İnsanın kendi ve çevresi ile ilgili farkındalığına bilinç denir. Bu farkındalığa ulaşabilmek içinde kişinin yaşamını cesaretle sorgulayabilmesi gereklidir.
Sorgulamayı felsefeye ve psikolojiye kazandıran en önemli filozoflardan biri Sokrates’tir. Alçak gönüllü davranışları nedeniyle gençlerin üzerine güçlü bir etkiye sahip olmuştu. Sokrates, basık burunlu, patlak gözlü, göbekli, uzun saçlı, yalınayak gezen bir adamdır. Gençlerde aynı onun gibi yalınayak gezer ve saçlarını uzatırlardı.
Sokrates bir şeyler yazmayı reddetti. Ona göre konuşmak yazmaktan daha iyiydi. Yazılı sözcükler insana karşılık vermezler, onları anlamadığımızda açıklama yapmazlardı. Yazmayı reddettiği için Sokrates’in düşüncelerinin çoğunu öğrencisi Platon’dan öğreniriz.
*“Herkes yemek için yaşar, ben ise yaşamak için yerim” diyen Sokrates’in evine bir gün çok sayıda misafir gelir. Yemeğe kalmaları gerekince karısı Xanthippe “Görüyorsun çok az yemeğimiz var. Konuklarımıza yetmeyecek acaba ne yapsak.” der. Sokrates düşündükten sonra şöyle cevap verir: “Gelen misafirler, tok gözlü, alçak gönüllü ise yeter. Eğer bunlar açgözlü ve kendini beğenmiş kişilerse, ne yapsak yetmez.”
*Öğrencileriyle çok vakit geçirirdi. Bir gün eve yine geç gelmişti. Karısı bir süre konuşmuş, bağırmış, çağırmış. Sokrates ise hiçbir tepki vermeyip önüne bakmaya devam etmiştir. Bunun üzerine karısı bir kova suyu Sokrates’in kafasından aşağı dökmüştür. Sokrates gayet sakin bir şekilde karısına şu cevabı vermiştir: “Bu kadar gök gürültüsünden sonra, bu yağmuru bekliyordum.”
*Öğrencileri Sokrates’e evliliğin nasıl bir şey olduğunu sordular. Sokrates: “Mutlaka evlenin, evlilik kutsal bir kurumdur. Eşiniz iyi çıkarsa mutlu olursunuz. Kötü çıkarsa filozof olursunuz.”
*2400 yıl önce Atina’da, görüşleri nedeniyle, çok fazla soru sorduğu ve gençleri olumsuz etkilediği iddia edilerek idam edilmiştir. Zindandayken, kendisini ziyarete gelen eşi Xanthippe, “Seni haksız yere idam ediyorlar.” diye gözyaşı döker. Hayat arkadaşını teselli etmek isteyen Sokrates “Ya haklı yere idam etselerdi, o zaman daha mı iyiydi.” der.
*“Atina uyuşuk bir attır, bende onu rahatsız etmeye gelen at sineğiyim.” demiştir. İnsanları uyandırma isteği rahatsızlık vermiştir. 500’ler meclisi tarafından idamına karar verilmişti. İstese onları ikna edebilirdi. Fakat “Ben sorgulamadan yaşayamam ki” diyerek kendine canını bağışlamaları için önerilen tüm teklifleri reddetti. Her şeyi sorgulamasını söyleyen iç sesine ihanet etmedi. Düşünmeyi ve sorgulamayı bırakmaktansa ölmeyi tercih eden bu inatçı adam o zamanlardan itibaren ilham kaynağı olmuştur. Başı dik, mağrur bir şekilde ölümü karşıladı, baldıran zehrini içerek dünyaya gözlerini kapadı.