü NATO’nun?
Göremezsiniz!
Aksine, başka ülkeleri işgal etmek veya ulusal bağımsızlık mücadelelerini bastırmak için rol üstlenir bu karanlık örgütlenme.
Afganistan’ın, Irak’ın, Suriye’nin işgalinde NATO’nun parmağı ve rolü vardır hep.
Buralara demokrasi mi götürülmüştü yani?
ABD Emperyalizminin çıkarlarının bekçiliğini yapan hiçbir kuruluştan demokrasi çıkmayacağı tarihteki deneyimlerle sabittir.
Velhasıl antiemperyalizmin ve bağımsız ülke talebinin güvencesidir NATO karşıtı olmak.