Bu hayata doğumla merhaba deyip, hayatımızı belli zaman geçirdikten sonra ölümle karşı karşıya geliyoruz. Yaşadığımız dünya hayatına Yüce Rabbimizin koymuş olduğu kanun bu. Her canlı doğup, gençlik ve yaşlılık hayatını geçirdikten sonra dünyadan ayrılıyor. Bazen hayat yaşlılığa varmadan gençlikte de son bulabiliyor. Bu sebeple ne zaman ayrılacağımızı bilemediğimiz bu dünya hayatında Yaratanın ve insanların razı olacağı davranış şekillerini yapmak suretiyle mutluluğu yakalamamız mümkün olacaktır.
İnsan hayatının en verimli çağı gençliğidir. Her şeyin tadının en güzel alındığı, her zorluğun üstesinden gelebilme gücünün en üst seviyede olduğu, hayatın her renginin insana en canlı geldiği zaman dilimidir gençlik. Gençliğini güzellikler içinde geçiren insanlar bahtiyar, gençliğini yanlışlıklar içinde geçirip gençliğinin kıymetini bilmeyenler ise hep üzüntü içerisine olmuşlardır.
Genç dilimizde, yaşı ilerlememiş olan, ihtiyar karşıtı anlamında kullanılmaktadır. Zihin bakımından yeterince gelişmemiş, toy anlamında mecazi anlamı da mevcuttur. Gençlik ise, insan hayatının ergenlikle orta yaş arasındaki dönemini ifade etmektedir. Tariflerden yola çıkarak, gençlik hem maddi anlamda kişinin bedeninde tezahür eden bir zaman dilimi olarak karşımıza çıkmakta, hem de manevi anlamda ruhsal yapıyı teşkil eden duygularımızı ifade eden bir anlam olarak ta ifade edilmektedir.
Gençlik dönemi ister kendisine sıkıntı getirmesi anlamında isterse kendine mutlu bir gelecek hazırlaması anlamında insanoğlunun en önemli dönemidir. Gençlik o kadar önemli bir dönemdir ki, Yaratanın razı olacağı bir hayat içerisinde olunması halinde müjdelerin en büyüğü vardır. Bu müjdeyi Sevgili Peygamberimiz bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır. “Yedi sınıf insan vardır ki, Yüce Allah hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde arşının gölgesinde gölgelendirecektir. Bu yedi sınıftan biride Allah’a ibadet ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen gençtir." (Buhâri, Ezan 36)
Gençlik, tüm hareket ve heyecanıyla, geçen dünümüzün adı. Yaşadığımız geleceğe döndüğümüzde, istikbalimizi teslim edeceğimiz yarınlarımızdır.
Bir ülkenin yarınlarından emin olması, yetiştirdiği gençliğin sağlıklı, duyarlı ve tutarlı olmasıyla mümkündür. Gençlerine iyi imkanlar hazırlayamayan, onların ihtiyaçlarını göremeyen, seslerini duyamayan milletler, aslında geleceklerini tehlikeye atan milletlerdir.
Gençlik, milletler için bulunmaz bir nimet, önemli bir güç, yararlanılması gerekli olan muazzam bir kuvvettir. Bir millet gençlerinden iyi yolda yararlanabilirse, hem o millet için ve hem de insanlık için sonsuz yararları vardır. Böyle bir sonuç, gençliğin iyiye, güzele yönlendirilmesiyle elde edilebilir. Gençlik ihmale uğrar, yoldan çıkarsa hem o toplum ve hem de gençliğin kendisi ülke için bir endişe ve üzüntü kaynağı haline gelir.
Gençliğin yaratılışından kaynaklanan sürekli hareketliliği, ülke yararına yönlendirilemediği zaman, gençlik çeşitli mihrakların ve kötü emelli kişilerin tesir alanı içerisine düşebilir. Bir toplumu yok etmek, yıpratmak ve zora sokmak isteyen şer güçler, öncelikle o toplumun değerlerini ve gençliğini hedef alırlar. Bilirler ki; değerlerini yitirmiş, gençliği ifsat olmuş milletler, şer güçlere karşı dayanma gücünü devam ettiremezler. İç barış ve huzurlarını kaybederler. Bunun için de terör ve uyuşturucu belasını silah olarak kullanırlar.
Terör ve uyuşturucu, iki tarafı keskin bir bıçak gibidir. Terör örgütleri, bir yandan aldatılmış ve kandırılmış gençleri insanlık dışı eylemlere sürüklerken; diğer taraftan da kandıramadıkları gençleri uyuşturucu ile zehirleme ve tesirsiz hale getirme programını uygulamaktadırlar. Böylece taze ve zinde güç gençlik, günden güne eriyip gitmektedir. Gençliğimiz bu tür tuzaklara karşı uyanık olmalıdır.
Şunu hemen ifade etmeliyiz ki, Allah'a şükürler olsun ülkemizde gençliğimizin büyük bir çoğunluğu kendi değerlerine sahip, sorumluluklarının bilincinde, vatan ve millet sevgisiyle yoğrulmuştur. Bu yapının ilelebet devam etmesi bu değerlerimizin gençlerimize bütün yönleriyle aktarılmasıyla mümkündür. Devletimizin bu alanda alacağı tedbirlere milletçe destek vermemizin yanında gençliğimize sahip çıkarak onları sağlam bir inanç ve köklü bir millet sevgisinde birleştirmeliyiz.
Sevgili gençlerimiz! Şunu hiçbir zaman hatırınızdan çıkarmamalısınız ki, sizler bizim ümidimiz ve geleceğimizsiniz. Cennet vatanımız üzerinde oynanmak istenen oyunları bozacak ve boşa çıkaracak güçtesiniz, ömrünüzün baharı sayılabilecek bu çağ, sevgi ve nefreti en yoğun yaşadığınız çağdır. Nefret kötülerin, sevgi ise Allah'ın iyi kullarının yoludur. Önce, en yakınımızdan başlayarak birbirimizi; sonra, uğruna binlerce gencimizi feda ettiğimiz cennet vatanımızı, bayrağımızı sevmeliyiz. Bizi biz yapan değerlerimizi sevmeliyiz.
Sevmeliyiz; çünkü, nefret ve kin tohumlarının yeşermemesi için en etkili ilaç, yine sevgidir. Her zaman gençleri yanında bulmuş olan sevgili Peygamberimiz; "İnsanlar içinde Allah'ın en çok sevdiği kimse, kötülükleri terk edip iyiliklere yönelmiş olan gençtir."(Ramuzu'l-ehadis, s. 383) buyurmuşlardır.
Ne mutlu bu müjdeye mazhar olabilenlere!