Yıl 2018 Aydın Gazeteciler Cemiyeti (AGC) Geleneksel Basın Ödülleri Töreninde ‘YILIN KÖŞE YAZISI’ ödülünün anonsu yapılırken duyduğum heyecan yaşanmaya değerdi. Bu ödül, İlkokulda ilk okuduğum hikaye kitabı olan, PAZAR KUŞLARI’nın yazarı, daha sonraları eserlerinin hayranı olduğum ve kendisi ebediyete intikal etmeden önce,   Didim Yazarlar Festivalinde tanışma fırsatı da bulduğum Merhum Muzaffer İZGÜ anısına verilecekti. Anons duyuldu; SES Gazetesi’nden Şenol Babacan ‘Fakir Usta’ adlı Köşe Yazısı ile… Bir önceki yıl olduğu gibi o yıl da bu anlamlı ödülü şahsıma layık görülmüştü. Ses Gazetesi’ndeki bu köşe yazımın kahramanları Gürcan Zorlu ve Nihat Ertan ustalarımın alın terlerinin bu ödülle taçlanması beni ziyadesiyle onurlandırmıştı. Benim için ödül almaktan çok Muzaffer İZGÜ anısına bu ödüle layık görülmek harikuladeydi.  Son birkaç yıldır tüm dünyayı perişan eden COVID19 illetinden kurtulsak da o güzel günlere ve bu tür etkinliklere kaygısızca geri dönsek. Muzaffer İZGÜ'nün birçok kitabını okumama rağmen kendi yaşam öyküsünü bilmiyordum.  Yaptığım bir araştırmada çok ilginç ve zorlu bir yaşam öyküsü olduğunu öğrendim Muzaffer öğretmenin. Zorlu şartlarda olsak dahi, umudu ve mutluluğu nasıl yakalarız diye sormuşlar kendisine, "Babam okulda hademeydi. Annem çamaşıra giderdi, onun bunun çamaşırına... Önüne dağ gibi çamaşır yığarlardı, karşılığı üç kuruşluk bir para. Deterjan yok o zamanlar, küllü su vardı, küllü su elini parçalardı, akşama o üç kuruşla mutlu mutlu gelirdi eve. O yoksulluk içinde bile annemin üç çeşit yemeği vardı. Etli bulgur, otlu bulgur, sütlü bulgur.. Etli bulgur dediğim, et yok, annem ekmeğin kabuğunu kuyruk yağında kızartırdı, bulgur pilavıı içine dizerdi, Alllahhh, oldu sana etli bulgur, çatır çutur yerdik. Seyhan'ın kıyısından ebegümeci toplardım, otlu bulgur olurdu. Sütlü bulgur ise, aslında ayranlı bulgur, paramız bir kase yoğurda yeterdi, Bir kase yoğurda bolca suyu karıştır, o ayranı yedi insanın yiyeceği bulgura karıştır, güya sütlü bulgur.. Ama dedim ya, Sevgi öylesine çoktu ki evde, Sevgi karnımızı doyurdu. Hem de tıka basa...” Mutluluk çoğu zaman parayla değil huzurlu bir aile ile yakalanıyor hayatta. Ruhun şad olsun Muzaffer Öğretmenim.
Eserlerinle sen hep yaşıyorsun... *** Ya Şenol Hoca!  Parsız saadet mi olur, bize edebiyat yapma!  Gerçek hayata dön! Diye haykıranlarınız vardır elbet bu dizeleri okurken. Böyle düşünenlere diyeceğim tek söz şudur, Para her kapıyı açar ama KİLİTLEYEMEZ. Sağlıcakla...