Batıya karşı neden eziklik içinde oluruz ya da ölçüsüz tarafgirlik yaparız, anlamış değilim. Batı düşmanlığı değil ama müntesipliği de olmamalı. Malum, şu hadiseye üzülsek mi kızsak mı karar veremedim. Nedir o malum hadise? ATV'de yayınlanan "Kim Milyoner Olmak İster?" programında “Avrupa'nın Karanlık Yüzü” ile ilgili sorulan sorudan sonraki tartışmalar. Esasında sual, Avrupa'nın kirli geçmişini hatırlattı. Ama asıl mesele yarışmaya katılan hanımefendinin hayreti. Yarışmacının,” nasıl Avrupa’nın vahşi geçmişi olabilir” tarzı ile hayretini gizleyememesi… Ondan da öte hayal kırıklığı… Hâlbuki Avrupa’nın kirli geçmişi bilenler için malumu ilandan ibarettir. Peki, soru neydi? "1980'lere kadar hangi ülkedeki yetim, gayrimeşru doğmuş, ebeveyni alkolik, ayrılmış veya fakir olan çocuklar devlet tarafından bazen açık artırmada satılarak çiftliklerde zorla çalıştırılmıştır?" Şıklar arasında, Danimarka, Norveç, İsviçre ve Belçika yer alıyordu. Ancak yarışmacının aklının ucundan dahi geçmeyen cevap, aslında bilinçaltı tezahüründen başka bir şey değildir. Doğru şıkkın İsviçre olması batı hayranlığının şaşkınlığını bir kez daha ortaya koymuş oldu. *** Dışa vurulan bu ruh halinin temeline bakmak hiç kimsenin de aklına gelmiyor. Herkes, işin magazin kısmında. Ancak, mevzu çok derin. Türk Çağdaşlaşması adına Modernist Batıcı zihniyetin açık edilmesidir bura asıl olan. Neden bu yarışmacı hayal kırıklığına uğradı; bunun temelinde yatan saiklere bakmak yerinde olacaktır. Asrın icaplarına göre şekillenmesi gereken Türk Çağdaşlaşması, hep yanlış çizgide yol aldı. Muasır Medeniyet hedefine vuslatın, Modern Batıcı olmaktan geçtiği fikri daima hâkim oldu. Biraz geriye gittiğinizde Batı Uygarlığının temelindeki çelişkileri vakıf olunacaktır. Böylece neden bu tür olaylara sık tesadüf edildiğini görmeniz de mümkün hale gelecektir. Üç tane nakil yapacağım. Kanaatim odur ki, içimizdeki Batıcıların bilinçaltına şırınga edilen düşünce yapısı daha anlaşılır olacaktır. Meşhur Niccolo Machiavelli’nin Hükümdar (s.8) adlı kitabındaki ifadeleri şuuraltı gaddarlığa ışık tutacaktır. Batının varlık sebebine, geçmişi delalet eder. Machiavelli şöyle der. “ İnsanları ya okşayacaksın ya da ortadan kaldıracaksın; çünkü vereceğin ceza hafif olursa adam senden intikam alır, ama ağır ceza verirsen artık başını kaldıramaz. Kısacası insanlara vereceğin ceza, intikamını alır diye korkmayacağın ceza olmalıdır.” Batıcı Modernleşmesi, geçmişten kurtulma ile mümkün olabileceği tezini en şiddetli şekilde savunan Ahmet Ağaoğlu’nun şu sözleri, Modern Batıcılığa yol gösterici niteliktedir. Ağaoğlu şöyle der: “Batı Medeniyetinin üstünlük ve galebesini kabul ediyor muyuz, etmiyor muyuz? Ediyorsak, o galebeyi yalnız ilim ve fenne ve hatta bazı siyasi ve içtimai teşkilata bağlamamalıyız, medeniyetin bütününe, zihniyetine, görüş tarzına, ruhuna, kafasına, dimağına, kalbine bağlamalıyız. Batı hayatı bütünüyle bizim hayatımızın bütüne galebe çalmıştır. Bundan dolayı kurtulmak, yaşamak, varlığımız devam ettirmek istiyorsak, hayatımızın bütünüyle-yalnız elbiselerimiz ve bazı müesseselerimizle değil- kafamız, kalbimiz, görüş tarzımız, zihniyetimiz ile de ona uymalıyız. Bunun dışında kurtuluş yoktur (Üç Medeniyet, Doğu kitabevi, 3. Baskı.2013. İstanbul, s.25). Devamla: “Biz iflas etmiş olan geleneklere sadık kalarak tamamıyla yok olacağız veya onlardan tamamıyla ve kesin bir tarzda ayrılarak hayatımızı yeni esaslar üzerine kuracağız. Yoksa yüzlerce yıl evvel hayatın gayet basit, ilim ve fennin ve özellikle hukuk biliminin pek iptidai olduğu bir zamanda olan esaslardan bugün yardım istemek ve o esaslar prensip olarak, bugünün gayet karışık ve zor olan hayatını düzenlemeye kalkışmak, ölülerden can ummak gibi bir şeydir(Ağaoğlu, a.g.e.,s.100). Modernleşme aşamasında, Modern Batıcıların hayal kırıklığına uğramasının tezahürü olan ve yarışmacının da inanamadığı İsviçre cevabı, bizim dayanak noktamız olmuştur (Türk Çağdaşlaşması, Muasır Medeniyet seviyesi hedefi çok farklı ve makuldür; Muhafazakâr Değişim için de önemli kilometre taşlarındandır.). Batıcı zeminin akademik(!) çalışmadan bir kesit daha arz edelim: “ Gerçekten, siyaset alanında teokratik düzeni reddedip demokratik rejimin en ileri örneği kabullenen, toplumsal yaşamını yüzyıllarca yönetmiş olan şeriatı bırakıp, bir anda İSVİÇRE vatandaşlık yasasını, İtalyan ceza yasasını benimseyen; tam anlamı ile skolastik bir eğitimden akılcı ev en ilerici modernist eğilimlere yer veren bir eğitime geçmekle, manevi evreninde ihtilali yapan ülke” (Suat Sinanoğlu, Türk Hümanizmi,Türk Tarih Kurumu yayınları, 1988, Ankara, shf.:71). Son günlerde gaddarca, masum göçmenleri soyup soğukta donarak ölümlerine sebep olan Yunan dili ve edebiyatını tavsiyesi de akademik bir başarıdır(!). Aynı eserde Sinanoğlu şöyle diyor: “ Türkiye’de kurulacak klasik bir ortaöğretim okulunda zihni ahlaki ve estetik biçimlerinin temeli, batıdaki klasik okullarda olduğu gibi YUNAN ve LATİN dili ve edebiyatı ile ulusal dil ve edebiyattan oluşmalıdır” (a.g.se, Shf.;84) Batıcı değerlerle yetişmiş bir neslin “batı ne yaparsa yapsın güzel yapmıştır” tezine iman etmiş bir milletin evlatlarının hayal kırıklığına uğraması kadar tabii bir şey olmaz. Esas itibariye bu durum kendisini dindar olarak niteleyenlerin arasında da çok yaygındır. Muhafazakâr camiada batının Müslüman olmuşları çok kıymetlidir düşüncesi daima kendini hissettirmiştir. 2006 yılında yazdığımız bir makalede şöyle demiştik: “Bir caminin kapısından ibadetini yapmanın huzuruyla çıkıp gitmek üzere iken karşınıza çıkan mavi gözlü, sarışın, uzun sakallı Müslüman olmuş bir batılıya muhabbetle selam verip hoş geldiniz dediğinizde kendinizde hangi hissiyat tezahür etmektedir? Nasıl bir ruh haliyle Batı’dan ihtida etmiş bir kişiye bakıyorsunuz? Acaba aynı mukabeleyi ve muhabbeti bir Afganlı, Hintli, Pakistanlı, Türkistanlı; hatta zenci bir Müslüman’a gösterir miydiniz?” (Mesut Mezkit, Dirilişimiz, Milliliği İhyasındadır. YFD yayınları 2011. s.,10) Son Söz: İçimizdeki batıcıların hayal kırıklığına uğraması bile; hayal kırıklığıdır. Bel bağladıkları Batı, sizi böyle şaşırtır. Far görmüş tavşan gibi kalakalırsınız. ATV’deki yarışmacı içimizdeki Batıcıların vücut dilinin tercümanı oldu aslında.