Çok soğuk bir kış günüymüş. Kar taneleri, süzüle süzüle yeryüzüne iniyorlarmış. Küçük kar tanesi buluttan ayrılırken, bulut ona seslenmiş:
Güle güle git, dostum. Yeryüzüne benden selam götür. Ama çok güzel bir yere düş olur mu?
– Tamam, demiş kar tanesi. Çok güzel bir yere düşeceğim.
Sonra kar tanesi kendisini rüzgarın kollarına bırakmış. Çevresindeki kar tanelerini izlemeye başlamış. Kendi kendine:
-Ne çok kar tanesi var. Hepsi de birbirinden güzel, demiş.
Gitgide yeryüzüne yaklaşıyormuş. Nereye düşeceğine bir türlü karar veremiyormuş.
‘Acaba, bir dağın tepesine mi düşsem. Oradan her yeri izlerim.’ diye düşünmüş. Sonra kendi kendine ‘Yok yok, zaten aylardır buluttan yeryüzünü izliyorum. Daha aşağıda bir yerlere düşeyim.’ demiş.
Kar tanesi sonra denize düşmeyi düşünmüş. Gemilerin dolaştığı denizde bir su damlası olmayı hayal etmiş. Bu fikri de beğenmemiş. Düşünmüş, düşünmüş. En sonunda:
– Buldum, demiş. Bir çocuğun ellerine düşeyim. O beni çok sever. Onun ellerinde mutluluğu bulurum.
Tam böyle düşünürken bir SMA hastası çocuğun eline düşüvermiş. Çocuk eline düşen kar tanesini görünce, annesine göstermiş.
- Anne baksana, ne kadar güzel! Bu minik kar tanesi bence bana ilacıma kavuşturacak bize iyi haberler getirecek, uğur getirecek.
Kar tanesi çocuğun bu sözlerini duyunca çok mutlu olmuş. Onun sıcacık, sevgi ve özlem dolu ellerinde bir su damlacığına dönüşmüş.
SMA Tip1 hastası Alparslan'ı hep mutlu, güçlü görmek istiyoruz değil mi?
Maalesef gerçekleri hatırlamamız gerekiyor. Bu hastalık onu her geçen gün zayıflatıyor, nefes alışını zorlaştırıyor. Zamana karşı bir yarış bu, bir an önce ilacına kavuşması gerekiyor.
Alparslan, yaşamak istiyor.
Sesimizi, çabamızı ne kadar büyütürsek o kadar çabuk kurtarabiliriz onu. Desteğinize ihtiyacımız var. Alparslan'ın hiç zamanı yok.
Sofralarımızın temel besini EKMEK. Kasım, Aralık ayında ekilen ekin kar yağışına bağlı rekolte gösterir. Tarımda kullanılan su, evimizi aydınlatan lamba, gereçlerimizi çalıştıran elektrik akarsu, göl ve barajlarımızın kar yağışına bağlı. İçme sularımız, yeraltı sularının beslenmesi baharla usul usul eriyerek toprak alt katmanlarına inen kar yağışına bağlı.
Yazın tükettiğimiz sebzelerin üretimindeki su ihtiyacı yeterli su kaynağına bağlı. Bu kaynakları en çok besleyen ise kar yağışı.
Meyve ağaçlarımız ülkemiz iklim özelliklerine adapte olduğu için, baharda yaprak ve çiçek açar, yazın meyve verimi dal gelişimi gösterir, sonbaharla yaprak döker ve ağaç dinlenme evresine girer. Eğer kış mevsimiyle kar ve buzlanma olmazsa; ağaç yalancı bahara kanarak çiçek açar. Arı ve bir çok dölleyici böcek olmaması yanı sıra eksilere düşen sıcaklıklarda çiçek soğuk yanması yaşayarak meyve oluşturamaz. Yani kar; ağaç içinde olan meyveyi yaza kadar saklayan bir buzdolabı gibidir...
Alparslan Sarıboğa bebeğin kar yağışı olalım. Sen mışıl mışıl uyu zeytin gözlümüz. Senin rüyalarını gerçeğe dönüştürmek için onlarca güzel yürekli insan mücadele veriyor.
Bir gün sen de annene babana sarılıp uyuyabilecek, uyku öncesi öpücük verebilecek, Metehan’la Eylül’le uyku öncesi sohbetleri yapabileceksin.
Alparslan’ın rüyalarını birlikte gerçekleştirelim mi?
Valilik izinli IBAN numarası: TR29 0001 0090 1007 4820 9050 01
instagram: SmaAlparslanSariboga
Facebook: SmaAlparslanSariboga
Baba Ömer Sarıboğa: +90 553 463 46 34
Babası Ömer Sarıboğa ile telefon görüşmesi yapabilirsiniz. Tüm bilgileri kendisinden alabilirsiniz.
Kağıtla kalın, kalemle kalın, insanlığınızla kalın...
Not: smaalparslasariboga instagram sayfasında tüm belge ve bilgilere ulaşabilirsiniz.