Her geçen gün haklı çıkıyor komplocular. Bazı kör gözler bilim adına bilimi katlederek şeytanın avukatlığını yapmakta ısrar etseler de, komplocu, bilim düşmanı diye salakça aşağıladıkları insanlar tek tek haklı çıkıyorlar. Eskiden reklamlarda sıkça gördüğümüz her reklamda daha daha çok beyazlatan çamaşır suyu işine dönen varyant meselesi üç gram aklı olanlar için yılın komedi dalında oskara aday film tadında izleniyor. İlk çıktığında İsviçreli Bilim adamcıklarının açıklamasına göre osuruktan bile bulaşan süper virüs, her yeni varyantla daha bulaşıcı oluyor. Ultra süper bulaşıcı varyantımız omicronunda foyası fos çıktı. Bilimin başına film gibi kurul atayan zatı muhteremin sabah akşam Twitter’da aşıda aşı, ilk doz, orta doz, son doz, hatırlatma dozu, hatırlattığınızı hatırlatın dozu diye adlandırılmaya devam eden bu kutsal sıvının hiç bir işe yaramadığını görmek için daha neyi görmek lazım bilemiyorum. Toplumun algısını her yönden aşıya çekenlere rağmen, Ülkemizde hala dokuz milyon insan hiç aşı olmadı. Zaten literatüre kattıkları tam doz aşılı tanımının, kaçıncıda tamamlandığını 3 farklı doktora sorun net cevap alamazsınız. Ne zaman tamamlanacağı sorusuna kimsenin cevap veremediği tam doz aşılılık masalıda bitince bakalım yeni senaryo ne olacak. Zira en kaotik ve anti demokratik ortamda bile ikna edemedikleri dokuz milyon insandan çok yakın bir zamanda helallik isteme zamanı gelecek. En özgürlükçü partilerin bile zorla dayatma ile insan bedenine yaptıkları bu tecavüze dimdik direnen dokuz milyon yurttaşımızın yüzüne nasıl bakıp nasıl oy isteyecekler göreceğiz. Bugün hiç hesap edip farkına bile varamadıkları bu gerçeklikle nasıl yüzleşecekler. Herkesi kendileri gibi bu saçmalığa biat edip bu gayri insani tecavüze bilim adına tapıyor sanmaya devam etsinler. Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner. Ama bilsinler ki bu dokuz milyon insan kendileri ve çocukları için bu fiziksel saldırıya nasıl direndilerse, çektikleri çilenin cevabını da o tatlı su demokratlarına sandıkta verecektir. Sezen Aksu’ya sahip çıktıkları kadar kendi bedeni üzerinde tek söz sahibi olan insanların uğradığı zulme ses çıkarmayanlar, ektiklerini biçtikleri gün iş işten geçmiş olacak. Sonuç olarak isteyen istediği şeye inanır ve bu inanç doğrultusunda kendi bedeni üzerinde tasarrufu kendi öz iradesi ile belirler. Sakın öyle yok toplumun sağlığını koruyoruz, yok efendim kimse başkalarının canını tehlikeye atamaz diye aptal demagojisi yapmayın. Bu kadar koparılan yaygaraya ve yanlış tedaviye rağmen hala daha ölüm oranı yüzde 1’i bile bulmayan bir hastalık için kimse benim ve çocuklarımın bedenine saldırmayı kendinde hak göremez. Kongreler, konserler, mitingler, AVM’ler tıklım tıklım doluyken Cuma Namazında sosyal mesafe saçmalığı ile cemaatin arasına şeytanı sokanlar, illaki Allah’ın tokatını yiyeceklerdir.