Hayatımın 50'sine kadar anlayamadıklarımı - yanlış anladıklarımı anlama kılavuzuna dönüştürdüm son günlerde.
Biliriz, sohbet muhabbet paraya dönüşmüş. Girdap farklı şekillerde kimimizi suyun yüzeyinde çevirirken, kimimizi diplere çeker. Kimin ne kadar dibe çekildiğini, kimin yüzeyde tutulup tutulmadığını az birazcık yaşamımızdaki döngülere bakıp bir nebze kavrayabiliriz belki. Bunca bilinmezlik içinde her şey duruyor gibi oluyor ama hiçbir şey durmuyor. Tanımlar, tanımlar, yanlışlar, doğrular..... İnsan, insanlık, vicdan yok oluyor. Dünya döndükçe, her gelen yeni gün, yaşamdan bir gün çalıyor. Bu çalışkan mavi yuvarlak, insanların ömrünü tüketmekle meşgul. Hep yeni insanları arıyor. Herkes birbirine ait sanarak kaçıyor benliğinden... olabileceğinden başka olacak yoktur ve artık her şey hiçbir şey olurken, pek çok şey oluşuyor aslında. Nasıl bir 50 yıl, nasıl bitmiş? Kırık dökük kalıntılar, yokluklar, onca özlem, onca sevgi, onca fedakarlık...yok oluşlar.
Bir gün.....Pazar ayininin sonunda rahip haftalık vaazını şöyle bitirdi, "Demek ki, Tanrı adına ne yapmamız lazım? Düşmanlarımızı affetmemiz lazım. Şimdi, bu sohbetimizden sonra, aranızdan kaçı düşmanlarını affetti?” Cemaatin yarıdan fazlası elini kaldırdı. Rahip sorusunu yineledi...Bu kez hepsinin elleri havadaydı, önlerindeki yaşlı teyze hariç...
Rahip sordu, "Bayan Neely? Hayırdır? Düşmanlarınızı affetmek size bu kadar mı zor geliyor?” "Düşmanım yok ki!” dedi Bayan Neely, o titrek ve son derece şeker haliyle!.. Cemaatten uğultular, şaşkınlık nidaları yükseldi, rahip devam etti. "Oooo! Bu gerçekten inanılmaz güzel bir şey! Kaç yaşındasınız Bayan Neely?” “108!”
Cemaat ayağa kalkıp gözyaşları içinde alkışlamaya başladı...
"Bayan Neely, lütfen, şöyle yanıma gelir misiniz? Yavaş yavaş. Aman dikkat... Hah! Tamammmmm. Lütfen buradan cemaatimize bu işin sırrını söyler misiniz? Nasıl oluyor da insanın 108 yıl gibi uzun bir ömür zarfında hiç düşmanı olmuyor?..”Yaşlı kadın, küçük ve titrek adımlarla rahibe sırtını dönüp, cemaate baktı... "Hepsi öldü." Kağıtla kalın, kalemle kalın, insanlığınızla kalın...